Gazze savaşı ile Arap bölünmesi derinleşiyor

Bugün Gazze’de yaşanan şiddetin sebeplerini anlayabilmek için olayların kronolojik gelişimine bakmak gerekiyor: İsrail 2005 yılında Gazze Şeridi’ni yerleşimcilerden ve askerlerden boşalttı. Filistin’de meclis seçimlerini kazanan Hamas 2007 yazında kanlı bir askeri darbe ile Gazze’nin kontrolünü ele geçirdi. Hamas son üç yılda Sderot ve çevresine altı binden fazla Kassam füzesi fırlattı.

Haymi BEHAR Köşe Yazısı
31 Aralık 2008 Çarşamba

Bugün Gazze’de yaşanan şiddetin sebeplerini anlayabilmek için olayların kronolojik gelişimine bakmak gerekiyor: İsrail 2005 yılında Gazze Şeridi’ni yerleşimcilerden ve askerlerden boşalttı. Filistin’de meclis seçimlerini kazanan Hamas 2007 yazında kanlı bir askeri darbe ile Gazze’nin kontrolünü ele geçirdi. Hamas son üç yılda Sderot ve çevresine altı binden fazla Kassam füzesi fırlattı.

Hamas ile İsrail arasında altı ay önce Mısır’ın arabuluculuğunda yürürlüğe giren ateşkes 14 Aralık’ta sona erdi. Hamas ateşkesi yenilemeyeceğini ilan etti ve roket saldırılarını tekrar başlattı.  Mısır ve FÖY Hamas’ı “ateşkesi sürdürmesi aksi taktirde bölgede çatışma çıkacağı” konusunda defalarca uyardı. 25 Aralık’ta Sderot çevresine 80’den fazla roket fırlatan Hamas “İsrail aciz ve kafası karışık, hükümeti zayıf ve korkak” diyerek İsrail’in misillemesine davetiye çıkardı. İran ve Suriye’den aldığı destekle iyice radikalleşen Hamas Gazzeli sivillerinin arkasına saklanarak sınırın ötesindeki sivilleri istediği zaman füze yağmuruna tutabileceğini düşünüyordu.

Onlarca yıldır işgale, sömürüye, işsizliğe ve aşsızlığa maruz kalan Gazzelilerin yaşadıkları trajedide yeni bir perde böylece açıldı.  Gazze halkı basiretsiz yöneticilerinin sorumsuz adımlarının bedelini çok acı bir şekilde ödüyor.

Doksanlı yıllarda sosyal hizmetler ve din kursları ile kamuoyunun ilgisini kazanan Hamas bugün İran güdümünde, halkının güvenliğini hiç umursamayan bir görüntü çiziyor. Mısır, “sınırımızda mini İran istemiyoruz” derken bunu kastediyor. Hamas’ın yıllarca en büyük destekçisi Suudi Arabistan oturmuş kenardan bu İran uzantısı radikal dinci örgütün zayıflamasını izliyor.

İsrail ise Hizbullah ile kuzey sınırına yerleşen İran’ın güney sınırında da kalıcı olarak tutunmasını önlemek istiyor. Bu amaçla yarım milyonu aşan vatandaşının her an füze tehdidi altında kalmamasını sağlayacak yeni bir güvenlik dengesi yaratmaya çalışıyor. Son yapılan kamuoyu araştırmalarına göre İsrail halkının yalnızca %6’sı bu operasyonun Kassam saldırılarını tamamen durduracağına inanıyor ancak %81’i Hamas’a karşı yapılan operasyonu destekliyor.

İsrail’in Hamas’a karşı başlattığı operasyon Arap ülkeleri ve İran arasında birkaç yıldır süregelen siyasi bölünmeyi derinleştirdi. İran ve Suriye’nin başını çektiği cephe Hamas ve Hizbullah’ı askeri ve siyasi olarak destekliyor. İhtilafın diğer tarafında ise El-Fetih, Mısır, Ürdün, Körfez ülkeleri ve Suudi Arabistan bloğu var.

Hizbullah, Arap ülkelerini İsrail ile işbirliği yapmak ve Hamas’a yapılan saldırıya ortak olmakla suçluyor. Mısır ise İran’ı Filistin davasını kendi yayılmacı çıkarları için kullanmakla suçluyor. Yıllarca İsrail nefreti ile halklarını oyalayan Arap liderleri, ulusal çıkarları İsrail ile örtüşünce, kamuoyları ile rejimlerinin güvenliği arasında sıkışıyorlar. İran ve Hizbullah bu fırsatı doğru değerlendirip Arap halklarını kendi hükümetlerine karşı kışkırtıyorlar.

Mısır’da Hüsnü Mübarek rejimine en büyük tehdit Müslüman Kardeşler Cephesi. Hamas bu örgütün Filistin kolu. Bu nedenle Kahire Hamas’ın güçlenmesini tehdit olarak algılıyor. Bugün yaşam savaşı veren Gazzelilere Mısır’ın kapılarını kapatmasının ve sınırdan kaçak geçenlere ateş açmasının nedeni bu. Bölgesel boyutta oynanan bu kanlı satrançta en ağır bedeli Gazze halkı ödüyor.

Ortadoğu’da çıkarları her geçen gün daha çok çatışan bu iki blok ile dengeli ilişki kuran yalnızca iki bölge ülkesi var: Türkiye ve Katar. Bu ülkelerin arabuluculuğu ile acilen bir ateşkes için adım atılmazsa çatışmalar şiddetini arttırarak devam edecek.