Sinemada ilk İsrail - İran işbirliği

İsrailli Guy Nattiv´in senaryosunu İranlı Erham Erfani ile yazdığı, Zar Amir Ebrahimi ile yönettiği ´Tatami´, İsrailli ve İranlı sanatçıları bir araya getiren ilk film. Film, İsrailli rakibiyle karşılaşma ihtimali karşısında, İranlı judocunun yarışmadan çekilmesi için baskı gören sporcuyu ve antrenörünü izliyor.

Viktor APALAÇİ Sanat
1 Mayıs 2024 Çarşamba

43. İstanbul Film Festivali’nde izlediğim 40’a yakın film içinde alkışlandığına tanık olduğum tek film ‘Tatami’ oldu. Nişantaşı City’s’in tıklım tıklım dolu salonunda, yürekleri ısıtan müthiş final bölümünden sonra, jenerik yazıları akarken izleyiciler filmi uzun uzun alkışladı. Film Dünya Judo Şampiyonası sırasında hayatlarını değiştirecek kararlarla karşı karşıya kalan İranlı bir kadın judocuyu ve koçunu merkezine alıyor. ‘Tatami’ İsrailli yönetmen Guy Nattiv’in Fransa’da sürgün hayatı yaşayan İranlı Elham Erfani ile birlikte senaryosunu yazdığı, 2008’de Paris’e kaçan İranlı Zar Amir Ebrahimi ile birlikte yönettiği bir film. Filmin başrol oyuncusu Arienne Mandi, İran - Şili kökenli bir aktris. Bu dörtlüyü bir araya getiren film, mükemmel yazılmış zekice senaryosu, duygusal tansiyonu iyi ayarlanmış mizanseni, uyumlu ve başarılı oyuncu kadrosu, kusursuz teknik kadrosuyla, sürgünde yaşayan ve ülkelerinden çıkamayan İranlı sanatçıların yaşadıkları kâbusun sebebini ders niteliğinde gözler önüne seriyor.

 

Dinamik bir dövüş filmi

İran hükümetinin İsraillilerle her türlü teması suç saydığı ve kadınlara yönelik devlet şiddetinin arttığı bir dönemde kotarılan siyasi gerilim ‘Tatami’ filmi, günümüzde İran’ı yöneten rejime ışık tutmayı amaçlayan bir işbirliğinin ürünü. Sporun birçok dalında uluslararası yarışmalarda, İran’ın takımının İsrailli sporcularla bir araya gelmelerini engellemek için, sporcularını yarışmalardan çektikleri biliniyor. Tatami’ Tiflis’teki Dünya Şampiyonasında, ülkesi yetkilileri tarafından İsrailli rakibiyle karşılaşma ihtimali karşısında, çekilmesi için baskı gören bir judocuyla antrenörünü izliyor. Bir gün boyunca, Gürcistan’ın başkentinde geçen filmde, heyecan, gerilim, aksiyon ve huzursuzluk giderek artıyor.

Ünlü haftalık (sinema ağırlıklı) eğlence dergisi Variety tarafından ‘siyasi spor gerilim filmi’ olarak nitelendirilen ‘Tatami’ dünya prömiyerini geçen yıl Venedik’te yaptı. Bu festivalde, insan haklarına saygı, vicdan özgürlüğü, fırsat eşitliği ilkesi değerlerini vurgulayan filmlere verilen Brian Adward Ödülü’nü kazandı. Bir İsrailli, iki İranlı sanatçının, bir kadın judocuyu konu alan sürükleyici spor dramasında bir araya gelmesinin önemi umut verici bir işbirliğinin ötesinde. İranlı kadınların ülkelerinin otoriter rejimi tarafından zulme, şantaja ve muhtemelen kaçırılmaya maruz kaldıkları bir gerilim filmi olan Tatami’ yakıcı bir politik öykü anlatıyor.

Filmin yaratıcılarına gelince… 1973 Tel Aviv doğumlu Guy Nattiv, ‘Skin’ ile 2019’da En İyi Kısa Film Oscar Ödülü’nü kazandı. Aynı film Berlin Film Festivali’nde En İyi Kısa Film Kristal Ayı Ödülü’nün sahibi oldu. İlk uzun metrajlı filmi, romantik drama ‘Strangers’ 2007’de Sundance Film Festivali’nde Jüri Büyük Ödülü’nü kazandı. 2010’da Ronit Elkabetz’in oynadığı drama Mabul’dan sonra, aynı yıl yaptığı ‘The Flood’ Berlin’den Özel Mansiyon Kristal Ayı Ödülü ile döndü. Nattiv, Helen Mirren’in başrolünü oynadığı ‘Golda’da (2023) Golda Meir’in hayatını anlattı. Nattiv’in, Zar Amir Ebrahimi ile yönettiği altıncı uzun metrajlı filmi ‘Tatami’, İsrailli ve İranlı iki yönetmenin yaptıkları ilk film oldu. Nattiv 2015’ten beri Kaliforniya’da yaşıyor.

1981 Tahran doğumlu İranlı-Fransız oyuncu Zar Amir Ebrahimi, Ali Abassi’nin Kutsal Örümcek / Holy Spider’ filmiyle 2022 Cannes Film Festivali’nin En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü kucakladı. Bu 20. uzun metrajlı filminde, bir seri katili yakalamak için fahişe rolüne giren gazeteci Arezoo Rahimi’yi canlandırdı. Ebrahimi 2008’de İranlı usta Abbas Kiarostami’nin Şirin / Shirin’ adlı filminde oynadı. BBC’de yapımcı ve sunuculuk yapan Ebrahimi, Fransızca, İngilizce, Almanca dâhil yedi dil biliyor. İki İranlı kadın sanatçının ölümünün ardından İranlı kadınların önderlik ettiği protestoyu destekledi ve sosyal medyada insanların İran halkına nasıl yardım edeceği hakkında haberler paylaştı. Kendisiyle ilgili bir kaset skandalı sonrası hapse girme tehlikesiyle 2008’de Paris’e kaçtı. 2017’de Fransız vatandaşı oldu. Ebrahimi Tatami’nin kurgu aşamasında gittiği İsrail’de kendisini iyi hissettiğini anlatmıştı.

Oyuncu, senaryo yazarı, yönetmen Elham Erfani 2006 yılından beri Paris’te yaşıyor. Senaryo yazılımına katıldığı ‘Tatami’de antrenör yardımcısı olarak küçük bir rolde yer alıyor. Bu işbirliği hakkındaki duyguları şöyle: “İran’da baskı yaşamış ve sorunları derinlemesine anlamış bir İranlı kadın olarak, kadınların karşılaştıkları zorlukları gün yüzüne çıkarmak istedim. Birçoğumuzun özgürlük ve barış arayışı içinde evlerimizi ve sevdiklerimizi terk etmek zorunda bırakıldık. Bu film bizlere birlik ve direnişin gücünü hatırlatıyor. Ezilen İranlı sporcuların sesi olma ve hikâyelerini bu film aracılığıyla dünyaya aktarma fırsatına sahip olduğum için minnettarım.”

 

Siyasi spor gerilim filmi

Judo Dünya Şampiyonasına giden İranlı kadın judocu Leila Hosseini (Arienne Mandi) ile koçu Meryem (Zar Amir Ebrahimi) İran’ın ilk altın madalyasını eve getirmeye kararlıdır. Leila rakiplerini devirirken, Meryem sporcusunun İran Cumhuriyeti’nde vatan haini olarak damgalanmaması için sakat numarası yapıp çekilmesini emreden bir ültimatom alır. Zira favorilerden İsrailli Shani Lavi’nin (Lir Katz) Leila’nın finalde rakibi olma şansı yüksektir. Kendisinin, kocası Nader (Ash Goldeh), babası Amar (Mehdi Bajestami) ve oğlunun özgürlüğü tehlikede olan Leila, zor bir seçimle karşı karşıyadır: gönlünde yatan altın madalyaya ulaşmak için dövüşmeye devam etmek veya rejime boyun eğmek. Kadın merkezli bir bakış açısı taşıyan filmde, Leila rakiplerini alt ederken ailesini de sevince boğuyor. Çünkü kendisi sevgi dolu bir anne ve bir eştir. Film geriye dönüşlerle Leila’nın ülkesinde ailesiyle geçirdiği mutlu günlerden kareler sunuyor.

İran’ın siyasi ajanları, turnuvada görevlendirdikleri konsolosluk çalışanları Leila’ya şantaja varan tehditlerle sürekli rahatsız eder. Baskılara boyun eğemeyen Meryem sporcusunu çekilmeye ikna edemeyince, koçluğunu yapmayı sürdürmeyeceğini söyler. Rejim Leila’nın İran’daki akrabalarının üzerindeki baskıları artırır; babası Amar kolay pes eder, kocası Nader alacağı tüm kararlarla kendisini destekleyeceğini ilan eder. Başına geleceklerini bildiği için yanına oğlunu alarak arabasıyla İran hududuna doğru yola çıkar. Leila’nın aldığı karar, kadınların erkeklere karşı, sporcunun devlet görevlilerine karşı, özgürlüğün baskıya karşı olduğu bir isyan bayrağına dönüşür. Eski bir judocu olan Meryem’in Seul’deki şampiyonada benzer bir teklifle karşılaştığında, boyun eğdiğini ve sakatlık bahanesiyle yarışmadan çekildiğini öğreniriz. Rejim bu itaatinin karşılığında, kendisini ömür boyu baş antrenör olarak tayin etmişti.

Kendisine yollanan bir videoda babasının işkenceye tabi tutulduğunu gören Leila, kafasını bulunduğu tuvaletin aynasına şiddetle çarpar. Kanayan alnını, benzer bir kaderi Batı’ya kaçarken yaşayan babacan Rumen doktor tedavi eder. Leila güçlü Gürcü rakibinin zorlamasıyla nefessiz kaldığında baş örtüsünü çıkarıp dövüşmeye devam eder. Filmin gerçekçi senaryosu, sporcu öykülerinin mutlu sonla bitmesinin şart olmadığını göstererek, Leila’nın bu karşılaşmada yenildiğini gösterir. Aynı akıbeti İsrailli rakibi Shani Lavi de yaşar ve elenir. Kaderin garip bir cilvesi olarak, İranlı ve İsrailli sporcuların finalde karşı karşıya kalmayacaklarını, Leila’ya ve ailesine boşuna eziyet edildiğini öğreniriz.

Senaryo, 2019’daki Dünya Judo Şampiyonasında İranlı kadın judocu Saeid Mollaei’nin İsrailli rakibiyle karşılaşmamak için sakatlık bahanesiyle yarışmadan çekilmesinden ilham alıyor. İsrailli Sagi Muko’nun şampiyonluğuyla neticelenen turnuvada Judo Federasyonu İran’ın dünya çapındaki turnuvalara katılmasını yasaklamış; daha sonra men cezası dört yıla indirilmişti. Film Gürcistan’da büyük bir gizlilik içinde çekildi. Film ekibi şüphe çekmemek için çeşitli otellerde kaldı. Dinamik bir dövüş filmi olan ‘Tatami’ adını Judo, Aikido gibi geleneksel Japon sporlarının yapıldığı zemin malzemesinden alıyor.

Dramaya klostrofobik bir hava katmak için siyah-beyaz çektiği filmde Todd Martin, Scorsese’nin ‘Raging Bull’unu akla getiriyor. Yuval Or’un dinamik kurgusu eşliğinde Martin omuz kamerasıyla bizi tatami üzerindeki kapışmalara ve kulislere götürüyor. Nattiv birçok kadın bakış açısı arasında geçiş yaparak aksiyonu ve gerilim atmosferini ayakta tutmayı başarıyor. 1994 Kaliforniya doğumlu TV aktrisi Arienne Mandi Leila rolünde çok başarılı. ‘Kutsal Örümcek’ filminden tanıdığımız Mehdi Bajestani Leila’nın babasını canlandırıyor. Nattiv ile 2012’de evlenen Jaime Ray Newman filmde bir turnuva yetkilisini oynuyor.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün