Wimbledon zamanı

Son birkaç haftadır insanları güzel ve güneşli bir havayla selamlayan Londra´da, yemyeşil çimler ve gelenekleri ile Wimbledon için herkes ve her şey hazır. Şehir bile kendini turnuvaya hazırlamış durumda.

Meyzi ADONİ Spor
2 Temmuz 2025 Çarşamba

Tenis izlemeyi seven, tenis kültürünü hayatının bir parçası haline getirmiş herkes için Grand Slamleri canlı olarak yerinde izlemek çok özel bir şey. İki sene önce Wimbledon’da, sabah saat 04.00’te bilet için sıraya girerek bu deneyimi yaşamıştım. Centre Court’a giremesem de hep televizyondan izlediğim, çimini ve atmosferini çok merak ettiğim Wimbledon’da olmak benim için çok değerli bir deneyimdi. Geçtiğimiz ay ise, belki de son 15 senedir hayalini kurduğum bir şey gerçekleşti. Roland Garros’a gidip, Philippe Chatrier’de iki gün üst üste maç izleme şansına eriştim. Sinner, Djokovic ve Gauff gibi isimleri izleyip, dünyanın her yerinden maçları izlemek için gelen tenis sevdalıları ile aynı ortamda olmak harika bir andı. Hiç unutmayacağım ve seneye tekrarını yaşamak istediğim bir iki gün geçirdim.

Alcazar-Sinner finalini senelerce izleyeceğiz

Sadece birinci tur maçları için orada olduğum için uzun bir süre unutamayacağım Alcaraz-Sinner finalini televizyondan izledim. Wimbledon zamanına giriş yapmış olsak bile, benim aklım hala o finalde. 2012’deki altı saate yaklaşan Nadal-Djokovic finalini de yerinden kalkmadan izlemiş biri olarak, tam 13 sene sonra yine 5,5 saatlik inanılmaz bir mücadeleyi nefesimi tutarak izlemek bana tenisin eşsizliğini ve güzelliğini tekrar hatırlattı. Kupayı Sinner’in kaldıracağını düşündüğümüz, maçın bitmesinin yakın olduğuna inandığımız anlardan sonra Alcaraz’ın harika geri dönüşü ve ardından heyecandan koltuk tepelerine çıktığımız bir beşinci set ile beraber, Carlitos üst üste ikinci Roland Garros şampiyonluğunu yaşamış oldu. Uzun süre unutamayacağımız bir final olsa da, Alcaraz ve Sinner mücadelesini seneler boyunca izleyeceğimizi bilmek insana bir heyecan veriyor. 

Şimdi sıra Wimbledon’da! Alışılmışın aksine son birkaç haftadır bizi güzel ve güneşli bir havayla selamlayan Londra’da, yemyeşil çimler ve gelenekleri ile Wimbledon için herkes ve her şey hazır. Şehir bile kendini turnuvaya hazırlamış durumda. Üçüncü Wimbledon şampiyonluğunu arayan Alcaraz’ın nasıl bir turnuva geçireceği ve Sinner ve Djokovic’in turnuva içerisindeki performansları merakla bekleniyor. Roland Garros üzerine Queens’i kazanan bir Alcaraz görmüş olsak da, Sinner ve Djokovic’in de şampiyonluğa yürüyebilecek önemli adaylar olduğunu düşünen ve bu şampiyonlukları isteyen büyük bir kitle var.

Kadınların favoris

Kadınlar ana tablosuna baktığımız zaman, daha önce Wimbledon’da en iyi derecesi yarı final olan Sabalenka en büyük favoriler arasında. Roland Garros’da inanılmaz bir performans gösterip kupayı alan Coco Gauff’un ise Roland Garros-Wimbledon dublesi yapıp yapamayacağı merak konusu. Konu çim kort olunca 2022 şampiyonu Rybakina’da en büyük favoriler arasında. Son üç yılda kadınlarda daha sürpriz isimlerin şampiyon olduğunu gördüğümüz Wimbledon’da bu sene favorilerden birinin mi kupayı kaldırdığını göreceğiz yoksa yine sürpriz bir final mi olacak hepimiz göreceğiz. 

Londra’da yaşamanın en güzel kısımlarından biri bu harika tenis kültürünün içinde yer almak. Şehrin yaşadığı Wimbledon heyecanının bir parçası olmak, kuradan çıkıp bilet alma hakkı kazanamayanlar ile beraber sabah erken saatlerde (gece 02.00-03.00 suları da olabilir) sıraya girip bilet almaya çalışmak, şehrin içinde büyük ekranlarda maç izlemek… Hepsi rüya gibi. Fakat gelecek iki haftamın planı bu. Bakalım bu senenin şampiyonları kimler olacak, hangi sürprizleri izleyeceğiz ve ben bu sene Centre Court’ta maç izlemeyi başaracak mıyım? O zaman Wimbledon başlasın! Keyifli seyirler…

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün