Seramikte ödüllü bir imza: Jülyet Hazan

20. yüzyılın ikinci yarısına kadar sanat, edebiyat ve bilim alanlarında adlarını hiç duyuramayan Türk Yahudileri, giderek azalan nüfusuna karşın, bu saydığımız dallarda etkin olabildikleri gibi büyük başarılara da imza atıyorlar. Eskiden parmakla sayabildiğimiz sanat ve bilim insanlarımızın sayısını artık anımsamakta zorlanabiliyoruz. Bunu da bir övünç kaynağı olarak söylemek gerekir

Avram VENTURA
21 Mayıs 2008 Çarşamba

Sözü Jülyet Hazan’a getirmek istiyorum...

İzmir Rotary Kulübü’nün iki yılda bir olan ve bu yıl onuncusu düzenlenen Altın Testi Seramik Yarışması’nda Hürriyet Gazetesi Ödülü’nü “Yapraklar” adlı çalışmasıyla Jülyet Hazan kazandı.

İzmir doğumlu, halen bu kentte yaşayan, iki kız ve iki torun sahibi Hazan, seramik çalışmalarına İzmir Resim Heykel Müzesi’nde 1998 yılında başlamış. 2000 yılından bu yana Şima Art Atölyesi’nde çalışmalarını sürdürüyor. Bu güne değin üç karma sergiye katıldı. 2004, 8. Altın Testi Yarışması’nda “Hanukiya” adlı çalışmasıyla Jüri Özel ödülünü kazandı.

Jülyet Hazan ile yaptığım görüşmede ”Niçin seramik?” sorumu şöyle yanıtladı:

“Benim için seramik çalışmak, ruhumu, hayallerimi, düşüncelerimi ve bedenimi çamura aktarmak demektir. Bir şeyler yaratmanın zevkine varmaktır.”

Söyleşimiz sırasında eşi Binyamin Hazan ile İzmir Kültür Derneği’nde tanıştığını ve kısa bir süre sonra evlendiğini, bu nedenle bu mutlu birlikteliği ona sağlayan derneğe karşı özel bir sevgisi olduğunu söyledikten sonra gençlerimizin bu kuruma devam etmelerinde ve mutlaka görev almalarında büyük bir yarar sağlayacağına inandığını vurguluyor.

Söz İzmir Kültür Derneği’ne gelince, Yahudiliğin çalışmalarına nasıl yansıdığını sorduğumda şöyle söylüyor:

“İlk ödülümü 2004 yılında VIII. Altın Testi Seramik Yarışması’nda, yapmış olduğum “Hanukiya” isimli çalışma ile aldım. Bu ödül aynı zamanda Yahudi kimliğimi ön plana çıkardığından, ayrıca büyük bir mutluluk duydum. Eserimi, Beth İsrael Sinagogu’nun 100. yılı nedeniyle hazırlanan sergiye bağışladım. Onu orada görmek bana gurur veriyor. İkinci ödülümü 2008 yılında X. Altın Testi Seramik Yarışması’nda yapmış olduğum “Yapraklar” isimli çalışmam ile aldım. Aslında burada anlatmak istediğim, sonsuz evrenin bir tarafında bulunan saf ve temiz dünyamızın, insanlar tarafından hızla nasıl kirletildiği ve bu çevre felaketine nasıl duyarsız kaldığımızdır. Bu oluşumu dünya ağacının dallarından sarkan, kararmış ve dökülen yapraklarında sembolize etmeye çalıştım.”

Seramikle çalışmanın nasıl bir duygu olduğunu, Jülyet Hazan şu sözlerle anlatıyor.

“Seramik çalışırken başka bir dünyanın insanı oluyorsunuz. Bir tek amaca yoğunlaşıyorsunuz. O da, ruhunuzun renklerini, duygu ve düşüncelerinizi karıştırdığınız çamura yansıtmak ve ortaya bir eser çıkarmak. Bu güzel duyguya erişmek sanıldığı kadar zor değil. Bu nedenle seramik sanatına ilgi duyan herkese hiç düşünmeden başlamalarını öneririm.”

“Eşim bana hep ‘Toplum yararına harcanmayan bir hayat, boşa geçmiş demektir’ sözünü tekrar eder durur. Ben de diyorum ki ‘ Sanat için harcanmayan bir hayat boşa geçmiş demektir.”

Gelecekteki çalışmaları ile ilgili şunları söylüyor:

“Bugüne kadar kişisel bir sergi açmadım. Çünkü yapıtlarımı eşe dosta dağıtmaktan büyük haz alıyorum. Kişisel bir sergi açmak gibi bir tutkum yok; ancak kısmet olursa, kendi atölyemi açmak istiyorum. Bu vesile ile de, sevgili eşime bir mesaj göndermiş olayım.”

Jülyet Hazan’ı aldığı ödül için kutluyor, çalışmalarında yeni başarılar beklediğimizi söyleyerek yanından ayrılıyorum.