Seni gidi vurdumduymaz…

Aylin GERON Yaşam
4 Ocak 2023 Çarşamba

Çocuk yetiştirirken hayatın içindeki zıtlıkları fark etmek çok ilginç.

O savunmasız ve hatta aciz bebeğimizi kucağımıza ilk aldığımızda onu her şeyden ve herkesten koruyacağımıza söz vermiş halimize ergenlik yıllarında bir şeyler oluyor.

“Bu gençler var ya… Ne vurdumduymaz ne umursamaz! Vallahi çok rahatlar. Hiçbir şeyi dert etmiyorlar…”

Yine bu vurdumduymaz ve umursamaz gençler “aşırı alıngan ve tepkiseller. Ağzını açıp bir iki şey söyleyemiyorsun. Hemen ses yükseliyor, bir tartışma sürtüşme!”

İşte size zıtlık; bir kişi hem umursamaz hem de alıngan nasıl olabiliyor? Alınıyorsa, tepki veriyorsa umursuyor diyebilir miyiz?

Aklıma Sezen Aksu’nun şarkısı geliyor: Seni gidi vurdumduymaz seni gidi yaramaz… Canın isterse ararsın, istemezse aramaz!

Dedim ya hayatın içinde zıtlıklar var diye. 

Bu paradoks yargılarımız ve etiketlerle ilgili.

Vurdumduymaz ya da umursamaz dediğimizde aslında bir davranıştan bahsediyoruz. Genelleme yapmak tehlikeli.  Sanki kişilik özelliği gibi geliyor kulağa. Çoğu zaman söyleyenin niyeti bile bu değil; davranışı etiketlese sorun olmayacak ama işte vurdumduymaz denince gençler de tetikleniyor…

Önce şu vurdumduymazlığa, umursamazlığa bakalım sonra da ergenlik döneminin en çok eleştirilen hallerine…

Umur ne demek?

Hiç düşündünüz mü? Anlamını tam bilmesek de kolaylıkla birini “umursamaz” diye nitelendirebiliyoruz.

Türkçede işler, ilgi alanları anlamına geliyor; etimolojik olarak Arapça ‘amr / emir’den üretilmiş. Emirin çoğulu umur. Umursamak, umursanmak, umurunda olmak, umursamaz gibi türetilmiş halleri mevcut.

Umurunda olmayınca ilgi alanına girmediği anlamını çıkartıyoruz.

İlgi alanına girmemesi kabul edilebilir ama gel gör ki umurunda değil deyince suçlama var. Çoğunlukla ebeveynin ya da yetişkinin beklediği davranışları sergilemiyor demek daha doğru bence. Beklentiler ah şu beklentiler… Karşılanması zor; karşılanmayınca da gerginlik, stres.

Önemsemesi gerekiyor da sanki takmıyor.

Ergenlerin sergilediği birçok davranış evrimsel olarak gelişimlerini destekliyor ve belki şaşırtacak sizi ama vurdumduymaz halleri de bu sürecin bir parçası. Ebeveyni takmayacak, taleplerini önemsemeyecek, kendi bildiğini okuyacak ki o koruma alanından, konfordan çıksın ve kendini bulsun. Bu yol biraz risk içeriyor. Takılıp düşmesine kabul vermek zor ebeveynler için. Ne de olsa bizler o yollardan geçtik ve yetişkin dünyasına hazır olmak için nelerin önceliklendirilmesi hakkında fikirlerimiz var.

Bir de tabii ciddiye alınmak istiyoruz.

İşte çatışma buralarda başlıyor.

Dahası yaşıtlarının fikirleri ve tutumlarına bizimkilerden daha çok önem veriyorlar. Karşılaştırılmak istemiyorlar ve fakat yaşıtlarının yaptıklarını yapmak istiyorlar. Kendi kabilelerini kurabilmeleri için yetişkinler değil yaşıtları önemli. Geleceklerini ebeveynleri ile değil yaşıtları ile kurgulamaları gerek. Sosyal bireyler olarak oralarda alınacak kabul, aidiyet çok önemli. Bir de haz meselesi var. Ergenlik yılları haz odaklı yıllar. Hazzı erteleyebilenler daha disiplinli ve daha başarılı oluyorlar ama her alanda bu istikrarı beklemek gerçekçi değil. Risk büyüdükçe haz büyüyor. Beni ödülle cezalandırmayın bu yaşlarda işe yaramıyor; ödül kavramı daha geniş bir çerçeveye oturuyor. Çok kontrolcü bir ebeveynseniz burada “risk” algınıza güncelleme getirmenizi önerebilirim.  Hayatını tehlikeye atabilecek işlere kalkışmaması için gizli saklı ufak tefek bir şeyler çevirmesine göz yumun. Her şeyi bilip, takip edince hayatındaki heyecanı ve dolayısıyla adrenalini almış olursunuz ve ergenlik yılları adrenaline aç yıllardır.

Sadece adrenalin demeyelim. Hormonlar hareketleniyor.  Beğenilmek, romantik duygular, heyecanlar ve cinsellik radarlarına giriyor. Aşık oluyor, ilk deneyimlerini yaşama yolunda adım atıyorlar.

Hayatın ve hatta evrimsel gelişim sürecinin sunduğu birçok ilk ve yenilikle ‘umursadıkları’ şeyler karışıyor, değişiyor…

Peki…

Neye önem vereceğini nasıl belirler insan?

Aile, arkadaşlar, sağlık, spor, para, özgürlük, özerklik, güç, paylaşım, özen, gelişim, prestij, statü, başarı, keyif, inançlarımız, gibi birçok değer belirliyor önemsediklerimizi.

Değerlerimiz hayatımızı yaşama şeklimiz. Birçok kararı alırken değerlerimiz doğrultusunda tercihler yapıyoruz. Değerlerimizi yaşatamadığımız yerlerde iç huzuru ile var olabilmek çok zor.

Ergenlik yılları da bu değerlerin şekillendiği yıllar. Anne babadan ve geniş aileden aldıkları bir yana kendileri için önemli olanların belirginleşmeye başladığı dönem. Çocuklarımız daha küçükken bizim değerlerimize uyumlanıyor ama her şeyi sorgulayan, ben sen değilim dahası senin gibi olmak zorunda da değilim mottosu ile hareket eden gençler kendi değerlerini ve önceliklerini belirliyorlar.

Bir ergenin öncelikleri neler olabilir?

Eğlence? Arkadaşlar? Özgürlük?

Ya ebeveyninin?

Akademik performans? Başarı? Gelişim?

Orta yolu bulmak gerek… Bunun için de sözcüklerinize dikkat ederek başlayın. Yapılması gerekenler ve beklentiler birbirine karışmasın. Çocuklarınızın başarılarının size bağlı olduğu yanılsamasından kurtarın kendinizi ki vicdanınız rahat bir nefes alsın. Yapılması gerekenler konusunda destek olmanız gerekebilir. Bu onun yerine yapın demek değil ama yavaş yavaş geri çekilin. Organizasyon becerileri öğrenilebilir. Yaşı 13+ olduğunda bir anda yüklenmiyor bu sorumluluklar. Her şeyi onun yerine düşünen, hatırlatan, düzelten, yapan bir ebeveynseniz bu müthiş konfor alanından neden çıksın ki?

İlkel kabilelerde de örnekleri görüldüğü üzere birçok dini ritüelde ergenliğe geçiş törenleri işte bu yüzden kıymetlidir. Çocuk hayatın yeni bir evresine girdiği konusunda bilinçlendirilir ve toplumda yetişkin bir birey olarak kabul edilir.

Bu maalesef günümüzde ezberlenen birkaç dua, parti, dans ve eğlence olarak görülüyor; büyük resimdeki anlamı kaçıyor. Evde hala küçük bir çocukmuş gibi davranan da var tamamen büyüdü artık bizimki deyip her şeyden elini eteğini çekmeye çalışan da. Sorumluluklar kadem kademe el değiştirmeli. Bir sabah uyandığında “yetişkin” olmayacağı, olamayacağı için aynı o aciz günlerindeki kadar sabırla ve şefkatle zor olan emek isteyeni seçmeliyiz bize kolay geleni değil. Bir nevi devir teslim.

Şunu hatırlamakta fayda var:

Yetişkin dünyasında davranışlarının sonucunu yaşarsın!

Görevlerin, seçimlerin, önemsediklerin hep sana döner bir türlü.

İster vurdumduymaz ol ister yaramaz…

İster hassas ol ister umursamaz…

Ya da kontrolcü belki de külyutmaz…

Hayat verir karşılığını…

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün