Ebeveynlere hayırlı işler

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
13 Eylül 2017 Çarşamba

Okulların büyük bir kısmı açıldı. Her ne kadar şu anda konuyla ilgili değilsem de, gerek arkadaşların torunları gerekse çocuklarım vasıtasıyla gelişmeleri izliyorum. Kimileri ilk günün heyecanını, çektikleri resimleri sosyal medyada paylaşmışlar. Yaz mevsiminin afacan çocukları üniformaları içinde sanki birdenbire büyümüşler, ciddi bir ifadeye bürünmüşler. Her okulun üniforması ayrı bir tasarım ürünü adeta. Hangi üniforma hangi okula ait bilmiyorum ama bu görsel şenlik beni biraz düşündürdü. Sosyolojik bir yapının oluşumları bunlar. Okul ücretlerinin açıklanmasıyla sarsılan veliler geçtiğimiz ‘oryantasyon’ gününde kitap, servis, vs. alışverişinde bir şok daha yaşadılar.

Tüm öğrencilere yeni eğitim yılında zihin açıklığı, ebeveynlere de hayırlı işler dilerim.

***

 İyi havalarda ya da soğuk günlerde odaklanmak için sık sık gittiğim iki cafeyi, ‘ofisim’ diye adlandırdığımı daha önce yazmıştım. Son zamanlarda yaş almış, yürümekte zorluk çeken büyüklerimiz için de ‘ofis’ler oluşturuyoruz.

Sim S. okuldan arkadaşım. Çok sık görüşmesek de kısa bir mesajla hemen birbirimize ulaşırız. Nitekim Sim’in annesi Nihal Hanım’ın Topağacı’nda oturduğu evin önündeki cafede bir ‘ofis’ daha açtık. Nihal Yeğinobalı doksan yaşında. Lise eğitimini Arnavutköy Amerikan Kız Kolejinde okuduktan sonra Amerika’da edebiyat öğrenimi gördü. Sekiz yıl orada yaşadıktan sonra yurda döndü. Usta bir çevirmen olarak Dünya Çocuk Klasik romanlarını Türkçeye kazandırdı.

Yıllar içerisinde ileri görüşlülüğü, mizahi yapısı ve cesareti ile edebiyat dünyamızda sevilen bir kişi oldu.

Bizler ne kadar hüzünlensek de Nihal Hanım’ın sağlığı bozulmaya başladı. Fiziksel sorunların yanı sıra algılama yavaşladı. Buna rağmen kızı onu her gün evin önündeki cafeye götürüyor. Sonra da birkaç kişiye ‘ofisteyiz’ diye mesaj atıyor. Hangimiz müsaitse cafeye gidiyoruz. Biraz sohbet, birer çay veya tost… Belki de son kırıntıları topluyoruz. Paylaşmak her şekilde güzel.

***

 Çoook sene önce Burgaz Ada’da bir ev. Kalabalık bir arkadaş grubu bir ağızdan sohbet ederek ‘bolbolcu’ ev sahibinin ikramlarını tadıyoruz. Camdan püfür püfür esen bir rüzgâr içeriyi serinletiyor. Birden upuzun bacaklı, incecik bir kız kanepenin kenarına oturdu. Belki on-on iki yaşındaydı. İnci gibi dişleriyle herkese hoş geldiniz dedi, biraz sonra da gitti.

O upuzun bacaklı küçük Netsi geçtiğimiz pazar Stefan Gürman’la evlendi. İkisine de çok güzel bir gelecek diler, sevgili Ester ve Albert Yannier’e çocuklarının mutlu günlerini paylaşmalarını temenni ederim.