Her şey çok güzel oluyor mu?

Geçmişin söylemleri ile geleceği yaratmak mümkün müdür? 23 Haziran seçimlerinde ikinci kez büyük ümitlerle Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Sayın İmamoğlu’ndan oy verenlerin beklentisi bir belediye başkanından çok daha fazlası ve hali ile her sözü ve hareketi toplumun tüm kesimlerinin dikkatini çekiyor.

Mois GABAY Köşe Yazısı 1 yorum
19 Şubat 2020 Çarşamba

Geçtiğimiz cumartesi akşamı İstanbul Büyükşehir Belediyesinin ‘İstanbul Meydanlarına Kavuşuyor’ projesi kapsamında Taksim Meydanına kurdurduğu ‘Kavuşma Durağı’ sergi alanından uzun zamandır Taksim’den duymaya hasret kaldığımız müzikler yükselmekteydi. Gitar, akordeon ve flüt üçlüsü ile ruhlarını dinlendiren İstanbullular bir taraftan da geçmişten günümüze meydandan kesitler aktaran sergiyi ziyaret etmekteydi. Sergideki az sayıda karenin Gezi Parkı Olaylarından da söz edebilmesi yüzleşme adına cesur bir hareket olarak dikkatimi çekti. Öte yandan, pazartesi günü Kültür Bakanlığına bağlı İstanbul 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun gönderdiği dilekçe ile platformun izinsiz olduğu ve kaldırılması yönünde kararını medyadan okuduk. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin ‘Kültür İstanbul Buluşmaları kapsamında edebiyatımızın önemli isimlerinden Semih Gümüş gibi değerli kalemleri programlarına davet etmesi, toplu taşıma saatlerinde yapılan kolaylıklar, toplumun her kesimine eşit hizmet anlayışı herkesi memnun ediyor gibi gözükse de son günlerde yakın çevremden “Her şey çok güzel oluyor mu?” sorusunu daha sık duyar oldum. 

Görülen odur ki, maalesef Sayın Ekrem İmamoğlu etrafındaki kimi partililerin “Her şeyin çok güzel olacağına dair inançları” azalmış olacak ki, geçtiğimiz hafta gerçekleşen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis toplantısında İyi Parti Grup Başkan Vekili Sayın İbrahim Özkan, belediye icraatlarından bahsetmek yerine çareyi Yahudi üzerinden sözde prim çıkarmakta bulmuştu! Belediyenin projelerinin görüşülmesi, tartışılması gereken bir toplantıda söz nasıl olur da meşhur ‘Yahudi cesaret madalyasına’ gelir ve de bu yersiz konuşma salonda alkış tufanına sebep olur, anlayabilmek mümkün değildi. İnanç üzerinden siyaset yapma anlayışını birçok konuşmasında eleştiren ve şu ana kadar attığı adımlar ile farklı inançlara yaklaşımlarını gösteren Sayın İmamoğlu’nun canlı yayınlanan belediye meclisinde bu tarz ayrımcı, dini siyaset alet eden söylemlere yer vermeyeceğini ümit ederken, talihsiz açıklamalarından dolayı da Sayın Özkan’dan bir Türk Yahudi’si olarak özür bekliyorum.

Peki, sizce geçmişin söylemleri ile geleceği yaratmak mümkün müdür? 23 Haziran seçimlerinde ikinci kez büyük ümitlerle Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Sayın İmamoğlu’ndan oy verenlerin beklentisi bir belediye başkanından çok daha fazlası ve hali ile her sözü ve hareketi toplumun tüm kesimlerinin dikkatini çekiyor. Nitekim Amerikan Başkanı Trump’ın çok tartışmalı ‘Yüzyılın anlaşması’ önerisi ile gerilen İsrail-Filistin ekseninde, geçtiğimiz hafta Saadet Partisi tarafından düzenlenen Kudüs mitingine Sayın Kılıçdaroğlu ile Sayın İmamoğlu’nun da katılımları basında yer buldu. Cumhuriyet Halk Partisinden Sayın Kılıçdaroğlu’nun nezdinde ‘Modern Haçlı Zihniyeti’ gibi uluslararası diplomasi dilinden uzak sözler yerine samimi ve çözüme katkıda bulunabilecek bir yaklaşım hem ‘dindar kesimden oy almaya yönelik’ olarak gözükmez hem de Sayın İmamoğlu’ndan beklenen vizyonu yansıtabilirdi. Sunulan plana her anlamda karşı olunsa da, içindeki bazı pozitif unsurları dahi reddederek barış masasına oturamamanın Filistin halkını nasıl sömürdüğünü görebilmek fark yaratan bir bakış açısı olabilirdi.

Toplu ulaşıma, özellikle de ada vapur ücretlerine yapılan yüzde 50 zam, Adalar’dan atların durumlarının iyileştirilmesi yerine faytonun kaldırılarak ruhsuz akülü faytonlara geçilme kararı birçok İstanbulluyu üzse de Belediye’nin son aylardaki atılımlarının uzun vadede olumlu etkilerini heyecanla bekliyorum. Geçtiğimiz gün tanıtımı yapılan ve 19. yüzyılın finans merkezi Galata’ya atıfta bulunan Yatırım Ajansı ve yine geçtiğimiz aylarda kurulan Turizm Platformu umarım kısa sürede meyvelerini verir. Ülkemiz yararına olacak her girişimde parti ayırt etmeden tüm siyasilerin beraber hareket etmesi de İstanbullu olarak dileğimdir. Birlik, beraberliğin sadece seçim afişlerinde kalmadığı, Her şeyin  herkes için güzel olacağı günler dileğiyle!

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün