Şalomlu olmak

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
20 Aralık 2017 Çarşamba

Sevgili İvo Molinas, beni arayıp “Şalom’da yazmanı istiyorum, içinde bulunduğun alan çok dolu ve zengin” dediğinde, “Şalom’a yazmaktan onur duyarım ama ne olur beni eğitimle sınırlandırma, ben her konuda yazayım” dedim. Büyük bir memnuniyet ve anlayışla kabul etti. Mavi Pencere adlı köşemdeki ilk yazımı 28 Ekim 2009’da yazdım Şalom’a: ‘Akıntı Burnunun En Çalkantılı Hali’.

Sonra her on beş günde bir farklı bir konuyla, okurlarla buluştum. Bu gazetenin en güzel yanı, kalemine hayran olduğum kim varsa hemen hepsini farklı davet ve organizasyonlarda görebilmek, ellerini sıkabilmek, onlarla sohbet edebilmekti.

Şalom’a yazmak benim için, hiçbir zaman Şalom’da yazmak olamadı çünkü okulum vardı. Ama herkesle, her zaman sohbetim, yakınlığım, arkadaşlığım oldu.

Şalom’a yazmakla her yaştan, Türk Musevilerinin yaşadıkları her ülkeden okurum oldu. Mezun öğrencilerim; onların anneleri, babaları hele de büyükanneleri, büyükbabaları beni okumaya başladılar. Bir araya geldiğimiz yerlerde, “Tülay Hanım yazılarınızı severek okuyorum,” dediklerinde hep çok mutlu oldum, hâlâ da oluyorum. Bazen okulda öğrencilerimle ilgili güzel bir şey yaşandığında, “Aferin, bu hafta bu başarınızı Şalom’da yazacağım” diyorum. Biz, Şalom’da, Şalom’la birbirimize daha çok bağlanıyoruz, birbirimizi daha çok anlıyoruz, daha çok seviyoruz. Tek ve özel olanın keyfine varıyoruz beraber, özel hissediyoruz, özel hissettiriyoruz.

Aradan iki sene geçti geçmedi, bir gün Vatan Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Güney Öztürk beni aradı. “Tülay Hanım, Şalom’daki yazılarınızı okuyorum. Hafta sonu Pazar ekimizde size bir köşe vermek istiyorum, ne dersiniz” dedi. Yine her konuda yazacaktım ama ben öğretmendim. Din, siyaset, ekonomi, yazamazdım elbette. Önce okulumdan izin almam gerekiyordu, sonra da bütün bunları gazetenin kabul etmesi… İki taraf da severek kabul etti. Böylece Vatan Gazetesinde yazmaya başladım. Gezi, kitap, gelenek-görenek ve tabii en çok da edebiyat… Bir gün Güney bana, “Kitap eleştirilerin ilgi görüyor, köşene Kitaplık adını verelim, sen bundan sonra hep kitap tanıt, ne dersin” dedi.

Şahane bir teklifti. Hemen kabul ettim. Şimdi yıllardan beri Vatan’da önce pazar ekinde, şimdi cumartesi ekinde kitap eleştirileri yapıyorum. Edebiyat gündemini yakından takip ediyorum. İşin en güzel tarafı, yazarlar benim edebiyat öğretmeni olduğumu biliyor, kitaplarını gazeteye gönderdikleri gibi, okuluma da gönderiyorlar. Okurlar yorumlarını, isteklerini yazıyorlar bana, yazarlarla tanışıyorum.

En önemli röportajlarımdan birini Elif Şafak’la Şalom’a yaptım. Bir edebiyatçı için bundan güzel anı olamaz demeyin, var.

Bir gün yine cemaatimizin bir davetinde duayen gazeteci büyüğüm Sayın Sami Kohen’le karşılaştık. O tatlı gülümsemesi, pırıl pırıl parlayan gözleriyle bana bakıp, “Tülay Hanım, dedi. Hayırlı olsun, artık, gazeteci oldunuz.”

“Yok Sami Bey estağfurullah, haddim değil, ben öğretmenim sadece yazıyorum şimdilik” dedim.

Ama çok mutlu olmuştum. Demek biliyordu, önemli olan onun dikkatini çekmiş olmaktı. Yoksa tabii ki önce öğretmendim, sonra da belki biraz yazar… Ama gazetecilik bambaşka bir bakış açısı, çok farklı bir birikim ve beceriydi.

Ben Şalom’da yazarken yazmanın tadına varıyorum. Biraz olan yazarlığımı geliştiriyorum. Birbirinden değerli yazarlarla beraber anılınca gurur duyuyorum.

Bu gazetede yazarken aşık oldum, evlendim; bu gazeteden ona ilk yazımı yazdım. Bu gazetede yazarken anne oldum. Kızım, benim parmaklarımın dokunduğu tuşlarla o en çok sevdiklerimize ilk yazısını buradan yazdı.

Şalom adı gibi oldu hayatımda… Güzelliklere, yeniliklere merhaba dedim, selam verdim. Barış ve huzurla kalem oynatmanın tadına vardım.

Şalom’un yetmişinci yaşı kutlu olsun. Yüz yirminci yaşında, yazarlarını sayarlarken adımın çok değerli kalemlerle anılacağını bilmekten şimdiden gurur duyuyorum. Bu yolculukta yanımda olan herkese ve okurlarıma çok teşekkür ediyorum...

Ama en büyük teşekkürüm, Onursal Başkanımız Sayın Bensiyon Pinto’yadır.

Anılarını bana anlatarak, adımın başına yazar sıfatını eklediği ve hayatımda bambaşka kapıların açılmasına her zaman vesile olduğu için…