Şafak sökerken...

Vedat LEVENT Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Hoş bulduk dostlar...
6 aydır Ankara Garnizonu’nda bulunan 551. İstihkam İnşaat Taburu’nda vatani görevimi yerine getirdikten sonra aranıza dönmenin mutluluğunu yaşıyorum, şu satırları yazdığım dakikalarda...
En azından artık "Şafak kaç Vedat abi?" sorularına maruz kalmayacağım. Siz, siz olun askerlere bu soruyu sormayın sevgili okurlarım... Zira "şafak" basit bir sözcükten çok irdelenmesi gereken önemli bir milli fenomendir.
Açıklayayım;
Askerlik yapanlar bilir; sanki hiç bitmeyecekmiş, sonsuza kadar sürecekmiş diye düşündüğünüz o "şafak" diye adlandırılan enteresan zaman ölçütü, bir bakmışsınız bir süre sonra 3’lü rakamdan 2’li rakama, daha sonra plakaya, daha sonra tek rakama düşmüş... Ve siz çıkmışsınız...
O kadar garip bir olaydan bahsediyoruz ki... Aslında askerlik yapmamış birinin pek de anlam veremeyeceği bir olaydır şu "şafak" denilen zaman ölçütü... Zira askerlik jargonu "şafak" üzerine kurulmuştur. İçeride bulunan askerlerin statüleri, iş yapmaları, yataktan kalkış saatleri, kaçak soktukları cep telefonuyla koğuşta konuşma vizesi almaları, gazinoda oturdukları yerler vs. Hep bu "şafak" denilen musibete bağlıdır...
"Şafak"ın çoksa, işin de çoktur içeride... Temizliğe sen gidersin, yemekhaneye bulaşığa sen gidersin, gece dersine sen gidersin... Bu da yetmezmiş gibi "Oh be ! işim bitti, bir yorgunluk çayı içeyim" deyip de gazinoya oturduğun vakit, televizyona en uzak oturan da sensin...
Ama azsa, o zaman krallığını ilan edersin. Zira şafağı senden çok olanlara "Ooo abi adam mı vurdun, köy mü bastın?" deme hakkın doğmuştur bir kere. Ayrıca sana şafak soran es kaza senden daha alt tertip biriyse ona: "Birader daha askerliğin çok... Sen şafağını söyle de bir rahatlayalım, biz de şafak olmuş cılıbılı" deme zevkine de erişirsin.
Şafağın bir de ritüelleri vardır... Şöyle ki şafağı plakalara düşen bir personel, o günkü şafağı hangi şehrin plakasıysa, o şehirli birini bulur ve zat’ın üstüne çıkar. Daha sonra diğer personeller palaskalarıyla üstteki ere vurarak şafağını kutlarlar. İzlemesi zevkli ve eğlenceli bir ritüeldir.
Kıssadan hisse "şafak" öyle üstünkörü geçilecek bir kavram değildir dostlar... O yüzden durup durup sorulmamalıdır sürekli...
Şaka bir yana yuvaya dönmek çok güzel bir duygu. 6 aylık bir aradan sonra her şeye kaldığın yerden başlamanın tadını anlatmam zor... Şalom’un bu süre zarfında yaptığı atılımları görmek gurur verici. Özellikle Şalomist projesini çok başarılı bulduğumu söylemeliyim.
Aklımdan çıkmayan bir söz var dostlar... Sevgili İvo Molinas’ın bundan tam 22 hafta önce, stresli olduğum günlerde söylediği, ve Ankara’da bulunduğun süre zarfında her gün kendime hatırlattığım bir söz;
Zaman, akışını kimsenin durduramadığı ve durduramayacağı bir fenomendir!
Tekrar hoş bulduk...