Piyasalarda riskli günler

Rafi OJALVO Ekonomi
4 Haziran 2008 Çarşamba

Geçtiğimiz hafta Türkiye’de borsa ve bono piyasaları sakin bir seyir izlemesine rağmen döviz piyasaları oldukça hareketliydi. Usd/Try kurları Cuma günü hiç beklemediğim bir şekilde 1.21’in altına kadar gevşedi. Ekonomistler ve analistler yaşanan bu gelişmeler için bir sebep bulmaya çalıştı fakat bana göre yaşanan bu gelişmeleri ekonomik açıdan yorumlamak oldukça güç. Yurt dışı yatırımcının YTL’nin günlük faizini oldukça çekici bulduğu bir dönemdeyiz. Dolayısıyla yatırımcılar gelecek kaygısı gütmeden YTL’nin günlük faizini alarak kısa dönemde para kazanmaya çalışıyorlar. Bununla beraber ABD borsaları haftayı iki hafta öncesine göre daha pozitif kapadı. Açıklanan ABD verileri ekonominin durumunu tam olarak belli etmese de piyasalarda olumlu bir hava oluştuğunu belirtmekte yarar görüyorum. Bu hafta yaşanan bu gelişmeler sonucu döviz piyasası ve yurt dışı borsa yatırımcısının ruh haline değinmek istiyorum. 

İçinde bulunduğumuz şu günlerde yurt dışında açıklanan aynı ekonomik veriyi bazı yatırımcıların olumlu bazılarının olumsuz algılaması oldukça muhtemel. ABD ekonomisi hakkında beklentilerin oldukça olumsuz olduğu bu dönemde deklare edilen bazı dataların geçen aylara göre daha kötü fakat beklentilerin üzerinde açıklanması oldukça sık yaşanan bir gelişme. Böyle durumlarda yatırımcıların beklentiyi fiyatladığını düşünerek bunun üzerinde gelen bir istatistiği daha olumlu yorumlamaları gerekiyor. Örnek olarak Cuma günü açıklanan Chicago üretim endeksi verisinin nasıl yorumlanması gerektiğini düşünelim. Piyasa beklentisi data açıklanmadan önce 48.5 idi, açıklanan ise 49.1 oldu fakat piyasa bu veriyi ilk etapta olumsuz algıladı çünkü Chicago üretim endeksi son 4 aydır 50’nin altında olup ekonomide küçülmeyi işaret etmekte. Piyasalardaki ruh haline göre bu veri yukarıda belirttiğim gibi iki şekilde de yorumlanabilir. Bence böyle bir veriyi yorumlarken beklentinin fiyatlar dahilinde olduğunu varsayarak beklentinin üzerinde ya da altında olup olmadığına öncelik vermemiz gerekiyor. Bununla birlikte petrol fiyatlarının ABD borsalarını nasıl etkilediğine de kısaca değinmek istiyorum. Emtia fiyatlarının yükseliş trendinde olduğunu hepimiz biliyoruz. Geçen seneye göre yüzde 100 artan petrol fiyatlarının bütün ülkelerde enflasyon üzerinde baskı yarattığı gerçeği devamlı yazılıp çiziliyor. Buna rağmen bu fiyat değişimlerine bağlı olarak günlük borsa hareketlerinin yaşanmasının oldukça saçma olduğu bu hafta gözler önüne serildi. Hafta başında petrol fiyatları arz konusunda bazı aksaklıkların olduğuna dair haberler ile birlikte yeni bir rekor kırmıştı. Buna bağlı olarak enflasyon endişesi ile birlikte borsalar oldukça kötü bir performans sergilemişti. Daha sonra bu endişenin yersiz olduğuna dair haberler ve kar realizasyonları sonrasında petrol fiyatlar 4-5 $ gevşemişti. Perşembe günü petrol fiyatları Nijerya’da yaşanan gerginlik ile birlikte yükseldi fakat bu sefer borsalar bu gelişmelere çok az tepki gösterdi. Piyasaların ruh halinin herhangi bir gelişmeye vereceği tepkiyi belirlemede önemli rol oynadığını ve iki-üç gün arayla aynı gelişmelere piyasaların farklı tepkiler verebileceğini farkına varmakta yarar olduğu kanaatindeyim. Sonuç olarak piyasalardaki gelişmeleri yorumlarken yakın geçmişte yaşanan diğer gelişmeleri dikkatle takip etmeli ve trende karşı hareket etmemeliyiz.

Türkiye’de de aynı durumun döviz piyasası için geçerli olduğunu söyleyebilirim. Cuma günü aylık cari açığın geçen aya göre yüzde 40 artış gösterdiğini belirtmekte yarar görüyorum. Cari açığın ve enflasyo1899 Hoffenheim, mucizenin adınun hızlı bir şekilde arttığı son aylarda Türkiye’de ekonomik ve politik risklerin arttığını net olarak söyleyebilirim. YTL’nin böyle bir ortamda gelişmiş para birimlerine karşı bu kadar değer kazanmasının normal olmadığının farkındayım. Hem borsanın hem de döviz kurlarının gerilemesinin aynı anda gerçekleştiği çok ülke olmadığının da bilincindeyim. Bu gelişmeleri açıklamak kolay değil fakat kısa vadede sorunsuz getiri için en kolay yolun faiz olduğu gerçeğini unutmamak gerekiyor. YTL’nin değer kazanmasının yabancı ilgisi kaynaklı olduğunu ve herhangi önemli bir problem olduğunu düşündükleri anda hızlı bir şekilde dövize geçme olasılıklarının yüksek olduğunu düşünüyorum. Bu hafta türban hakkında anayasa mahkemesinin vereceği kararın ve aylık enflasyon verilerinin bu olumlu havayı tamamen ortadan kaldırabileceği kanaatindeyim. Bu tip haberlerin yabancı yatırımcıyı rahatsız etmesinin olası olduğunu düşünüyorum. Sonuç olarak bu tarz gelişmeler Türkiye’de durumun daha kötüye gittiğini ve risklerin yakın gelecekte artacağını net bir biçimde gösterecektir.