Yaza merhaba

COVID-19 salgının birinci dalgası sona ererken dünyadaki kapanmalar yavaş yavaş son buluyor. Yaklaşık üç aylık global kapanmanın ardından gelen günler son derece hareketli ve bir o kadar da belirsizlik taşıyor.

Alber NASİ Köşe Yazısı
3 Haziran 2020 Çarşamba

İkinci bir dalga olup olmayacağı ise meçhul. Gerçi ikinci bir dalga olsa bile insanları kilit altında tutmak eskisi gibi kolay olmayacak. 

Birinci dalganın tozu dumanı ortadan kalkarken pandeminin gerisinde bıraktığı ekonomik çöküntü ve bu çöküntünün sebep olacağı sistematik ve siyasi krizler ortaya çıkacak.

ABD en fazla can kaybı ve en büyük işgücü kaybıyla bu pandeminin en büyük kaybedeni olurken ABD Başkanı Donald Trump sistematik hataları görmezden gelerek suçlayacak kurum ve ülkeleri bulmuş gibi görünüyor. Gerçi Trump suçlamakta haklı olmakla beraber ABD sisteminin bu kadar kırılgan olmasından da oluşan krizde katkısı büyük. 

Trump pandeminin başından beri suçladığı Dünya Sağlık Örgütüyle ilişkilerini keserken, hastalığı geç haber vererek yayılmasına sebep olan Çin’le de ilişkileri iyice geriyor. 

Çin hâlihazırda hem ABD’nin hem de hemen hemen tüm Batı dünyasının hedefindeyken bütün bunların üstüne Hong Kong’un özerk statüsünü ortadan kaldıracak bir statü sözleşmesini devreye sokuyor. Yani kısaca Çin tam anlamıyla Hong Kong’a el koyuyor. 

Çin’den edindiği özerkliğin yanı sıra ABD’nin Hong Kong’a tanıdığı özel statü sayesinde gerçek bir finansal merkez konumundaydı. Ancak Çin’in attığı adımın ardından Trump, Hong Kong’un ABD nezdindeki özel statüsünü de kaldırdı. Bu gelişmelerin ardından Hong Kong’un finans merkezi olarak kalıp kalmayacağı merak konusu. 

Bu arada Hong Kong ile ilgili sorun bugün doruk noktaya varmış olsa bile Hong Kong’un statüsü ile ilgili sorun ve Çin’in değişiklik istekleri son üç - dört senedir devam ediyor. Bugün varılan nokta ise sadece bir sonuç. 

Bu arada finansal ve ekonomik problemlerin yanı sıra Güney Çin Denizinde jeopolitik gerilimlerin de tırmanması kaçınılmaz. Güney Çin denizinde Çin, yapay adalar inşa ederek kıta sahanlığını arttırmaya çalışıyor. Gerek ABD gerekse bölgedeki diğer ülkeler bu duruma karşı çıkıyor. 

Pandemi ve ekonominin yanı sıra ABD Başkanı Trump, siyahi George Floyd’un beyaz bir polis memuru tarafından öldürülmesiyle ülke içinde patlak veren kargaşayla da uğraşıyor. 

Çin ile ABD arasındaki gerginlik 20. yüzyılda ABD ile Sovyetler Birliği arasında yaşanan soğuk savaş tipi bir dönemi tekrar getirebilir. Ancak şu aşamada hangi ülkelerin kimi destekleyeceği belli değil. Bu arada birçok çok uluslu şirketin Çin’de üretim yaptığı ve dünyaya Çin’den dağıtım yaptığı bilinen bir gerçek. ABD, merkezi ABD’de bulunan, Çin’de üretim yapan şirketleri de engelleyecek mi? Bu seferki soğuk savaşta her iki ülkenin de yanında yer almayan ülkeler olacak. Rusya’nın her iki tarafa da meyilli olduğu söylenemez. Bu arada yeni oluşan blokların sürtüşmesinde en büyük avantajı da kazanan ülkelerden biri Türkiye olabilir.  

Önümüzdeki günler pandeminin daha az konuşulduğu, Çin ile ABD arasındaki önce ticari bir sonraki aşamada ise siyasi bir savaşın konuşulduğu bir dönemden geçeceğiz. ABD’deki ırkçılık karşıtı eylemler ABD dışındaki ülkelerde de karşılık bulabilir. 

Bu yaz yapılacak en güzel şey fırsat varsa tatile gitmek olabilir. Sonbaharla beraber bizi nelerin beklediğini kestirmek oldukça güç.

 

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün