Hayata sahip çıkmak…

Joelle PİNTO Köşe Yazısı
18 Ocak 2017 Çarşamba

Bu hafta beyaz İstanbul’umuz hakkında yazacaktım. Geçtiğimiz hafta kar ile temizlenen, doğaya yakın yaşayanlara huzur veren, yokuşlarda, temizlenmeyen, yemeğe tuz katma kıvamında tuzlanan sokaklarda dışarı çıkmaya çekinenlerin içini sıkan, aynı İstanbul hakkında… Zoraki kar tatiline girince kendini dinleme şansına kavuşanlar, zoraki kar tatiline girince içi sıkılanlar, zoraki kar tatiline girince kendini dinlerken suçluluk hissine kapılanlar hakkında yazacaktım. Aynı kar, aynı beyaz, farklı yaşamlar hakkında… Tek bir konu hakkında yazmamayı kafama koymuştum. O da bizi üzen, korkutan, sindiren terör idi.

***

Kendi kendime söz vermiştim; terörün “t” sine bile değinmeyecektim bu hafta. Üniversitede öğrenciyken bir profesörüm, “Sevginin karşıtı nefret değildir, sevginin karşıtı korkudur” demişti. Aklımda yer etmiş olmalı ki, son zamanlarda yirmi sene önce duyduğum bu lafı düşündüm. İnsanların sevdiği güzel şehirlerinden korkmaya başlamasının, kendilerini evine kapatmasının ne kadar yanlış olduğunu, metroya binmeye, alışveriş yapmaya, sinemaya, tiyatroya gitmeye devam etmeleri gerektiğini düşündüm.  Kendimizi eve kapatmak, sevdiğimiz şehirden korktuğumuzun göstergesiydi aslında. Terör, amacına hızla ulaşıyor, insanlar önce alışveriş merkezlerinden, imkânı olanlar toplu taşıma araçlarından, kalabalık yerlere gitmeye çekinenler onlara mutluluk veren kültürel aktivitelerden, tiyatrodan, sinemadan, konserlerden uzaklaşıyordu. Hatta ülkemizin gözde sporu futbol maçlarına bile gitmeye çekinir oldu insanlar. Şehrimizle olan sevgi korku ilişkimiz, hem psikolojimizi, hem de ekonomimizi hızla bozmaya devam ediyor. 

Kendimizi eve kapatmanın ne kadar yanlış olduğunu düşünürken, “Hayatına sahip çık” adlı bir sivil toplum hareketinin başladığını duydum. “Hayatına sahip çık” Türk halkının hayat standartlarını, değerlerini, kültürünü ve alışkanlıklarını hedef alan terör olaylarına karşı bir sivil toplum hareketi. Tüm Restoranlar Lokantalar ve Tedarikçiler Derneği (TÜRES), Birleşmiş Markalar Derneği (BMD), Kategori Mağazacılar Derneği (KMD) ve Turizm Restoran Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği (TURYİD) öncülüğünde başlatılan bu hareket, bizi evimize kapanmamaya, hayatımıza sahip çıkmaya teşvik ediyor.  Benim çok hoşuma gitti. Alışverişe, yemeğe, arkadaşlarımızla buluşmaya, maça, tiyatroya, parka gidelim.  Metroya, trene, vapura binelim. Yüzünüzde gülümsemeyle hatırladığımız anlarda neredeydiniz? Bir futbol maçında mı? Arkadaşlarınızla mangalda mı? Elinizde torbalarla alışverişte mi? Deniz kenarında yürüyüşte mi? Oraya geri dönelim, tekrar gülümseyelim. Hayatımıza sahip çıkalım. Şehrimizle olan korku sevgi ilişkimizi, saf sevgiye dönüştürelim. 

***

Kar yağışıyla birlikte, etrafımdaki arkadaşların hepsi birer meteoroloji uzmanı kesildi. Anladığım kadarıyla kar, güzel görünümüyle olduğu kadar dondurucu soğuğu ile geri gelecek. Kar yağdığında lütfen sokak hayvanlarını unutmayın. Elinizden geliyorsa onları bir iki günlüğüne evinizde veya apartman girişinizde misafir edin. Bağlı olduğunuz belediyelerden onlar için köpek kedi evleri rica edin. Bunlar elinizden gelmezse bile, apartmanınızın önüne koyacağınız bir kap yemek ve bir kap su onların yaşama tutunabilmeleri için çok önemli. Kar, güzel olduğu kadar soğuk…

 

 

 

**************************