Başarılı çocuk yetiştirmek

Son yıllarda anne babalar kendine güvenli ve başarılı çocuk yetiştirmek için çok çaba sarf ediyorlar. Bu çaba gerçekten işe yarıyor mu? Yoksa tam tersine çocukları daha sorunlu hale mi getiriyor?

Çocuk-Aile
8 Haziran 2016 Çarşamba

Uzman Psikolog   Şebnem Türkdalı Temizocak



Biz çocukken bütün gün sokakta koşar, oyun oynardık. Hava kararmadan eve gelirdik. Ama sokaklar güvenliydi ve biz daha cesur çocuklardık. Oyuncaklarımızı paylaşmak zorunluluktu kimse itiraz edemezdi. Etsek de annemiz alır oyuncağımızı arkadaşımıza verirdi. Biz böylece paylaşmayı öğrenirdik. Şimdi anne babalar “Çocuğum istemiyorsa hiçbir şeyini vermez” diyorlar.

Biz sokaklarda çamura düşer, çamurlu topla yakartop oynar üstümüzü kirletir, eve gittiğimizde de annemizden azar işitmezdik. Şimdi çocuklar çok şık kıyafetleri olduğu için bu kıyafetleri kirletmeyecekleri oyunlar oynuyorlar. Tablet veya telefon oyunları en çok tercih edilenler…

Her çocuğun elinde bir tablet. 10 çocuk bir araya geliyor ve herkes kendi tabletiyle oynuyor. Çocuklar birbirlerinin duygularını bilmiyor, anlamıyor, umursamıyor. Tabletleri elinden alındığında sudan çıkmış balık gibi ne yapacaklarını bilemiyorlar, konuşacak konu oynayacak oyun bulamıyorlar.

Herkes kurstan kursa koştuğu için zaten boş zamanları da yok. Herkes en az bir müzik aleti çalmak zorunda, bir spor dalında başarılı olmalı ve birkaç dil konuşmalı. Biz çocukken çoğunlukla sadece iyi flüt çalardık. Ama hepimiz çok sosyaldik ve arkadaşlarımızın ne hissettiği bizim için önemliydi. Şimdi en çok karşılaştığımız sorunlar; sosyal iletişim sorunları, empati becerisi gelişmemiş çocuklar, akran istismarı, akran zorbalığı…

Çocukların iletişim becerileri çok zayıf. Başkalarının duygularını anlama becerisi gelişmiyor. Hepsi kendisinin en önemli olduğunu düşünerek büyüyor. Narsistik özellikler çok destekleniyor. Hepsi birer prens ya da prenses olarak yetiştirildiği için, grup ortamlarında sorun yaşıyorlar. Bir sınıfta 15-20 prens ve prensese bir öğretmen düşeceği için okul yıllarında sorunlar daha da çok artıyor.

Çocuklara sürekli yeni oyuncaklar alınıyor. Her çocuğun evinde hiç oynanmamış, hatta kutusu açılmamış oyuncaklar var. Yeni bir oyuncak alındığında sadece kutusunu açana kadar sürüyor heyecan ve mutlulukları.

Çocukların hayatları da çok hızlı olmak zorunda. Tam gün okula giderler, okuldan çıkar, kursa giderler, sonra ödevini yap yat uyu. Oyun oynamaya ve sosyalleşmeye hatta düşünmeye zamanları yok.

Sabırsız çocuklar

Beklemeyi de bilmiyor yeni nesil çocuklar. Annesi kendisine bir kıyafet alacak olsa çocuğun bunu bekleyecek sabrı olmuyor. Babası onu oyuncakçıya götürüp oyalamak zorunda kalıyor. Bizim zamanımızda “Sıkı can iyidir, çabuk çıkmaz” derdi annelerimiz. Böylece bekleyebilmeyi öğrettiler bize. Çünkü hayatta bazen de beklemek gerekiyor.

Olumsuz durumlarla baş etme becerileri de çok zayıf bu çocukların. Balonu patlar, ağlamasın diye hemen yenisi alınır; oyuncağı kırılır, üzülmesin diye hemen yatıştırılır. Dikkati dağıtılır ya da başka bir şey verir eline. Çocuklar kırılan oyuncaklarının arkasından yas tutmayı bile öğrenemez böylece. Oysaki bu çok önemli bir beceridir, ‘yas tutma becerisi’. Çok erken yaşlarda atılır temelleri. İstesek de istemesek de hayatın bir gerçeğidir yas tutmak. Çocukken kırılan oyuncağın yasını tutamayan bir çocuk, büyüdüğünde ayrıldığı sevgilisinin yasını tutmakta çok zorlanacaktır. Daha büyük yaslar ise ciddi travmalar oluşturur. Anne babalar güçlü, kendine güvenli çocuklar yetiştirmek için çocukların her istediğini yaptıkça çocuklar daha da güçsüzleşiyor. Olumsuz durumlarla baş edemeyen bir çocuk büyüdüğünde de olumsuz durumlarla karşılaştığında ne yapacağını bilemeyecektir.

Duygusal aşılar

 Çocuklarımıza küçükken birçok aşı yaptırıyoruz. Onlar için iyi olduğunu bildiğimiz için, ağlamalarına katlanabiliyoruz. Bu aşılar gibi hayati önemi olan duygusal aşılar da var. Bunlar; çocuğun bekleyebilmesi, istemediği bir şey olduğunda üzülebilmesi, istediği oyuncak alınmadığında ağlayıp kendi kendine bu duyguyla baş edebilmeyi öğrenmesi…

Hayatta başarılı olan insanlar, olumsuz durumlarla baş edebilen, paylaşmayı bilen, bekleyebilen, üzülmeyi bilen, istediğini elde edemediğinde perişan olmayıp yoluna devam edebilen, başkalarının duygularını önemseyip anlayabilen insanlardır.

Hayatta her türlü zorlukla baş edebilecek güçte, mutlu çocuklar yetiştirebilmek ümidiyle...