Büyük Yahudi Burnu Miti: Gerçek değil ama neden Yahudiler ve antisemitler sahipleniyor?

Üzülerek belirtmek isterim ki Yahudi tiplemesinde sıkça kullanılan büyük, kanca Yahudi burnu diye bir şey aslında yok.

Riva HAYİM Köşe Yazısı 1 yorum
6 Mart 2019 Çarşamba

(Tablet mag: Sharrona Pearl’in yazısının çevirisidir)

Üzülerek belirtmek isterim ki Yahudi tiplemesinde sıkça kullanılan büyük, kanca Yahudi burnu diye bir şey aslında yok. Evet, Yahudiler var ve tıpkı her insan gibi Yahudilerin de burunları var. Burunlarımız var da bu burunlarımızın boyutları, genel nüfusun burunlarına kıyasla dikkate değer ölçüde farklı değil. Kötü, pis Yahudi karikatürlerinde görülen o büyük (genellikle çengel, grotesk, itici, karikatürize edilmiş) Yahudi burunlarımız bir efsaneden ibaret.

Bunu, kendi toplumumu sevmediğim veya Yahudi toplumunun önemli bir kültürel ya da etnik özelliğine mesafe koymak için söylemiyorum. İşim burun uzmanlığı değil. Büyük burunlara karşı da negatif bir görüşüm yok. Fizyonomi tarihini araştırmış biri olarak, yüz özellikleri ile karakter özellikleri arasındaki hayali bağlantıyı ve bu hayali bağlantıya göre insanlar hakkındaki önyargılarımızın nasıl şekillendiğini bilerek söylüyorum: Bendeniz bir yüz, beden tarihçisi ve teorisyeniyim ve yüzlerimizin ne anlama geldiği ve ne anlama gelmediği hakkında izin verirseniz çok şey biliyor ve çok şeye kafa yoruyorum.

Çekici olsun ya da olmasın, büyük burun Yahudilere özgü bir özellik değil. Oysa topluluk olarak, bu “Yahudiler büyük burunlu toplumdur” etiketini içselleştirdik. Büyük burun mevzusunu fiziksel özelliklerimizin belirleyicisi olduğunu zannedip, kültürel kimliğimize dâhil ettik. Hâlbuki büyük, kanca Yahudi burnu diye bir şey yok.

Yahudilerin burnu büyük mü?” diye ciddiye alınıp, gerçekten ölçülmüş. 1911 yılında, antropolog Maurice Fishberg, New York’ta 4.000 Yahudi burnunu kalibreyle(!) ölçmüş ve genel nüfusla orantılandığında büyüklük veya büyüklük sıklığında önemli bir fark bulamamış. Fishberg’in bu çalışması günümüzde yaygınlaşmamışsa da, burunlar hakkındaki güncel araştırmalar mevcut. Araştırmalar, burunlarımızın şeklini ve kancalığını etkileyenin genler olduğunu göstermesine rağmen, bu genlerin büyük ölçüde coğrafi özelliklerden etkilendiğini ve genlerin dinden etkilenmediğini kanıtlamakta. Londra Üniversitesi Akademisi görevlisi Dr. Kaustubh Adhikari ve ekibi, burun şeklinin evrimsel bir adaptasyon olduğunu ispatlamıştır: Avrupalıların, soğuk ve kuru iklimiyle başa çıkabilmek için daha dar burunları, Afrikalıların nemli ve sıcak bir iklime adaptasyon için ise daha geniş burunları vardır. Başka bir deyişle: Farklı bölgelerden gelen Yahudiler tarihsel olarak farklı tür, boyut ve şekilli burunlara sahiptir. Tıpkı herkes gibi!

Fakat ilginçtir ki konu Yahudilere gelince burunların büyüklüğü değil, mitlerin büyüklüğü devreye giriyor. Çoğu Yahudi de büyük burun mitini gururla kabul etmiş durumda. Yani olmayan büyük burunlarımızla ilginç bir şekilde gurur duyuyoruz. Büyük burunları benimsemek birçoğumuz için, 12. yüzyıldan kalma antisemit imgelerle, Shakespeare’in Shylock’uyla, Dickens’in Fagin’iyle, Nazi propagandalarıyla karikatürize ve manipüle edilmiş uydurma tiplemeden intikam almanın bir yolu.

Tarihçi Sara Lipton’ın, Yahudi Karşıtı İkonografinin Ortaçağ Kökenleri çalışmasında anlattığı gibi, 12. yüzyıla kadar büyük burunlu Yahudi tiplemesine dair görsel bir kanıtı yoktur. 12. yüzyıldan sonra ise Yahudilerin herkes gibi bir görünüme sahip olmasından rahatsız olanlar, Yahudileri etiketlemek için büyük burun hatta o dönem çok giymedikleri fötr şapkalarla fişlemeye başladılar. Böylelikle belirgin şekilde büyük ve kancalı Yahudi burnu, Yahudileri çirkin, grotesk ve tanınabilir olarak fişlenmenin bir yolu olarak kullanılmaya başladı.

Bu uyduruk klişenin amacı kötü bir Yahudi görünümü yaratmaktı.

Çirkin Yahudi burnu klişesi, birkaç yüzyıl boyunca, portrelerde, fizyonomi literatüründe ve tıbbi yazılarda yer aldı. Portre tekniğinde sanatçılar, Yahudi burnundaki kancayı nasıl çizecekleri hakkında özel olarak eğitildiler. Antik Yunan’da kalos kagathos fikri savunulur yani: “Ahlaki olarak en iyisi, dış görünüş olarak en güzelidir, ahlaki olarak en kötüsü, dış görünüşü en deforme olanıdır.” Bu standartlara göre, çirkin burunlu Yahudiler çirkin karakterli insanları işaret etmekteydi.

Antisemitlere karşı gururla büyük burun mitini sahiplenmek güzel bir duruş. “Büyük burunların küçük karakterler vardır” mesajlarına karşı gelmek de öyle!

Ama bu duruşu sergilerken bizim olmayan kötü niyetli negatif bir anlatıyı da sahiplenmekteyiz. Bu özelliği sahiplenerek kimin Yahudi görünüp, kimin Yahudi görünmediğinin uydurma ve ırkçı bir mitin üzerinden kabul ediyoruz. Aşkenaz, Avrupalı olmayan, büyük kancalı burunu olmayanlar Yahudi değildir. Bu ırkçı yalanı sahiplenerek siyahi Yahudiler, Mizrahiler ve Sefarad Yahudilerini, sırf burunları büyük değil diye dış görünüşleri yüzünden farkında olmadan dışlıyoruz.

Elbette Yahudilerin yaşadıkları coğrafyanın özelliklerini taşıdığı bazı özellikleri mevcut ama bu geniş bir Yahudi toplumuna orantılandığında çok ufak bir yüzdeye işaret etmekte.

Yahudilerin ortak dış görünüşleri olduğunu kabul ettiğimizde, Yahudilerin özel bir tür burunları olduğunu kabul ettiğimizde, durmalı ve düşünmeliyiz: O zaman bu özellikleri taşımayan kimleri Yahudi olarak kabul etmiyoruz?

*The Myth of the Jewish Nose “It’s not really a thing. So why have the stereotypes persisted for centuries, among Jews and anti-Semites alike?” By Sharrona Pearl, Tabletmag ‘dan çevrlmiştir.

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün