Çağan Irmak, duygusal konuları anlatmadaki başarısını “Issız Adam” ile sürdürüyor

Taşradan büyük şehire gelmiş iki gencin, sonuna kadar yaşanmamış aşkını, izleyiciyi yüreğinden yakalayan bir duygu seli içinde anlatan Çağan Irmak, son yılların en güzel aşk filmlerinden birine imzasını atıyor. Genç yönetmen, filmin başında esir aldığı izleyiciyi, sıcaklığını ve canlılığını koruyan bir sinema diliyle, bir hüzün çağlayanına sürüklüyor, tokat gibi çarpan bir final ile göz yaşlarına boğuyor.

Viktor APALAÇİ
12 Kasım 2008 Çarşamba

Ölümsüz aşk ve sonsuz sevgiye inanan romantik izleyicilere bu film ilaç gibi gelecek. Melis Birkan’ın oyunculuğu birinci sınıf

Bir melankoli fırtınası

Duygusal konuları anlatmadaki başarısını “Babam ve Oğlum” ile kanıtlayan yazar-yönetmen Çağan Irmak, “Issız Adam” ile dokunaklı ve romantik konulardaki hünerini ortaya koyuyor.

Taşradan büyük şehire gelmiş iki gencin, sonuna kadar yaşanmamış aşkını, izleyiciyi yüreklerinden yakalamayı başarmış bir tonla anlatan Çağan Irmak, son yılların en iyi aşk filmlerinden birine imzasını atıyor.

Tarsus’tan gelip İstanbul’da başarıyı yakalamış, zevkler peşinde hayatını hızla tüketmiş 30’larındaki Alper ile İstanbul’da tekdüze, sakin bir hayat yaşayan, güleryüzlü, modern, genç, güzel, delifişek Bursa’lı genç kız Ada’nın ziyan edilmiş aşk öyküsünü anlatan “Issız Adam”da, Çağan Irmak aşk filmleri formatına yenilik katıyor.

Genç yönetmen, filmin başında esir aldığı izleyiciyi, sıcaklığını ve canlılığını koruyan bir sinema diliyle, bir hüzün çağlayanına sürüklüyor, tokat gibi çarpan bir final ile göz yaşlarına boğuyor.

Tempolu, canlı, kıpır kıpır işlek bir sinematografi eşliğinde, bir melankoli fırtınasına kapılan izleyici, kapıldığı duygu selinden kolay kolay kurtulamıyor.

Büyük şehrin kalabalığı içinde yalnızlığını anlamayan taşralı bir gencin, varlığını bilmediğini aşk duygusunu ilk kez tadınca yaşadığı ikilemi, bocalamayı, korkuyu dile getiren film, insanın içini acıtan, üzen, yüreğini yaralayan, ağlatan bir final ile noktalanıyor.

KIRIK BİR AŞK ÖYKÜSÜ

Bu görkemli aşk filmi, ölümsüz aşka ve sonsuz sevgiye inanan romantik izleyicilere ilaç gibi gelecek.

Aşktan kaçılamayacağı bilincinden yoksun, kendisini ıssız bir adanın içine hapseden, yalnızlık tutkusunun esiri Alper ile, mutluluğu yanlış bir kişide arayan talihsiz Ada’nın öyküsünü, Çağan Irmak, kader ırmağını andıran bir dille anlatıyor.

Bir ilişkiyi yürütmek için kendini zayıf, beceriksiz hisseden Alper, hiç hak etmediği sevecen, güzel Ada’yı bencil ve mozoşist duyguları yüzünden kaybediyor.

Modern hayatın yalnızlaştırdığı insanlardan inandırıcı ve ilginç bir portre sunan “Issız Adam”, hedefini 12’den vuran bir film.

Aşçılık merakını geliştirip Beyoğlu’nda lüks bir restoran açan Alper (Cemal Hünal), hayatı dolu dolu yaşayan, bir kadına bağlanmaktan kaçan, tek gecelik paralı ilişkiler, grup seks ve esrar peşinde koşan, bu günlük zevkler yüzünden heyecan ve mutluluğu hissedemez olduğunun bilincine varamamış bir insandır.

Akademide güzel sanatlar öğrenimi gördükten sonra, sinema çevrelerine takılan, film ve dizilerde çalıştıktan sonra çocuklara kostüm dikerek hayatın kazanan Bursa’lı Ada (Melis Birkan) beyaz atlı prensini arayan romantik bir genç kızdır.

 

BİR BEYOĞLU GÜZELLEMESİ

Bir kitapçıda rastladığı, kendisine asılan Alper’in tehlikeli bir tip olduğunu anlayan Ada, yaşayacağı bir ilişkinin mutluluğunu bozacağının bilincinde, kendisini tersliyor. Pes etmeyen genç adam, iş bitirici ve karizmatik kişiliğinin verdiği avantaj ile randevu koparmayı başarıyor. Ne olup bittiğini anlayamadan, ikili kendilerini tutkulu bir aşkın içinde buluyor.

Hayatında ilk defa parasız bir seks ilişkisi yaşayan, bir kadına sarılarak uyuyan Alper, Tarsus’tan gelen annesini (Yıldız Kültür) de sevgilisine tanıştırınca işin evliliğe doğru gittiğini zannediyoruz.

Birisine bağlanmaktan, ömür boyu birlikte yaşamaktan korkan Alper, ansızın ilişkiyi bozup bitiriveriyor. Bu tarz davranışları sergiliyen, bağlanma korkusu kompleksiyle, kendi ve karşısındakinin hayatını zindan eden erkek psikolojisini, senaryosunda iyi işleyen Çağan Irmak, kadınlardan yana bir film yapıyor. İnsan ilişkilerini derinlikli anlatırken, senaryosunda klişelere yer verme zaafına kapılması, zaman zaman melodramın tuzaklarına ve mantık zorlamalarına düşmesi, temponun düşmesi ile Çağan Irmak, “Issız Adam” ile bir başyapıt yaratma fırsatını kaçırıyor.

Ancak canlı, akıcı ve espirili anlatımıyla, mekan kullanmadaki ustalığıyla, nostaljik parçalarda oluşan müziği filmin dokusuna iyi yedirmesiyle, özenli mizanseniyle, genç oyuncularından iyi verim almadaki başarısıyla, Çağan Irmak hayranlığımızı kazanıyor.

“Üç Maymun”da harikalar yaratan görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki, bu filmde gizli kamerayla çektiği görüntülerle bizlere bir Beyoğlu güzellemesi sunuyor.

Çağan’ın bir önceki filminde de oynayan iki başrol oyuncusundan (“Barda”daki usta işi performansıyla dikkati çeken) Melis Birkan’a hayran kaldık. Genç oyuncu ayrılma sahnesindeki ağlama sekansı ve finaldeki oyunculuğu birinci sınıftı. 45 yıllık deneyimli tiyatrocu Yıldız Kültür, kısacık rolündeki mükemmel performansıyla filme çok şey katıyor.

Çağan Irmak’a tavsiyemiz, “Mustafa Hakkında Her Şey” gibi sıradan polisiyeler, zamansız ve mekansız Ulak’taki fantastik dünya denemeleriyle vakit kaybetmesin. İnsan ilişkilerini anlatmadaki hünerini, duygulara seslenmesindeki becerisini, yeni aşk filmlerinde sergilemeyi sürdürsün, yeter.

Kırık bir aşk hikayesi anlatan “Issız Adam”ı seyretme zevkinden kendinizi mahrum etmeyin. Ama giderken, mendillerinizi yanınıza almayı ihmal etmeyin.