Boşluk üstüne

Avram VENTURA Köşe Yazısı
4 Eylül 2019 Çarşamba

Boşluk sözcüğü genellikle bir olumsuzluğu çağrıştırır. İçine düşebileceğimiz bir yer, bir durum ya da bir duygu! Kopukluk, eksiklik, yetersizlik, yoksunluk, tüm sosyal bağlardan uzak kalmak gibi…

Zaman zaman bu tür bir duygunun etkisiyle bunu yaşıyoruz. Kimi gün tanımı güç bu boşluğu göğsümüzde duyumsuyor, gözlerimiz kararıyor, görünmez bir baskı altında eziliyor, soluk almakta zorlanıyoruz. Mutsuz oluyoruz, o süre içinde yaşam sanki bizim için anlamını yitiriyor. Çoğu kez bir yanılsama diye de nitelendirebileceğimiz bu boşlukları aslında biz yaratıyor, besliyoruz; korkularımızla, kuşkularımızla…

Geçenlerde benzer bir duygunun etkisi altındaydım. Uzun yıllardır yaşantımı dolduran, çok şeyi paylaştığımız bir dostun ölüm haberini almıştım. O an duyduğum eksikliği, içimde oluşan o boşluğu sözcüklerle anlatmam olanaksız. Sözler tükenmiş, bir türkü ansızın susmuş gibi… Tüm olumsuzluğuna karşın, yaşam inadına sürüyor! Her zaman olduğu gibi, bir anda içimizde duyumsadığımız bir boşluğu, çok farklı bir gelişme, ortaya çıkan bir olay ya da bir duygu ansızın doldurabiliyor.

İçimizde oluşan, zaman zaman bizi farklı şekillerde etkileyen bu duyguyu hepimiz biliyoruz, yaşıyoruz… Ya dışımızdaki boşluk?

Konunun biraz da düşünsel boyutuna değinecek olursak…

Doğu felsefesi boşluğu, her biçimin özü ve her tür yaşamın kaynağı olarak betimler. Öyle ki, Hinduizmin kutsal kitabı Upanişad’ta şu sözleri okuyabiliriz: “Brahman yaşamdır. Brahman mutluluktur. Brahman boşluktur… Mutluluk aslında boşluğun ta kendisidir. Boşluk da mutluluk demektir aslında.”

Budistler, sonsuz gerçekliğe “Sunyata” yani “boşluk” adını veriyorlar.

Kuan-tzu, “Göğün Tao’su boşluk ve biçimsizlikten ibarettir.” der. Lao Tzu da Tao’yu sonsuza kadar boş olan ve bu nedenle de nesnelerin ölümsüzlüğünü koruyan çukur bir vadiye ya da kâseye benzetir.

Lao Tzu, Tao Te Ching kitabında şöyle diyor:

“Bir tekerlek yapmak için otuz çubuk alırız: / Ama arabanın dayanağı ortadaki boşluktadır. / Bir çamur topağından çanak yaparız: / Ama çanağa iş gördüren ortasındaki boşluktur. / Oda için kapılar, pencereler yaparız: / Ama odayı yaşanır yapan boş yerlerdir. / Böylece varoluş işe yarıyorsa, / Onu işe yaratan boş oluşudur.”

Sanıyorum her boşlukta bir olumsuzluk aramamak gerekiyor!

Farklı geleneklerden, inançlardan, düşüncelerden beslendikçe kavramlara yüklediğimiz anlamlar her zaman değişebiliyor. Kendi payıma, yaşantımızda açacağımız bu yeni pencerelerin, bakış açımızı genişleteceğini, hayata yeni anlamlar katmamıza olanak sağlayacağını düşünüyorum.

Belki de bu yüzden, yaşamın bir gerçeği olarak ele alabileceğimiz içimizdeki boşluğa da farklı bir görüşle yaklaşabiliriz.

Hepsinden önemlisi…

Boşluk dolduran olduğu kadar, yokluğumuzda boşluk duygusu yaratan insanlardan biri olabilsek!

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün