Sinema gerçek bir âşığını yitirdi:Mithat Alam

Erdoğan MİTRANİ Sanat
30 Kasım 2016 Çarşamba

28 Kasım’da aramızdan ayrılan, sevgili arkadaşım Mithat’ı son kez Filmekimi sırasında görmüştüm. Ciddi sağlık sorunları olduğunu biliyordum. Hiç iyi görünmüyordu ama çıktığı filmden söz etmeye başladığımızda gözleri yine de ışıl ışıl parlıyordu.

Sinemayı çok iyi bilen, çok seven, sevdiren, heyecanını hiç yitirmeyen gerçek bir sinefildi Mithat. Sevecen, düşünceli, nazik, sohbetine doyum olmayan, yeri hiçbir zaman doldurulamayacak olağanüstü bir arkadaş, gerçek bir İstanbul beyefendisiydi.

Türk sinemasına hizmetlerini ayrıntılı olarak saymaya kalksam gazetenin tamamı yetmez.

Başta tabii ki, lisesine kısa pantolon giyerek girdiği, yüksek öğreniminin sonuna kadar kaldığı, sinema bölümü bulunmayan Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde, “Sinemaya ilgi duyan öğrencilere kendilerini geliştirebilecekleri bir ortam yaratmak ve fikir aşamasından üretim aşamasına kadar sinemanın farklı alanlarında öğrencilerin yürütecekleri çalışmalara destek olmak” amacıyla Aralık 1999’da, Mithat’ın özel bağışı ile kurulmuş olan Mithat Alam Film Merkezi var.

Türkiye’nin sayılı film arşivlerinden birini barındıran Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi’nin film gösterimlerinin, söyleşilerinin, panellerinin yanında, sinemayla ilgili çok önemli çalışmalar yapılmakta. Türk sinemasına emek vermiş kişilerle sözlü tarih çalışması yaparak, kayıt altına almaya çalışan Türk Sineması Görsel Hafıza Projesi, kısa filmcilerin filmlerini ve kendilerini duyurmaları için 2005 yılından beri her yıl Türkiye’de çekilen yüzlerce kısa film arasından jüri kararıyla seçilen 10 kısa filmi DVD olarak okullara yarışmalara ve festivallere ulaştıran Hisar Kısa Film Seçkisi, Merkez’de yıl boyunca gerçekleştirilen tüm panel ve söyleşileri içeren Sinema Söyleşileri Yıllığı ve sinema gündemini takip etmenin yanı sıra, sinema tarihi üzerine önemli bir başvuru kaynağı olan, Türkiye’nin en saygın aylık sinema dergisi Altyazı ilk aklıma gelenler.

2008’de her zamanki heyecanı ve çocuksu gülümsemesiyle, artık yaşlanmaya başladığını,  merkezin kendisinden sonraki sürekliliğini sağlamak için bir vakıf kurduğunu, diğer öncelikli hedefi sinema alanında lisansüstü eğitim almak isteyen öğrencilere burs vermek olduğu için vakfın adını Mithat Alam Eğitim Vakfı koyduğunu söylediğinde çocuklarının geleceğini güvenceye almış bir baba gibi mutlu ve gururluydu.

Asıl büyük aşkı sinema olan Mithat hiç evlenmemişti ama, sayısız çocuğu vardı: Öğrencileri, merkezin ve vakfın çalışanları, merkezin yayınlarının yazarları ve de, en ünlüleri dahil,  filmlerine yetişmelerine büyük katkıda bulunduğu, sinemacı kuşakları.

30 Kasım’da ona son yolculuğunda eşlik ederken, Bebek Camiinde Mithat’ın bütün çocuklarını bulacağımı ve acımız büyük de olsa, iyiliğini güzelliğini bir kez daha anımsayarak ona buruk da olsa koca bir gülümsemeyle veda edeceğimizi biliyorum,

Nurlar içinde uyu sevgili kardeşim. Mekânın cennet olsun.