Bu hafta ağımıza takılanlar

• “İspanya’da yaşadım. Orada Medina soyadı çok yaygın olduğundan, soyadımı duyan, süper İspanyolca konuşacağım inancıyla, İspanyol vatandaşı olduğum düşüncesiyle yaklaşıyordu bana; orada da öyle bir ters anlaşılma vardı yani. İspanya’da Valencia’da yaşadım; orada hiçbir ayrımcılıkla karşılaşmadım. Bir Yahudi olarak İspanya’da yaşamak burada yaşamaktan daha kolay, çünkü burada Mavi Marmara gibi sürekli tekrarlanan olaylar karşısında kalmak var. Filistin’e karşı yapılanlara en çok burada tepki gösterildiği için burada sürekli bir stres var, orada bu yok. Bir de burada, din her şeyde en ön planda, orada değil.” AVİ MEDİNA – (RİTA ENDER) – www.agos.com.tr

İzak BARON Diğer
11 Kasım 2015 Çarşamba

Bu Haftanın “Takılanlar”ı

 

  • BAZI YAHUDİ AİLELERİNİN DİN DEĞİŞTİRDİĞİ YA DA FARKLI DİNLERLE EVLİLİK YAPTIĞI DÖNEMDE, AİLENİN TÜMÜNÜN YAHUDİ İNANÇLARINA SIKI SIKI BAĞLI OLUŞU, AİLE İÇİNDE YERLEŞTİRMEYE ÇALIŞTIKLARI “SOYLU YAHUDİ AİLESİ” ORTAK KİMLİĞİ SAYESİNDE OLDU. ZATEN, TÜM YAHUDİLER AİLELERİNİ EL ÜSTÜNDE TUTARLAR

Başarıyla birlikte, Rothschild’ların zenginlikleri daha da arttı. Nathan 1836’da öldüğünde, kişisel serveti Britanya’nın ulusal gelirinin yüzde 0.62’sine ulaşmıştı. 1818-1852 yılları arasında Frankfurt, Londra, Napoli, Paris ve Viyana’daki beş Rothschild şubesinin toplam sermayesi, 1,8 milyon pound’dan 9,5 milyon pound’a yükseldi. 1825’te bile, toplam sermayeleri Baring Brothers ve Banque de France’ın sermaye toplamlarından dokuz kat daha büyüktü. 1899’da 41 milyon pound’a ulaşan sermayeleri en büyük beş Alman bankasının sermaye toplamını geçti.

Şirket giderek, yöneticilerin aile servetlerini yöneten çok uluslu bir varlık yönetim şirketine dönüştü. Kuşaktan kuşağa aile fertlerinin sayısı arttıkça, ailenin birlikteliği şubeler arasında periyodik olarak yenilenen kontratlar ve kuzenler, yeğenler arası evliliklerle sağlandı. Nathan’ın babası Mayer Amschel Rotshschild’ın çocuklarının, 1824-1877 arasında yaptığı yirmi bir evlilikten on beşi akrabalar arasındaydı.

Bazı Yahudi ailelerinin din değiştirdiği ya da farklı dinlerle evlilik yaptığı dönemde, ailenin tümünün Yahudi inançlarına sıkı sıkı bağlı oluşu, aile içinde yerleştirmeye çalıştıkları “Soylu Yahudi Ailesi” ortak kimliği sayesinde oldu. Zaten, tüm Yahudiler ailelerini el üstünde tutarlar.

Yaşlı Mayer Amschel, oğullarına sürekli “Eğer sevebiliyor olmayı başaramıyorsanız, korkulabilir olun” diye nasihat etmişti. Öyle de oldu.

Yaman Törüner

http://www.milliyet.com.tr/tahvil-piyasasi-servete-servet/ekonomi/ydetay/2145481/default.htm

 

  • DURUM GÜNEY AFRİKA’NIN ESKİ HÂLİNE BENZİYOR OLABİLİR AMA ORTALIKTA BİR F.W. DE KLERK VEYA BİR NELSON MANDELA GÖRÜNMÜYOR. YUKARIDA DA BELİRTİLDİĞİ GİBİ BU YENİ GERÇEKLİĞİN EN SAKINCALI BOYUTU İSRAİLLİ ARAPLARIN KENDİLERİNİ GİDEREK BATI ŞERİA’DAKİ FİLİSTİNLİLERLE ÖZDEŞLEŞTİRMESİDİR

Ne var ki Benjamin Netanyahu hükümeti tam tersi bir politika izliyor. Arapları ikinci sınıf vatandaş konumunda tutan ekonomik politikalar uyguluyor, ırkçı yasalar çıkarmaya çalışıyor ve ırkçı söylemler kullanıyor. Bu bağlamda Başbakan’ın 17 Mart seçim gününde yaptığı uyarı bir kırılma noktası oldu. Arapların otobüslerle akın akın seçim sandıklarına taşındığını söyleyen Netanyahu en temel oy verme hakkını kullanan Araplarda derin yaralar açtı.

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin önayak olduğu son barış müzakeresi girişiminde Başbakan Netanyahu İsrail’in ilerisi için nasıl bir sınır istediğini dahi belirtmek istemedi. Bu konuda aslında dürüst davrandı. Zira Netanyahu herhangi bir sınır istemiyor.

Sınırdan yoksun bu toprakların nüfusu bugün iki milletli. Hayfa Üniversitesi’nin tanınmış öğretim üyelerinden Arnon Soffer, “2020’de İsrail” başlığıyla geçtiğimiz şubat ayında verdiği konferansta deniz kıyısıyla Ürdün Nehri arasında yaşayan nüfusun bugün yüzde 52 oranında Yahudi, yüzde 48 oranında Arap olduğunu ancak 2024’te bunun tersine döneceğini ve Yahudilerin yüzde 47,6 oranıyla azınlığa düşeceğini anlattı.

(…) Durum Güney Afrika’nın eski hâline benziyor olabilir ama ortalıkta bir F.W. de Klerk veya bir Nelson Mandela görünmüyor. Yukarıda da belirtildiği gibi bu yeni gerçekliğin en sakıncalı boyutu İsrailli Arapların kendilerini giderek Batı Şeria’daki Filistinlilerle özdeşleştirmesidir. Son terör saldırılarına Celile ve Negev’de yaşayan İsrailli Araplar da karıştı. Saldırılar pek az İsrailli Arap tarafından kınandı. Bu kesimin siyasi liderleri de Ramallah’taki Filistin yönetimiyle dayanışma ve istişare içinde. Son haftalarda İsraillilere karşı düzenlenen saldırılar, ilk defa hem Batı Şeria ve Gazze’deki Filistinlilerden hem de İsrail’in kendi Arap vatandaşlarından geldi. Ulusal mücadelenin yanında şimdi az çok iç savaş benzeri bir çatışma da var.

Uri Savir

http://www.al-monitor.com/pulse/tr/originals/2015/10/civil-war-israel-palestine-temple-mount-arabs-citizens.html#ixzz3qw9tJNZc

 

  • MÜZİĞE DAİR YAHUDİLİKLE İLGİLİ EFSANELERDEN BİRİ DE ŞUDUR: “YAHUDİLER KEMAN ÇALARLAR, ÇÜNKÜ KEMAN KOLAY TAŞINIR BİR ALETTİR. DİASPORADA YAŞAYAN YAHUDİLER BİR GÜN YAŞADIKLARI YERDEN KOVULABİLECEKLERİNİ BİLİRLER; KEMAN, KAÇARKEN YANLARINDA GÖTÜREBİLECEKLERİ BİR ENSTRÜMANDIR”...

Mesleğinizi icra ederken, isminiz ve Yahudi olmanız nasıl bir etki yaratıyor?

Ben film müziği bestecisiyim. Görsel için müzik yapıyorum, onun eğitimini aldım. Türkiye’de değil ama Amerika’da olsam, film endüstrisinin Yahudilerin elinde olduğu efsanesi nedeniyle ismim avantaj yaratabilirdi. Burada pek etkisi olmuyor, bununla ilgili özel bir şey yaşamıyorum. Sadece adımın yabancı olması bazılarının hoşuna gidiyor, “Filmimde yabancı isim olsun” diyorlar, bunu istiyorlar.

Müziğe dair Yahudilikle ilgili efsanelerden biri de şudur: “Yahudiler keman çalarlar, çünkü keman kolay taşınır bir alettir. Diasporada yaşayan Yahudiler bir gün yaşadıkları yerden kovulabileceklerini bilirler; keman, kaçarken yanlarında götürebilecekleri bir enstrümandır”...

İtzak Perlman jenerasyonu için mantıklı, o dönem için böyle bir şey düşünülebilir ama bizim jenerasyonumuzdan birinin bunu düşünmesi pek akıl kârı değil. Bugün, çello çalmak isteyen birini bu sebeple kemana yönlendireceklerini düşünmüyorum. Dünyanın hiçbir yerinde olmaz bence.

Dünyanın başka bir yerinde yaşadınız mı? Avi Medina ismini başka bir yerde taşımak nasıl bir şey?

İspanya’da yaşadım. Orada Medina soyadı çok yaygın olduğundan, soyadımı duyan, süper İspanyolca konuşacağım inancıyla, İspanyol vatandaşı olduğum düşüncesiyle yaklaşıyordu bana; orada da öyle bir ters anlaşılma vardı yani. İspanya’da Valencia’da yaşadım; orada hiçbir ayrımcılıkla karşılaşmadım. Bir Yahudi olarak İspanya’da yaşamak burada yaşamaktan daha kolay, çünkü burada Mavi Marmara gibi sürekli tekrarlanan olaylar karşısında kalmak var. Filistin’e karşı yapılanlara en çok burada tepki gösterildiği için burada sürekli bir stres var, orada bu yok. Bir de burada, din her şeyde en ön planda, orada değil. Hem toplumda, hem cemaatte bu böyle. Benim içinse böyle değil. Ben Yahudiliği de, bir din olarak değil bir kültür olarak görüyorum. Belki bunda Musevi Lisesi’ne değil de Anadolu Lisesi’ne gitmem etkili oldu. Arkadaşlarımın %80’i Yahudi değil, benim Türkiye’de daha rahat yaşamamda bu iyi bir temel oldu.

‘Rahat yaşamak’ ne demek?

Afallamamakla ilgili galiba. Yahudi cemaatinde bazı insanlarda bunu görüyorum; o kadar çok cemaat içinde yaşıyorlar ki, cemaatten olmayan insanları görünce afallıyorlar. Bu bana hep çok garip geliyor – hem garip, hem de nahoş.

İsimlendirmek bu kültürü devam ettirmekle ilgili mi? Bir çocuğunuz olursa, ona Yahudi kültürüne ait bir isim verir misiniz?

Kiminle çocuğun olacağına, onun ne düşüneceğine bağlı. Bir Yahudi ismi verirsem de bunun sebebi Yahudilik asimile olmasın diye olmaz; annemin, babamın anısını yaşatmak düşüncesiyle filan olur. İsim verirken amacım böyle bir şey olurdu herhalde, çünkü bir kültür isimle yaşatılır mı, ondan da çok emin değilim.

Rita Ender

http://www.agos.com.tr/tr/yazi/13302/cello-calan-birine-yahudi-diye-keman-vermezler

 

  • İSRAİL’İN TAPINAK TEPESİ’NDE STATÜKOYU DEĞİŞTİRDİĞİ İDDİALARI VE BURADA YAŞANAN GERİLİMİN BİR AMACI DA ACABA ÜRDÜN’Ü VAKIF DIŞINA İTECEK YA DA ÜRDÜN’ÜN KONUMUNU ZAYIFLATIP KARAR VERME MEKANİZMASINA FİLİSTİNLİLERİ SOKACAK YENİ BİRTAKIM DÜZENLEMELER OLABİLİR Mİ?

Vakıf muhafızlarından biri bana dönerek İngilizce şöyle dedi: “Burada kararları biz veririz. Burada bizim borumuz öter. Burada kral biziz, hükümdar biziz.” “Kral” kelimesini defalarca tekrar etti ve ekledi: “Bizim sözümüze kimse karşı çıkamaz. Kimin gireceğine, kimin çıkacağına, kimin ne yapıp yapamayacağına biz karar veririz. El Aksa Cami’nde egemen biziz.” Sınır polisinde görevli asker muhafızı sakinleştirmeye çalıştı, prosedürün böyle olmadığını, kararların ortaklaşa alınması gerektiğini söyledi. Ancak Vakıf muhafızı alanda onların egemen olduğunu ve beni dışarı atmak için açık emir aldıklarını tekrar etti.

Tapınak Tepesi’ne ziyaretim böylece son buldu. Bu ziyaretten anladığım şu oldu: Vakıf muhafızları alana kimin girebileceğini, kimin giriş kriterlerini karşılamadığını belirleme yetkisine sahipse o zaman El Aksa Cami tehlikede değil.

Knesset üyesi Ghattas, İsrail’in alanda kontrolünü ve işgalini derinleştirdiğini öne sürmüştü ama ben onun orada ne gördüğünü anlamış değilim. Tapınak Tepesi’nde görevli çok sayıdaki Vakıf muhafızı, alana adeta kesintisiz biçimde giriş yapan binlerce turiste karşın Yahudilerin sadece küçük gruplar hâlinde girmesi için yoğun çaba harcıyor. Tapınak Tepesi ve El Aksa Cami’nde düzen ve güvenliği sağlamak Vakıf’la İsrail’in ortak görevi olsa da buradaki gerilim alana kimin girip giremeyeceği konusunda kontrolü neredeyse tümden Filistinlilere vermiş oluyor. Bu durum da kuşkusuz İsrail’in statükoyu değiştirdiği, El Aksa’nın tehlikede olduğu iddialarıyla bütünüyle çelişiyor.

Vakıf muhafızları çoğu Doğu Kudüs’te yaşayan Filistinlilerden oluşuyor. İbranice bilen bu görevlilerin maaşlarını Ürdün ödüyor. Çünkü Vakıf bütçesini Ürdün karşılıyor, dolayısıyla kurumun güvenliği ve faaliyetlerinden de o sorumlu. İsrail’in Tapınak Tepesi’nde statükoyu değiştirdiği iddiaları ve burada yaşanan gerilimin bir amacı da acaba Ürdün’ü Vakıf dışına itecek ya da Ürdün’ün konumunu zayıflatıp karar verme mekanizmasına Filistinlileri sokacak yeni birtakım düzenlemeler olabilir mi?

Tapınak Tepesi’ndeki radikalleşme ve güç kavgasının birçok sebebi var. Kuşkusuz bunlardan biri bazı Yahudi örgüt ve harekelerdir. Bunlar, Yahudi din âlimleri arasında hâkim olan ve dini gerekçelerle Yahudilerin Tapınak Tepesi’ne gitmesini yasaklayan anlayışa aykırı olarak buraya gidilmesini teşvik ediyor. Ancak buradan hareketle El Aksa Cami’nin tehlikede olduğunu söylemek oldukça zorlama bir iddia. Bugün yaşananlar dinsel bir çekişme değil, içinde Filistin Yönetimi ile İsrail’deki Filistinli grupların yer aldığı ve statükonun değiştirilmesini amaçlayan bir güç mücadelesidir. Bunun kaynağında kaygılar, korkular veya sadece tahrikler olabilir. Sebep ne olursa olsun bu her türlü yola başvurarak oynanan siyasi ve diplomatik bir oyundur. Oyunu oynayan da bu kez İsrail değil, Filistin Yönetimi’dir.

Ancak mevcut durum devam eder ve kontrolden çıkarsa ne Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas ne İsrail’deki İslami Hareket’in kuzey kolu lideri Raid Salah ne de Vakıf yetkilileri bu yangının alevlerini kontrol edemez.

Shlomi Eldar

http://www.al-monitor.com/pulse/tr/originals/2015/10/israel-temple-mount-status-quo-waqf-guards-visits-palestine.html#ixzz3qwBOH2Ca

 

Netten okumalar

 

  • AKHİSAR’DAKİ MUSEVİ MEZARLIĞI’NDAKİ BAZI MEZAR TAŞLARININ TERCÜMESİ

http://thyateirakazisi.com/akhisar-mezarliklari/

 

  • SİNEMANIN "YORULMAYAN YAZAR"I: VİKTOR APALAÇİ - HAKAN SONOK

http://www.dunya.com/kultur-sanat/sinema/sinemanin-yorulmayan-yazari-viktor-apalaci-280052h.htm

 

  • TÜBİTAK'TA "ŞAMAŞ" MI VAR? – ARSLAN BULUT

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/tubitakta-samas-mi-var-36211yy.htm

 

  • DİKTATÖRE MEYDAN OKUYAN CESUR ÂŞIK - MUSTAFA K. ERDEMOL

http://www.birgun.net/haber-detay/diktatore-meydan-okuyan-cesur-asik-94641.html

 

  • 9 KASIM 1938 - KRİSTALLNACHT: SOYKIRIMA GİDEN YOLUN KAPISI – DOĞAN TARKAN

http://marksist.org/icerik/Tarihte-Bugun/3176/9-Kasim-1938---Kristallnacht:-Soykirima-giden-yolun-kapisi

 

  • İSRAİL MALLARI SATMASANIZ SATACAK BİRŞEYİNİZ KALMAZ

http://blog.radikal.com.tr/felsefe/israil-mallari-olmasa-satacak-birseyiniz-kalmaz-116557

 

Takılan Tweet’ler

 

Karel Valansi ‏@karelvalansi  3 Kas

Bu haberin neresinden tutsam ırkçılık kokuyor... Şok edicek ama, her Israilli Yahudi, her Yahudi İsrailli değil… http://www.fotomac.com.tr/fenerbahce/2015/11/02/ajax-fbahce-macina-yahudi-hakem

 

rïva ‏@Rivokhay  7 Kas

sevdiğim bir arkadaşım doğurdu Ricası üZerine,Bebeğin kulağına KAMİZA LARGA PARA ViDA LARGA(uzun bir ömüre uzun bir elbise)diye fısıldadım

 

İber Müzik ‏@ibermuzik  5 Kas

Janet Esim - O Madre Mia (Ladino Sefarad) https://www.youtube.com/watch?v=5M3ZmLhgoto

 @YouTube aracılığıyla

 

Bir Türk Yahudisi ‏@TurkiyeYahudisi  6 Kas

Ülkemden manzaralar...

 

 

 

 

MenekseTokyay ‏@MenekseTK  6 Kas

Bir ülkede yahudi veya ermeni düşmanlığı suç olmadığı sürece twitterda rahatlıkla "yahudi avcısı" nickli tipler at koşturabiliyor.

 

MenekseTokyay ‏@MenekseTK  5 Kas

Bugün Holokost müzesini gezen parmak kadar çocukları gördüm. Çoğu büyülenmiş gibiydi. Azıcık ses çıkaran arkadaşlarını saygıya davet ettiler