Kooperatifçiyim

Dr. Elif ULUĞ Köşe Yazısı
17 Nisan 2019 Çarşamba

25 yıl boyunca sağlık memurluğu yaptıktan sonra Tunceli’nin Ovacık ilçesinde 2014 yılında TKP’den belediye başkanı seçilen Fatih Mehmet Maçoğlu, 31 Mart tarihinde yapılan yerel seçimlerde Tunceli Belediye Başkanlığını kazandı. Maçoğlu sanki ben ve benim gibi düşünenlerin iç sesi gibi, adeta ‘hayallerimizi gerçekleştiriyor, olmazı olduruyor’. O tam bir ‘kooperatifçi ve başarısını da kendi ilçesinde geliştirdiği modele bağlıyor. Kooperatifçilik, Türk toplumunda imece, lonca, ahilik gibi isimlerle yüzyıllardır bulunan yardımlaşma ve işbirliğini esas alan, birlikte çalışmayı ve ortaklaşa iş yapmayı ifade eden bir kavram olmakla beraber Cumhuriyet’in ilanıyla bir devlet politikası haline getirilerek yürütülmüştür.

Kooperatifçilik hareketi, Türkiye’de Mithat Paşa tarafından kurulmuş olan Memleket Sandıkları ile başlamıştı. Bir çözüm bulunmaya çalışılıyordu. Çünkü ‘çiftçi’ kurumsallaşmamış bir kredi mekanizmasının çarkları arasında, tefecilerin ağır faizleri altında eziliyordu. Bilmeliyiz ki Türkiye’nin kooperatifçilik tarihi tüm dünya ile eşit bir düzlemde 1860’larda başlamıştı, örneğin Almanya’da Raiffeisen tarafından 1864 yılında İkraz Sandıkları Birliği kurulmuştu. Ancak, Raiffeisen daha uzun vadeli kredi vermeyi ve giriş aidatı almayı öngörürken, Mithat Paşa devlete ait arazilerin imece usulü ile işlenerek sermaye oluşturulmasını ve kısa vadeli borç verilmesini savunmuştu. Mithat Paşa, Niş ve Silistre ile Vidin’in birleşmesiyle oluşan Tuna vilayetinde valiyken, köylünün kurumsal bir zirai kredi sistemine kavuşmasındaki zorunluluğu gördü. Tuna vilayetinin ‘Pirot’ kasabasında 1863 (1280) yılında ilk teşkilatı kurdu;1867 yılında da resmilik kazandırdı ve  ‘Memleket Sandığı’ adı verildi.

Ovacık ilçesinin Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu’nun öncülüğünde kurulan kooperatifinde köylülerin ürettiği organik ürünlerin, ABD ve İngiltere’ye ihracına başlandı. Kooperatif yüzlerce üreticinin geçim kaynağı olurken, belediye ise elde ettiği gelirle öğrencilere burs sağlıyor. Tunceli Ovacık’ta kurulan kooperatifte köylülerin ürettiği organik nohut, kuru fasulye ve bala yurt dışından da talep gelmeye başladı. Tunceli’den Türkiye’deki birçok kente de gönderilen ürünlerin ilk parti ihracatı İngiltere ve ABD’ye yapıldı. Ovacık Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, 7 tonluk ihracat yaptıklarını söyledi. Tunceli’de uygulanacak üretim modelini şöyle anlatıyor:

“Üreticinin örgütlendiği bir modeli örmemiz lazım. Biz aradaki tefeciyi tüccarı kaldırıyoruz.

Kooperatifleşme olunca üreticiyi teşvik de ediyoruz. Tohum parası, mazot parası teşviki yapıyoruz. Sadece üretim değil, tüketim kooperatifi de kuruyoruz. Yani kendi satış ağımızı da kendimiz sağlıyoruz. Bunların sayısı artacak. İnsanlara sağlıklı gıda sunmuş oluyoruz. Her insanın sağlıklı gıdaya ulaşma hakkını da savunuyoruz.”

Tabiidir ki 2019’un dünyasında ilçesinin istihdam sorununu çözümlemek için hazine arazilerini halkın kullanımına açan idealist Maçoğlu gerçekten aslında ciddi bir tarihsel birikimin sözcüsü adeta. Ve sanki Mithat Paşa’nın 21. yüzyıldaki ruh ikizi. Mithat Paşa da köylerdeki imece geleneğinden yola çıkarak, devlete ait boş arazilerde, hafta tatillerinde, imece yoluyla, çiftçilerce tarım yapılarak ürün yetiştirilmesini ve yetiştirilen ürünün kasaba pazarında, belirlenen heyet tarafından satışından elde edilecek paralarla bir sandık kurulabileceğini ve bu paranın köylüye üretim kredisi olarak verilerek köylünün tefecilerin elinden kurtulabileceğini düşünmüştür.

Maçoğlu’nun, tabiidir ki kendi siyasal görüşü içerisinde yaptığı çalışmalar ilçesine mutluluk, kazanç ve bereket getirdiği için seçilmiştir o da işin ayrı bir boyutudur.

Atatürk, Cumhuriyet’in ilanından sonra hızla yaygınlaştırılmaya çalışılan bir ideal olmasına çalışılan kooperatifçiliğin her yerde sevildiğini satış ve kredi için yararlanıldığı gibi diğer konularda da yararlanılması gerektiğini sözlerinde belirtiyordu. Ekonomik konulara ağırlık verilmesi ile ilgili olarak yapımı olduğu şu öneri de oldukça anlamlıdır: “Ticarete sâlim bir cereyan vermek için başka unsura istinat etmek zaruretindeyiz. Bu da ancak alım-satım kooperatifleri ile olabilir. Memleketi kooperatif şebekesinin ihata etmesi şayan-ı arzudur. Bu kooperatifler vücut buldukça dağınık bırakılmamalı, teşkilat altına alınmalıdır.”(Ökçün, 1981, ss. 172-174.) Atatürk’ün idealize ettiği ve kendisi de kurduğu Tarım Kredi Kooperatifi’nin 1 numaralı üyesi olduğu kooperatifçilikte Türkiye bugün hâlâ ilerlemeye çalışmakta. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de 2013 itibariyle 32 türde 80 bine yakın kooperatif, 571 birlik bulunmakta olup sekiz milyona yakın kayıtlı ortak bulunmaktadır. Ancak rakamlar yeterli değildir. Ve mesela Türkiye’de 2013 verilerine göre sekiz milyona yakın kooperatif üyesi bulunurken (tarım ve tarım dışı toplamı), Summermatter’a (2012) göre İsviçre’de nüfusun yaklaşık yarısını oluşturan dört milyon kişinin ülkedeki iki kooperatiften birine üye. Türkiye’de istenilen başarı yakalanamamakla beraber amaç hasıl olmuştur ve Ovacık örneği tüm gerçekliği, mütevaziliği ve başarısıyla karşımızdadır.

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün