Köle çalıştırma kampındaki genç kız: İBİ GİNSBURG

İbi, Macaristan’da ciddi ve dinine çok bağlı bir ailenin çocuğu olarak yaşardı. Evi çok konforlu, ailesi sevgi doluydu. Aslında komşuları farklı dinlere ve kültürlere sahip oldukları halde, hep birlikte, sorunsuz ve mutlu olarak yaşıyorlardı. Savaşın onlara hiç uğramadan ve huzursuz etmeden geçip gideceğini umut ediyorlardı.

Sara YANAROCAK Kavram
25 Ekim 2017 Çarşamba

19 Mart 1944 yılında, Almanlar Macaristan’ı işgal ettikten hemen sonra, ülkede yaşayan Yahudi halkının tümüne, ‘Sarı Yıldız’ takmaları emredildi. 15 gün içinde tüm Yahudiler bir araya toplatıldı ve onlar için ayrılan gettolara kapatıldı. Gettoda iki hafta üst üste yaşadıktan sonra, yayınlanan bir bildiri ile üç günlüğüne Almanya’ya çalıştırılmak üzere gönderilecekleri onlara tebliğ edildi. Yanlarına sadece üç gün boyunca onlara yetecek kadar eşya almaları gerekiyordu.

İbi’nin ailesi bu üç gün için yanlarına ne alacaklarını pek kestirememişlerdi… Sonuç olarak Almanya’ya gitmek üzere yola çıktıklarında, gettodan sonraki ilk durakta, bütün Yahudiler araçlardan indirildiler ve onları orada bekleyen hayvan vagonlarına tıkıştırıldılar. Binlerce Yahudi, içinde tuvalet, oturacak yer ve içecek su bulunmayan vagonlarda üç gün boyunca, aç ve susuz, ayakta yolculuk yaptılar. Vagondaki kurbanlar, kısa bir süre sonra Almanya’ya gitmediklerini anlamışlardı. Üç gün sonra tren gıcırdayarak durduğunda Auschwitz-Birkenau Kampına varmışlardı.

İbi, trenden üniformalı birisinin yardımıyla aşağı indiğinde yorgunluk ve şaşkınlıkla etrafına bakınmaya başlamıştı. Onları ittirerek sıraya soktular. Bütün aile hep birlikteydi. Aileyi hemen ayırdılar. İbi, 13 yaşındaki kız kardeşi Judith ve babaları bir kenara alınmışlardı. İbi’nin annesi ve iki küçük kız kardeşi diğer yana ayrılmışlardı. İbi daha sonraları anneleri ve minik kız kardeşlerinin derhal gaz odalarına gönderildiklerini ve orada can verdiklerini öğrenecekti.

İbi ve Judith kampın farklı bir tarafına gönderildiler. Giysilerini ve ellerindeki her şeyi aldılar. Saçlarını dibinden tıraş ettiler. Üzerlerine kaba kumaştan, çizgili kamp üniforması giydirdiler. Kaldıkları barakalar ahşaptı, zeminler betondu. Ahşap ranzalarda yatıyorlardı ama şilte, yastık ve yorgan yoktu. Bazen bir battaniyeyi birkaç kişi birden paylaşıyordu. Mahkûmlara son derece az yemek veriliyordu. Gün boyunca Nazi gardiyanların gözetiminde, çok ağır şartlar altında çalıştırılıyorlardı. Sabahları ve akşam iş dönüşü saatlerce ayakta bekletiliyorlar ve yoklamaları yapılıyordu.

Üç ay sonra İbi ve Judith, Auschwitz’den çıkartılıp, Almanya’da bulunan bir köle çalıştırma kampına nakledildiler. Oraya giderlerken, Almanya’nın artık hızla yenilgiye yaklaştığını duymuşlardı. İbi, “Bizler genellikle hep açtık ve sürekli aşağılanıyorduk. Çok çalışıyorduk ama yolun sonuna yakın olduğumuzu bildiğimizden, hayata sıkı sıkı asılıyorduk”  diye durumu ifade ediyordu.

Artık savaşın neredeyse son günlerinde, zorbalıkla kamptan çıkartıldılar ve başka bir kampa doğru yürümek suretiyle, uzun bir yolculuğa başladılar.

Sonunda vardıkları yerde, 1 Mayıs 1945 günü, Amerikan Kuvvetleri tarafından özgürlüklerine kavuşturuldular.

İbi, kız kardeşi Judith ve babaları hayatta kalmayı başarmışlardı. İbi götürüldüğü hastanede uzunca bir süre tedavi edildikten sonra, aynı hastanenin idari bölümünde çalışmaya başladı. Oradayken, kendisi gibi ‘köle çalıştırma kampları’nda kalmış olan ve yine aynı hastanede tedavi edilip iyileşen Val Ginsburg ile tanıştılar. Val ile İbi bir süre sonra evlendiler. Her ikisi de ailelerinin ve arkadaşlarının öldürülmelerinin acısına katlanamadıkları için bir daha asla doğdukları eve ve ülkeye dönmek istemediler. Bu acıları nasıl kaldıracaklarını bilemiyorlardı.

Val’in kuzenleri olan Kagan ailesi, onları yaşamak üzere İngiltere’ye davet etti. 1948 yılında oraya yerleştiler ve tekstil endüstrisinde çalışmaya başladılar.  Çocuklarını,  İngiltere’de West Yorkshire’de yetiştirdiler ve 60 yıl boyunca mutlu bir çift olarak yaşadılar.

Tüm bu yıllar içinde, kararlı bir tutkuyla, değişik ortamlarda Holokost eğitimi verdiler.

İbi 2010 yılının şubat ayında yaşama veda etti.