İnsanını seçmek…

Joelle PİNTO Köşe Yazısı
22 Mayıs 2019 Çarşamba

Bazı yazılar vardır kendi kendini yazar; konu günceldir, hisler kuvvetlidir, parmaklar klavyeye değer ve konu akar. Bazen ise insan bazı kelimeleri kağıda dökmeye çok zorlanır. O kelimeleri yazılı olarak görmek, zaten çok acı bir olan olayı mühürler. Bu yazıyı yazmadan 12 gün önce çok sevdiğim köpeğim Coco’yu kaybettim. İki ay öncesine kadar çok sağlıklı ve aktif olan köpeğim nisan başında ortaya çıkan kanser hastalığına yenik düşüp, 11 yaşında benden ve tüm sevenlerinden ayrıldı. Kırma bir labrador olan Coco’nun büyük boyuyla orantılı büyük kalbi, insanların da kalbinde yer etmiş olacak ki vefatından sonra tanımadığım komşulardan bile telefon mesajları aldım. Yaşadığım sitede benden daha çok tanındığına eminim. 

↔↔↔

Coco’yu nasıl sahiplendiğim sorulduğunda, satın almadığımı, arkadaşımın köpeğinin çocuğu olduğunu ve onun beni seçtiğini hep anlatırım. Tüm hayvanların yeni doğmuş çocukları çok güzeldir; timsah veya kaplan gibi korkutucu olanların bile… Ancak köpek yavruları bambaşkadır; güzellikleri, şirinlikleri, yaramazlıkları ile sizi kendilerine mıknatıs gibi çekerler.  Arkadaşımın köpeğinin dokuz yavrusunu görmeye gittiğimde, içlerinden bir tanesi kardeşlerini aşıp bana tutundu. Kolumu, yanımı ve sonrasında da 11 sene beni hiç bırakmadı. Ben köpeğimi değil, köpeğim insanını seçti. İnsanın insanı seçerken bile güzellik, zenginlik, eğitim, kariyer, aile terbiyesi, ailenin kendisi gibi sayısız kriterle filtrelerden geçirdiği bir dünyada, Coco insanını içgüdüsel olarak seçti. Beni insanı olarak seçtiği için, ben de onu sahiplenmeyi seçtim.  Umuyorum ki ona mutlu ve güzel bir hayat verebilmişimdir. Bana onu hediye eden arkadaşıma ve son günlerinde en zor anlarımda yanımda olan kardeşime çok teşekkür ederim. 

↔↔↔

Amerikalılar evcil hayvanları vefat ettiğinde gökkuşağı köprüsüne gitti derler. Yazarı anonim olan Rainbow Bridge (Gökkuşağı Köprüsü) şiirine göre, bu köprü dünya ile cenneti bağlar.  Vefat eden hayvanlar yeşilliklerle dolu çayırlarda, vadilerde koşup oynarlar. Ağrısı olan köpeklerin ağrıları geçer, yaşlılar gençleşir, bir yeri eksik olanlar tekrar tam olur. Her zaman yemekleri ve suları vardır ve doyasıya koşup oynarlar. İçlerinden biri bir gün tepeye bakar, çok sevdiği sahibinin (ben insanı kelimesini tercih ederim) geldiğini anlar ve ona doğru koşar ve kavuşur. Gökkuşağı köprüsünde bir daha ayrılmak üzere buluşurlar ve beraber geçerler. Bu dini bir inanış değildir, kutsal kitaplarda yazmaz. Bilimsel de değil. Tahminimce çok sevdiği evcil hayvanını kaybetmiş acılı bir insanının eseridir. Zaten bugüne kadar gidip geri dönmüş ve öbür tarafı anlatmış bir insan tanımadığımdan, gökkuşağı köprüsünün doğruluğunu bilemem.  Anonim bir şiir bile olsa, köpeğimi bir daha görebilmenin ihtimali bile beni mutlu ediyor. Bir insanın evcil hayvanını kaybetmesi çok derin bir acı, bunu ancak evcil hayvanını kaybetmiş bir insan anlayabilir. O yüzden teselli amaçlı bile olsa, iyi niyetle de yapılsa lütfen köpeğini veya kedisini kaybeden birine “yeni bir köpek al” demeyin çünkü o, kırılan bir cep telefonu değil.  Çok sevgi vermiş ve çok sevilmiş bir can. Huzur içinde uyusun. Tekrar Gökkuşağı Köprüsünde buluşana kadar…

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün