Kabus gibi bir gün

Dört kişilik parçalanmış bir ailenin hayatındaki çok kötü bir gününü anlatan film, insanın yüreğini burkan, içini acıtan, ağlatan, karamsarlığa sürükleyen bir dram. Çekirdek ailenin yıkıma ilerleyişini karamsar bir uslupla anlatan bir romandan aldığı filmle, Ferzan Özpetek ilk kez kendine özgü evreninden uzaklaşıyor. Tutkulu ve hastalıklı bir aşkın ilişkileri tıkadığı filmin öyküsünde, kurbanlar kadınlar ve çocuklar. Mutlu bir ilişkiye rastlamadığımız filmin sürpriz finali tokat etkisi yaratıyor

Viktor APALAÇİ
5 Kasım 2008 Çarşamba

Ferzan Özpetek “Mükemmel Bir Gün”de ilk kez bir roman uyarlamasına soyunuyor.

Kendine özgü evrenini yansıtan 6 filmiyle İtalya’nın en sevilen yönetmenleri arasına giren Ferzan Özpetek, “Mükemmel Bir Gün / Un Giorno Perfetto” ile ilk kez karşımıza bir roman uyarlamasıyla çıkıyor.

Filmlerinde içlerinde muhakkak bir eşcinselin bulunduğu çok karakterli öyküleri, dostluk ve zor şartlarla kurulan ilişkiler temaları etrafında, iyimser bir uslupla anlatmasına alışık olduğumuz Ferzan Özpetek’in bu kez kopkoyu bir dramla karşımıza çıkması şaşırtıcı.

Kendisine şöhreti getiren ilk 6 filmiyle tekrara düştüğü konusunda eleştirilen Özpetek, “Mükemmel Bir Gün”de, önceki filmlerinde yazdığı senaryolara ters düşen karamsar bir konuyu işliyor.

“Çarpışma / Crash” ve “Babil”i andıran, çok kahramanlı bir romandan alınan filmin iç acıtan, insanın yüreğini burkan, ağlatan, karamsarlığa sürükleyen bir öyküsü var. italyan yazar Melania G. Mazzucco’nun romanını senaryolaştıran Özpetek, bu ilk roman uyarlamasıyla, bizleri tutkulu ve hastalıklı bir aşkın ilişkileri tıkadığı bir konuyu anlatıyor.

Sapık ruhlu bir erkekten kaynaklanan, başanma ile neticelenen bir aile kavgasının bir yıl sonrasını anlatan filmin kurbanları kadınlar ve çocuklar.

Hayata yenik düşmüş, kaybetmeye mahkum insan galerisini andıran kahramanları ile, filmde mutlu bir ilişki yok. Hep karanlık sularda dolaşan filmde, sorunlarla boğuşan, yenilgiye uğrayan, hayatın yükünü omuzlarında hisseden mutsuz insanlar var.

 

KAYBETMEYE MAHKUM

İNSANLAR

Bir politikacının korumalığını yapan, polis eskisi Antoio (Valerio Mastrandea) şiddete tapan, tutarsız ve güvenlimez bir insandır. Bir yıl önce boşadığı eşi Emma’yı (İsabella Ferrari) unutamamakta, sürekli çevresinde dolaşmakta, taciz etmekte ve onunla yeniden irleşme hayalleri kurmaktadır.

15 yaşındaki kızı ve 7 yaşındaki oğlu ile annesinin (Stefania Sandrelli) evine taşınan Emma, babalarının sahiplenmediği çocuklarını geçindirmek için paralanmaktadır.

İşinden başka bir şey düşünmeyen, güzel eşini yalnız bırakan, çocuklarıyla ilgilenmeyen, karanlık ruhlu politikacı Elio (Valerio Binasco), hapse düşmemek için dokunulmazlık peşine düşmüştür.

Erkeklerden yana şansı olmayan öğretmen Mara’nın (Monica Guerritore) kurmak istediği ilişki yine hüsranla neticelenmiştir.

Politikacının üniversitede okuyan oğlu Aris (Federico Constantini) ailesindeki sevgisizlik ortamına isyan edip ülkeyi terk etme peşindedir.

Bu karmakarışık ilişki yumağında, mutlu olan tek kişi, sınıf arkadaşı, polisin oğluna aşık olan politikacının 7 yaşındaki kızıdır.

 

ÖZENLİ, ETKİLEYİCİ, ZOR FİLM

Kendilerine yeni bir hayat  kurmakta zorlanan bir çekirdek ailenin yıkıma doğru adım adım ilerleyişini anlatan filmde tek iyimser ilişki, Emma ile öğretmen Marra’nın birbirlerine destek vermeleridir.

Bu kadın dayanışmasında, çaresiz iki insanın birbirlerinin sırlarını paylaşmalarını, birbirlerinin dertlerine ortak olma çabalarını izliyoruz.

Dengesiz bir aşığın, tutkularına esir düşerek, yarattığı dramda, istediğini elde edemeyince hırçınlaşan, gözü dönen, şidette başvuran, boşadığı karısına tecavüz etmeye kalkışan, çocuklarını kaçıran bir erkeğin yol açtığı dram, filmde çarpıcı ve sert bir dille anlatılıyor.

Filmin ironik başlığına hiç te benzemeyen, “Kabus gibi bir gün”ü anlatan konu 24 saatlik bir zaman dilimine sağıdırılmış. Kalabalık karakterlerin ilişkileri,  akıllarda soru işaretleri bırakmayan akıcı bir dille anlatılmış. Filmin sürprizini açık etmemek için izleyicinin suratında tokat etkisi bırakan finalin, Ferzan Özpetek’in etkileyici uslubunun izlerini taşıdığını söylemekle yetinelim.

Öyküden giderek tırmanan acıyı, etkileyici dramı sağlam bir sinematografiyle hissettiren Ferzan Özpetek’in bu özenli çalışması “Mükemmel Bir Gün”ü zor ama güzel bir yapıyor.

Oyuncu yönetmedeki bilinen ustalığıyla Özpetek  oyuncu kadrosundan tam verim alıyor. Çaresiz annede İsabella Ferrari (yönetmenin bir önceki filmi) “Bir Ömür Yetmez”deki başarısını tekrarlıyor, Venedik’te aldığı ödülü hak ediyor. Dengesiz, manyak koca da Valerio Mastandrea, politikacı da Valerio Binasco rollerinin hakkını veriyorlar. 30 yıl öncesinin seks bombası Stefania Sandrelli’yi bu halde görmek insanın içini acıtıyor.

Ferzan Özpetek, bugüne kadar anlattığı hikayelerden uzaklaşsa da, bu filmle günümüz İtalya toplumuna ilişkin ilginç şeyler söylerken, eleştirel bir toplumsal panorama çiziyor.?

 

(Un Giomo Perfetto)

Yönetmen: Ferzan Özpetek,

Senaryo: F. Özpetek, Sandro Petraglia

Görüntü: Fabia Zamarion

Müzik: Andrea Guerra

Oyuncular: İsabella Ferrari,

Valerio Mastandrea, Valerio Binasco,

Nicole Grimaudo, Federico Costantini,

Stefania Sandrelli/