Kurtarici

Avram VENTURA Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Tarih boyunca insanlar ne zaman sosyal, siyasal ve ekonomik bir sıkıntıya düşse, bir kurtarıcı beklentisi içine girmiştir. Bu beklenti her zaman bir umut olmuş, kendileri dışında bir gücün, doğaüstü bir varlığın ya da bir insanın, onları gömüldüğü karanlıktan aydınlığa çıkaracağı inancını taşımıştır.
Bu güne değin tarihin sis perdesi arkasında kaldığı, farklı kültür ve geleneklerdeki inançların geliştirdiği, birçok kurtarıcı öyküsü okumuşuzdur. Bunlardan her biri, ona inananları, yalnız bulundukları çöküntüden kurtarmakla kalmamıştır. Ayrıca onların, insanları aydınlatma ve gelecekten umut beslemeye yönelik iletilerini aktarma görevlerini de üstlendikleri, çağlar boyu anlatılmıştır.
İnançlar ve söylenceler bir yana, bunların dışında, bilim, kültür, siyaset ve ekonomik alanda sivrilmiş kurtarıcılar, yalnız bulundukları toplumda değil, insanlık tarihi içinde de onurlu yerlerini her zaman koruyacaklardır.
Bu konu, doğal olarak bir yazının sınırlarını her zaman aşar. Bu kısa giriş, asıl anlatmak istediklerime yalnızca bir yaklaşma çabasıdır.
Maşiah, bir başka deyişle Kurtarıcı, Yahudi inancında dünyada barışı sağlayacak olan kişidir. Belirli bir sıkıntılı dönemden sonra, doğruluk ve iyiliğin dünyaya egemen olacağı zaman, tüm savaş ve anlaşmazlıklar ortadan kalkacak, insanlar Tanrı’ya olan inançları doğrultusunda barış ve huzur içinde yaşayacaklardır. Tevrat’ta bu kişi ya da dönemle ilgili olarak, birçok kehanetten söz edilmektedir.
1986 yılında Nobel Barış ödülü alan ünlü yazar Elie Wiesel’ın, Gerçek Bekleyiş adlı kısa öyküsünü aktarmak istiyorum:
[İnsanın çektiği sıkıntının dayanılmaz olduğuna karar veren bir Rabi cennete gider ve Maşiah’ın kapısını çalar.
"Neden bekliyorsun?" diye sorar ona, "İnsanlığın seni bunca zamandır beklediğini bilmiyor musun?"
"Onların bekledikleri ben değilim" diye cevap verir Maşiah. "Bazıları sağlıklarının iyi olmasını ve zenginliği, bazıları ise huzuru ve bilgiyi arar. Ya da evde barış ve mutluluğu... Hayır, bekledikleri ben değilim."
Bu noktada, Rabi’nin sabrını tüketip sesini yükselttiği anlatılır: "Öyle olsun! Eğer tek bir yüzün varsa, bırak gölgede kalsın. Eğer insanlara, bütün herkese yardım edemezsen, sorunlarını, tüm sorunlarını, en önemsizini bile çözemiyorsan olduğun yerde, olduğun gibi kal. Eğer hala açların ekmeği, varisi olmayan yaşlı bir adamın sesi, geceden korkanların uykusu olduğunu anlamıyorsan, eğer tüm bunları ve çok daha fazlasını anlamıyorsan; yani tüm bekleyişlerin aslında seni beklediğini, o zaman doğru söylüyorsun: İnsanlığın beklediği gerçekten de sen değilsin."
Rabi dünyaya geri gelir, öğrencilerini toplar ve onlara umutsuz olmalarını yasaklar:
"Ve işte şimdi gerçek bekleyiş başlamıştır."]
Öykü bu kadar!
Bir kurtarıcı bekleyişi içinde olanlar için bu öykü, farklı boyut ve anlamlar kazandıracaktır.