Güzeldir eylül

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
27 Eylül 2017 Çarşamba

Büyükada - Beşiktaş motor seferinde bir tanıdığa rastlıyorum. Hal hatır, klasik soruşturmalardan sonra, ‘hâlâ Ada’da mısınız?’ diye gelen bir soru. Henüz Eylül’ün yirmisi. Duyan kasımın yirmisi sanacak. Ada’nın en güzel zamanları şimdi başlıyor. Okulların açılması, deniz ulaşımının sonbahar/kış tarifesine geçmesi her gün gidip gelen yazlıkçıları zorluyor. Aslında son derece psikolojik bir durum bu. Çoğunluk gitmeye başlayınca herkeste bir ‘şehre inme’ sendromu gelişir. En çok kullanılan söylem de ‘kasvet  basıyor’.

Her sene eylül ayında, ‘göç kaçırtan’ tabir edilen yağmurlar başlar. Ardından güneş açar, ancak eskisi kadar etkili değildir. Bu dönemde üst katımdaki komşum dâhil olmak üzere birçok ev hanımı yatak örtüsü, kalın perde gibi kuruması kolay olmayan tekstil ürünlerini balkondan sarkıtırlar. Bahçe katında oturduğum için, üst komşudan aşağı sarkıtılan iki- iki buçuk metre uzunluğundaki örtü sayesinde evimiz bir anda karanlığa bürünür. Perdeler kuruyana kadar gündüz vakti mutfakta ışık açmak zorunda kalırım. Ama en rahatsız olduğum, o kalın çamaşırların asılmasıyla birlikte açık havaya yayılan çamaşır yumuşatıcılarından gelen ağır kokudur. Düşünsenize bahçenizde çiçek yerine yumuşatıcı kokuları… Doğanın dengesi en basitinden böyle bozuluyor. Şu yatak örtülerinizi zamanlı yıkamak çok mu zor?

***

Ada söz konusu olunca, eşimle en büyük hayalimiz, çocukların okula gitme zorunluluğu sona erdiğinde 29 Ekim’e kadar kalacak, sonbaharın da keyfini yaşayacaktık.

Hayalimizi gerçekleştirdik mi?

Belki bir kez… Bir kez de Sukot’u yaşadık sinagogda.

Muhteşem bir ortamdı. Sair yıllarda ya rahatsızlıklar baş gösterdi; ya da art arda düğünler, bar mitsva kutlamaları oldu. Sonra da, ‘değmez artık, zaten toplandık’ gibi sudan sebeplerle şehre dönüş yaptık.

Doğrusu kendi kalıplarımızın dışına çok kolay çıkmıyoruz. İyisi mi, olduğunuz yerde günü mutlu soluyun.

İyi yazgılarınız olsun.

Gmar Hatima Tova.