Emrinizdeyiz Big Data

Sevgilinizden ayrılmayı düşünüyor musunuz? ‘Cosmopolitanvari’ dergilerdeki ‘Sevgilinizle ayrılık çanları mı çalıyor?’ testine başvurup “İlişkiniz aşağıdakilerden hangisine benziyor?” sorusunu yanıtlarsanız yardımı olur mu dersiniz? A) Angelina Jolie - Brad Pitt B)Serdar Ortaç - Chloe Loughnan C) Romeo – Juilet. Hay aksi “Hiçbiri” şıkkı da yok. Hadi bakalım. Merak etmeyin sevgilinizden ne zaman ayrılacağınızı Facebook biliyor, hem de sizden aylar önce.

Selin SEVİNDİREN Köşe Yazısı
19 Nisan 2017 Çarşamba

 

Sevgilinizden ayrılmayı düşünüyor musunuz? ‘Cosmopolitanvari’ dergilerdeki ‘Sevgilinizle ayrılık çanları mı çalıyor?’ testine başvurup “İlişkiniz aşağıdakilerden hangisine benziyor?” sorusunu yanıtlarsanız yardımı olur mu dersiniz? A) Angelina Jolie - Brad Pitt B)Serdar Ortaç - Chloe Loughnan C) Romeo – Juilet. Hay aksi “Hiçbiri” şıkkı da yok. Hadi bakalım. Merak etmeyin sevgilinizden ne zaman ayrılacağınızı Facebook biliyor, hem de sizden aylar önce

Gerçi bu hafta sevgili meselelerinden çok seçimlerin sıcak başlık olduğunu düşünerek oradan örnekleyelim. Facebook seçim sonuçlarını anket firmalarından daha doğru biliyor demeyeceğim, o zaten cepte. Asıl önemlisi internetteki bilgiyle kararsız seçmene nasıl yaklaşacağını bilmek ve onun bir karar almasını sağlamak. Kulağa Orwell’in Büyük Birader’i gelmiş olabilir ama Cambridge Analytica firması ABD seçimlerinde -işe Rusya karışmış mıdır bilinmez ama- anket firmalarını işte böyle gülünç duruma sokmuştu. Sosyal medyadan toplanan veriyi analiz ederek önce seçmeni sınıflandırdılar sonra da seçmenle birebir ilişkiye girerek özel propaganda yaptılar. Firma gururla 220 milyon erişkin Amerikalıyı ‘profil’lediklerini belirtiyor.

Standford Üniversitesi Örgütsel Davranış bölümünden Y.Doç. Michal Kosinski geliştirdiği algoritmayla Facebook’ta yalnızca 68 ‘like’ınıza bakarak, cinsel tercihinizi, politik duruşunuzu, dininizi, zekânızı minimum yüzde 80 doğrulukla bulabiliyor. 300 ‘like’ınız ile sizi eşinizden daha iyi tanıyor. Daha fazla ‘like’la sizi sizden bile daha iyi tanıyor. İnsanların interneti kullanırken devasa miktarda dijital ayak izi bıraktıklarının altını çizen Kosinsky’e göre elimizden düşürmediğimiz akıllı telefonumuzla bilinçli ya da bilinçsiz olarak sürekli kişilik anketleri dolduruyoruz.

Mahremiyetten vazgeçme pahasına insanlar veri akışının bir parçası olmak istiyor. İnsan deneyimlerini, hislerini paylaşmadıkça kendini eksik hissediyor; bazıları için bu hayatın anlamı. Senelerdir günlük tutan anneanneme sesleniyorum: Yükleyip paylaşmadan yaşayamayanlara göre sen yaşamadın anneanne!

Sonuç olarak kredi kartımızla alışveriş yapıyoruz, market tam olarak hangi ürünü, hangi markayı kullandığımızı biliyor, kredi kartı şirketiyle paylaşıyor, o şirket isterse bunu diğer market zincirlerine satıyor. Öte yandan cep telefonumuz nerelerde dolaştığımızı kaydediyor üstelik geçmişimizi de silmiyor. Cumaları kayınvalidenize gidenlerdenseniz telefonunuz her gün evinize olan trafik süresini belirtirken, cumaları da bal gibi doğru kayınvalidenin evine yönlendiriyor sizi. Konum bilgilerimiz reklam, emlak, sigorta vb sektörlerinde çok değerli olduğundan milyarlarca dolar gelir elde ediliyor. Paylaşımlarımız, fotoğraflarda kimin olduğuna kadar işaretlememiz, skype üzerinden konuşmalarımız, gezindiğimiz web sayfaları, izlediğimiz videolar… Siz okumaktan ben yazmaktan yorulmadan şunu da ekleyeyim, yalnızca biz değil, akıllı televizyonlarımız gibi internete bağlı nesneler de bu dijital trafiğin içinde yer alıyor. Yakında on-off düğmesi veya sensörü olan her cihaz (Nesnelerin Interneti) çevrimiçi olacak. Trump’ın danışmanı, Obama’nın Trump’ı mikrodalga fırınından dinlediğini söylediğinde haklı olarak dalga geçilmişti ama bir sonraki seçimde gayet tutarlı bir söylem olabilir. 2020’de 50 milyar nesne internete bağlı olacak.

Sürücüsüz otomobiller, Google’ın sokakları ve sürücüleri takip ederek topladığı milyonlarca veri olmasaydı yeni gerçekliğimiz olabilir miydi? Ya CERN’den veya NASA’dan saniyede gigabytelarca akan bilimsel veriden bahsetsem. Kısaca internete bağlıyken yapılan her hareket ve paylaşılan her bilgi ‘Big Data-Büyük Veri’ dediğimiz veri yığınını yaratıyor.

Geleneksel veri ile ‘Büyük Veri’ arasındaki farkı şöyle de açıklayabiliriz: Bir dükkândan alışveriş yaptınız. Satılan ürün, satış noktası, fiyatı, zamanı ve ödeme şekli, toplamda beş veri toplandı. Aynı alışverişi e-ticaret sitesinden yaptığınızda, daha önce zaman geçirdiğiniz siteler, tıklanan diğer ürünler, geçirilen süre, sürekli müşteri olup olmadığınız, profiliniz ve daha yüzlerce data toplanıyor; ama asıl önemlisi bu veri yararlı hale getiriliyor.

Yalnızca bir dakika içinde 900 bin Facebook girişi, 16 milyon kısa mesaj, 450 bin tweet, 156 milyon e-posta, 4,1 milyon YouTube izleme, 3,5 milyon Google arama ve 750 bin dolar online harcama gerçekleşiyor. Bugün internette toplam bilgi 20 zetabayt civarında; Türkçe söylersek bir harf oluşması için 1 bayt gerekiyorsa bu 20 kere 1021 (trilyon kere milyar) bayttır. Bu köşenin severlerinin alıştığı dilde söylersek, gözlemlenebilir evrendeki tüm yıldızların sayısına yakın. Aynı benzetmeden devam edecek olursam, gözlemlenemeyen evrendeki yıldız sayısını bilmediğim gibi, gözlemleyemediğim yani ‘derin ağ’ denen internette parola izniyle girilen sayfalardaki veriyi de bilmiyorum. Tüm online bilgilerimizi depoladığımız sanal makine bulut da buna dahil. Büyük Verinin büyüklüğünü bilmiyoruz.

Baş edilmesi mümkün olmayan bu veri seline kapılmış gidiyoruz. Algoritmalar ise aralıksız olarak analiz yapıyor, bu anlamsız veri yığınını anlamlı hale getiriyor.

Peki, bu algoritmalar nasıl çalışıyor? Algoritmaların arkasında büyük bir ekip çalışması var, fakat kimse büyük resmin tamamına hâkim değil. Dahası kendi hatalarından öğrenen yapay zekâ sayesinde algoritmanın analiz yeteneğinin nasıl çalıştığı insanların kontrolünden çıkmış durumda. Algoritmaların doğru çalışması için gerekli kodların yazılması aslında kolay iş. Zor olan bu algoritmalara yeterince deneme-yanılma yapmaları için çok miktarda gerekli datayı sokmaktı. Büyük Veri’yi tüm dünya, hep beraber bedavaya ve sürekli şekilde sağladığımıza göre devrim de gerçekleşti. Bunun öncüleri de Facebook ve Google’dır. Dünyanın en büyük güçleri.

Büyük Veri açlık, hastalık, fakirlik, iklim değişiklikleri gibi sosyal sorunlara çare olabileceği gibi kötü ellere düştüğü takdirde büyük tehlikelere de yol açabilecek iki tarafı keskin kılıç. Fakat bu yola girdik bir defa, artık kimsenin çevrimdışı olmasını beklemeyin. Bu kadar büyük veri içinde neyi eleyeceğini bilen ve geri kalanını kullanan yapay zekânın yolu ise açık.