Bir evde iki şampiyon olmuyor

Üzerinden 40 yıldan fazla geçmesine rağmen halen konuşulan, tenis kortlarının iki şampiyonunun aşkı…

Mete YAYLALI Spor
1 Kasım 2017 Çarşamba

Londra Queen’s Club... Haziran 1972.

Wimbledon öncesi ısınma turnuvası. İlk tur maçları oynanmış, oyuncular ve antrenörler kendilerine özel yemek salonunda hem biraz dinlenme, hem de sohbet için turnuva ortamında bir kaçamak yapıyor. Salona giren 19 yaşında St. Louis doğumlu, Mississipi Nehri civarından genç bir Amerikalı, profesyonel hayata henüz adım atmış ancak hem zamanın hem de turnuvanın favorileri Amerikalı Stan Smith ile Pancho Gonzales yaklaşan tehlikenin farkında. Geçen yılın şampiyonu Smith 26, Gonzales ise kariyerinin son mermilerini atarken 44 yaşında! Gencin adı James Scott Connors fakat yakın zamanda dünya literatüründe adından bahsederken Jimmy Connors diyecekler.

Yemeğini alıp oturacak bir yer için salona göz gezdirirken ilahi bir işaret yerini gösteriyor. Antrenörlüğünü yapan annesinin yanında sakince yemeği ile ilgilenen genç bir kız. Boca Raton, Florida doğumlu, henüz 17 yaşında. Çevresine duyarsız, sadece sporuyla ilgilenen, hatta rakiplerinden nefret edecek şekilde eğitilmiş bir buz prensesi. Babası Jimmy eski bir profesyonel tenisçi ve antrenör olarak üçü kız, ikisi erkek, bütün çocuklarını başarılı birer tenisçi olarak yetiştirmiş. Biri dışında hepsi ünlü Junior Orange Bowl kazanmış. Bu yemek sahnesinde yanında annesi Colette ile oturuyor. Dindar bir Katolik, keskin kuralları olan genç kızın adı Christine Marie Evert. Bu yıldan sonra dünya onun adını duyacak ve Chris Evert olarak tenis literatürüne geçecek.

ENGELLENEMEYEN ÇEKİM

İşte genç Scott bu çekim alanında kendini 17 yaşındaki vatandaşı Christine Marie’nin yanında bulur. Kızın annesi bu durumdan hoşlanmasa da iki gencin yakınlaşmasına engel olmak mümkün değildir. 1972 Queen’s Club’ta Evert finalde 26 yaşındaki Avustralyalı Karen Krantzcke’yi mağlup ederek sezonun üçüncü şampiyonluğunu kazanırken, erkeklerde 19 yaşındaki Connors 24 yaşındaki İngiliz John Paish karşısında zorlanmayacak, kariyerinin ilk zaferin ulaşacaktır. Aslında Paish bu finale piyangodan çıkmıştır. Yarı finalde, efsane Pancho Gonzales ilk seti 7-5 kazandıktan sonra 2-2 durumda aynı çizgi hakemi kendi aleyhine dört karar verince kendini kaybeder ve hakemi tartaklar. Bunun üzerine maçı balkondan izleyen başhakem Bea Seal korta iner. Pancho, kadın başhakeme, çizgi hakemini değiştirmesi talimatını vermeye kalkınca olan olur. Hatta Gonzales Bayan Seal üzerine doğru bir de hamle yapınca diskalifiye olur. Pancho Gonzales’in Andre Agassi’nin eniştesi olduğunu önceki yazıdan hatırlayalım.

Queen’s Club yemek salonundaki ilk karşılaşma genç Jimmy’nin gelecek haftaya bir randevu koparmasıyla sona erer. Gelecek hafta ne vardır? Wimbledon 1972! Londra Playboy Club’da biten gece Jimmy ile Chris’in resmi ilk randevusudur. İki liseli aşık gibi Londra sokaklarında el ele koşarlar; gerçekten de Chris Evert henüz liselidir! Queen’s Club şampiyonu iki genç bu gelişen aşktan nasıl etkilenmişler bilinmez ama Jimmy ilk turda Romen Ilie Nastase’ye elenirken Chris yarı final oynayacaktır.  Tenis camiası bugün olduğu gibi o gün de hiçbir şeyin gizli kalmadığı, fısıltı gazetesinin tiraj üstüne tiraj yaptığı, büyük gibi görünen ama aslında şeffaf bir ortamdır. Çok sık görülmez kort aşkları, hele tepeye oynayan sporcular arasında. Herkesin kendi maçı ayrı oynanır, herkes kendi zaferinin peşindedir. Fakat Chris Evert ile Jimmy Connors aşkı son hız devam eder. Aynı turnuvalara gitseler de antrenörleri onları ayrı odalarda tutmaya dikkat eder. Çünkü bugünkü maç biter, yarın bir maç daha vardır.

Ortada görünen gerçek de, Chris daha hırslıdır ve Jimmy’den daha başarılı, daha popülerdir; yükselen yıldızdır.

UNUTULMAZ WIMBLEDON

Takvimler 1974 yılının 24 Haziran haftasını gösterirken tenis turnuvalarının mabedi Wimbledon 88. defa kapılarını açar. Jimmy Connors turnuvada 3 numaralı seribaşıdır ve sezonun başında Avustralya Açık şampiyonu olarak buraya gelmiştir. Chris Evert de formundadır. Sezona Avustralya Açık finali ile başlamış ve Roland Garros şampiyonluğu ile Londra’da unvan aramaktadır.

1974 Wimbledon’u belki önceki ve sonrakilerle aynıdır ama Jimmy ile Chris için başkadır. Turnuvayı erkeklerde Jimmy Connors, kadınlarda ise Chris Evert kazanır. Her ikisi de ilk defa bir Wimbledon unvanını kariyerlerine yazar. Medya aradığı haberi bulmuştur, ünlü kapak pozları verilir, spor dergileri ‘Wimbledon Sevgilileri’ başlıkları atar ve Jimmy ile Chris nişanlandıklarını kamuoyuna bu zaferin dalgasıyla duyururlar.

Burada bir nefes alalım.

Biz tenisi kortlarda izleyip dağılıyoruz. Halbuki her sporda olduğu gibi yarışmalar sadece bir gösterinin sahneye konmasıdır. Tek farkı bu sahnede gerçek bir mücadelenin izlenmesi. Fakat bu sahnenin bir arkası, bu oyuncuların bir özel hayatı, ruhsal dalgalanmaları var. Hal böyle olunca bu gösterinin yıldızları da magazin dünyasının yıldızlarıdır. Korttaki rakipler gerçek dünyada iyi arkadaş olabilir. Hayatlarının belli dönemlerinde ev arkadaşlığı yapmış, aynı akademilerde birlikte çalışmış ezeli rakipler var.

Chris Evert yıllar sonra anlatıyor, okuyalım:

“Martina (Navratilova) ile ilk Roland Garros finalinde karşılaşacağız, 1975 yılı. Birlikte bir ısınma antrenmanı yaptık; Martina servis atıyor ve ben de karşılıyorum. Bir süre sonra Martina dedi ki ‘Chris daha servis atmamı ister misin?’ Ben de ‘Evet backhand tarafıma geniş açılı birkaç servis atar mısın, orada sıkıntı yaşayabilirim?’ dedim. Martina istediğim gibi servisleri attı ve iyi bir antrenman yaptık. Sonra birlikte yemek yedik. Ardından da saati geldiğinde kortta şampiyonluk için mücadele ettik.”

1975 Roland Garros finalini Chris Evert kazanır ve belki de Martina Navratilova’nın rakibine verdiği antrenman bu sonucu getirmiştir, kim bilir?

Biz Altın Çift’e geri dönelim.

1974 Wimbledon sonrasında Jimmy Connors artık dünya tenisinin zirvesinde ve henüz 22 yaşındadır. 1972 yılında ATP kurulduğunda üye olmayı reddetmiş ve tenisin asi çocuğu olarak ün yapmıştı. Kortta hırçındır, hırslıdır, hakemlerle oynamayı sever, tribünler ona âşıktır.

Chris Evert ise kortta tam bir hanımefendidir, kortların gördüğü en zarif oyuncudur, her puan için sonuna kadar mücadele eder ama aslında soğuktur, rakiplerine mesafelidir.

Jimmy ve Chris çiftinin evlilik tarihi 8 Kasım 1974 olarak belirlenir ve hazırlıklar başlar. Fakat bu nikâh asla olmayacaktır. İlişkileri başladığı hızla sona erer. Ne olmuştur da bu ideal çift ayrılmıştır kimse bilemez.

NEDEN BİTTİ?

Yıllar sonra 2013’te emekli tenis yıldızı Jimmy Connors’un biyografisini yazacağı tutar ve hayatındaki bu döneme ait detaylar verir.

“Chris hamileydi ve iznim olmadan çocuğu aldırdı. Eski kafalı bir insanım. Erkeğin görevi evine ekmek götürmektir. Chris bunu kabul etmedi. Zaten evlilik için çok genç yaşta ve kariyerimizin zirvesindeydik. Bir evde iki dünya 1 numarası olmuyor tabii.”

İşte bu cümleler ayrılığın üstünden neredeyse 40 yıl sonra yazıldı. Her ikisi de evlendi, çocukları oldu. Aktif spor hayatlarından sonra yeni yıldızlar yetiştirmeye başladılar, antrenörlük yaptılar. Fakat Jimmy Connors kalktı bu detayı yazdı. Chris Evert koyu bir Katolik’ti. Evlilik dışı bir çocuğu olamazdı fakat daha da önemlisi henüz 19 yaşındaydı, zirvedeydi, popülerdi. Evinin kadını olmak, çoluk çocuğa karışmak ve kariyerine ara verip kim bilir ne zaman ne durumda döneceği, döndüğü zaman kimleri karşısında bulacağı belli olmayan bir sürecin içine balıklama atlamak istemedi. Eminim ki Jimmy Connors da 22 yaşında kortun kenarında karısını ve bebeğini görmek istemedi.

Peki, neden bu fırtına koparıldı? Üstünden 40 yıl geçtikten sonra neden hâlâ Jimmy Connors-Chris Evert aşkı yazılıp çiziliyor?

İşte bunun adı medyadır. Magazin böyle çalışan bir mekanizmadır. Bu kort aşkını iki yıl boyunca köpürtüp gündemde tutarak yüz binlerce tenis seyircisi yarattılar. Maria Sharapova ile Grigor Dimitrov bu etkiyi yapmadı. Bugün Chris Evert ve Jimmy Connors diye sorun bakalım Google ne diyecek?

Yani...

Tenis sadece tenis değildir.

Chris Evert 1974 yılından sonra iki Avustralya, altı Roland Garros, iki Wimbledon ve altı Amerika Açık tekler şampiyonluğu kazandı. 1979 yılında İngiliz tenisçi John Lloyd ile başlayan seride üç defa evlendi, halen bekar. Adını verdiği bir tenis akademisi ve bir vakfı var.

Jimmy Connors 1974 yılının ardından dört Roland Garros, bir Wimbledon ve dört Amerika Açık kazandı. 1979 yılında Playboy yıldızı Matti McGuire ile evlendi ve hâlâ evliler. 2006 yılında Andy Roddick ile 19 ay, 2013 yılında Maria Sharapova ile 1 ay süren antrenörlük tecrübesi oldu.

2001 yılında Andre Agassi ile Steffi Graf evliliğine kadar kortlar evli çift görmedi. Fakat bu da evli aktif sporcu sınıfına giremiyor çünkü Steffi Graf 1999 yılında tenisi bırakmıştı ve Andre Agassi 2006 Amerika Açık ile kortlara veda edene kadar, Jimmy Connors’un dediği gibi “5 yıl daha evine ekmek götüren erkek” durumundaydı!

Kim bilir belki de gerçekten “Bir evde iki dünya şampiyonu olmuyor!”