Derbi havası

Yakir MİZRAHİ Köşe Yazısı
21 Eylül 2016 Çarşamba

EURO 2016, Rio Olimpiyat Oyunları ve milli takıma çağrılmayan önemli oyuncular derken, gündem; tilkinin dönüp dolaşacağı kürkçü dükkanı misali yeniden Süper Lig oldu. Evet, hafta sonunda nur topu gibi bir derbimiz var. O zaman; Vodafone Arena'nın ilk kez ev sahipliği yapacağı bir derbi öncesi hem Beşiktaş'ı hem de Galatasaray'ı kantara koyalım...

Ev sahibi Beşiktaş, zenginleşen kadrosu ve seyirci avantajıyla birlikte derbinin favorisi konumunda. Hem takım içinde hem de camiada yakalanan hava nedeniyle, bazıları Beşiktaş'ı şimdiden şampiyon ilan etti bile. Ne var ki kazın ayağı hiç öyle değil, geçmişte yaşanan birçok örnek şunu bize hatırlatacaktır ki; devre arasına bile önemli puan farkıyla giren takımlar, daha sonra yaptıkları puan kayıplarıyla zirveyi ve daha sonra da şampiyonluğu kaybedebiliyor. Peki, Beşiktaş neden derbinin favorisi? Teknik açıdan değerlendirildiğinde Beşiktaş, skora direkt etki edebilecek çok daha fazla sayıda oyuncuya sahip. Savunmadan başlayacak olursak, Türkiye'nin en iyi iki bek oyuncusu Beşiktaş forması giyiyor. Hem Gökhan Gönül hem de Caner, hâlihazırda kariyerlerinin zirve dönemlerinde olmasalar bile, sonucu her an değiştirebilecek ve kilidi açabilecek yetenekte yıldızlar. Bunun yanı sıra, bir diğer yeni transfer Gökhan İnler de takıma çok çabuk uyum sağladı. Gökhan'ın Akhisar Belediyespor maçında yaptığı asist, görev aldığı bölgede forma giyen birçok futbolcudan neden ayrıştığını sergiler nitelikteydi. Talisca ise, Sosa'nın ayrılmasının ardından karalar bağlayan Beşiktaş taraftarına nefes aldırdı. Orta saha oyuncusu olarak transfer edilse bile, ikinci forvet tadında lezzetli bitiricilik özelliklerine sahip. Geçen sezonu 14-15 oyuncu etrafında geçirmiş Şenol Güneş'in elinde daha iyi yoğurabileceği 18-19 kişilik bir kadro oluşmuş durumda. Sadece on birde oynayanlar değil, kenarda oturmaları halinde Cenk Tosun, Tolgay Arslan, Olcay Şahan, Adriano, Kerim Frei ve Ömer Şişmanoğlu, maçın gidişatına direkt etki edebilecek isimler. Üstelik geniş kadro, geride kalan beş resmi karşılaşmada belirli süreler alarak maç temposunu yakalamış vaziyette...

Konuk Galatasaray'da da olumlu bir hava var. Geçtiğimiz sezon ligde yaşanan hüsran her ne kadar Fenerbahçe'yi yenerek kupa zaferiyle bastırılmış olsa da, yaşlı kadro ve eskiyen yüzler Galatasaray'ın en önemli sorunlarından biriydi. Ne var ki, yaz döneminde dersine iyi çalışan Sarı-Kırmızılı yönetim, kadroyu önemli isimlerle takviye etti. Drogba kadar olmasa da taraftarı Burak Yılmaz'dan daha çok heyecanlandıran bir forvet transferi yapıldı, Eren Derdiyok kadroya katıldı. Bununla birlikte, Felipe Melo'nun ayrılmasının ardından doğan boşluk; hem Tolga Ciğerci hem de Nigel de Jong gibi iki dirençli orta saha elemanıyla dolduruldu. Bruma ve Cavanda'nın takıma entegre olmalarıyla hem kanat hem de savunma beki pozisyonlarında rekabet çoğaldı. Hâlihazırda takımın en önemli iki yıldızı Sneijder ile Muslera'nın da sezona formda başlangıç yapmaları, Galatasaray'ı derbiye yenilgisiz ve moralli taşınmasını sağladı. Ancak Galatasaray'da kilidi çözebilecek oyuncu sayısı Beşiktaş'taki kadar bol değil. Bununla birlikte kulübeye bakıp, sahaya sürebileceğiniz ve sizi oyunun kaderine etki edebileceğine inandıracak sayısı Galatasaray'a oranla Beşiktaş'ta daha fazla...

Sonuç olarak Vodafone Arena hafta sonunda, mevsimlerden güz olmasına rağmen bahar havası yaşayan iki ekibin karşılaşmasına sahne olacak. Sonuç ne çıkarsa çıksın, ligin kaderine etkisi minimum seviyede olacak derbinin havası; hakem tartışmalarından ve kısır çekişmelerden uzak, futbol içerikli olsun. Gerisi bize yeter...