Benim çocuğuma OLMAZ demeyin!

Çağımızın avantajları olarak algılanan internet erişim imkânları ve kolay ulaşılan teknolojinin yenilikleri sayesinde cinsel istismar konusu, daha erken yaşlarda daha erken sorunlarla karşılaşmamıza sebep olabiliyor. Bu sıkıntıları önlemek amacı ile öncelikle ebeveynlerin bilinçlenmesi için Rayka Kumru ile cinsel istismar konusunu ve çocuklarımız ile daha kolay bir iletişim kurmayı konuştuk

Raquel AŞKANER HABİB Çocuk-Aile
30 Eylül 2015 Çarşamba

Benim çocuğuma olmaz demeyin!

Benim çocuğum yapmaz demeyin!

Benim çocuğum anlatır demeyin!

Siz her zaman gözlemleyin ve bol bol diyalog kurun!

Çağımızın avantajları olarak algılanan internet erişim imkânları ve kolay ulaşılan teknolojinin yenilikleri sayesinde cinsel istismar konusu, daha erken yaşlarda daha erken sorunlarla karşılaşmamıza sebep olabiliyor.

Sadece ‘enter’ tuşuna basarak ulaşılabilen bir sürü yararlı bilginin yanında, kimi zaman da ‘şiddet, pornografi, cinsellik’ ve bu kaynakların kontrolsüzce ve bilinçsizce kullanılmasının getirdiği bir sürü sorunlar doğurdu.

Geçmiş zamanlarda bu tarz konuların konuşulması tabu sayılırdı, ebeveynler konuşmak isteseler bile çoğu zaman nasıl konuya gireceklerini bilemezlerdi, konuşmaktan çekinirlerdi. İşte bu sıkıntıları önlemek amacı ile öncelikle ebeveynlerin bilinçlenmesi için Rayka Kumru ile cinsel istismar konusunu konuştuk. Bu sayede de çocuklarımız ile daha kolay bir iletişim ağı oluşturup onların nasıl kendilerini korumaları gerektiğini öğretebileceğiz.

 Bir çocuğun kendi sınırı ve özeli nerede başlar? Kendi sınırını ve özelini korumasını nasıl öğretebiliriz?

Çocuğun ilk sınırı aslında kendi bedeninde,  sonra da alanında başlar. Çocuğun odası, çantası, dolabı da kendi özel alanıdır.  Kişinin odası mahremiyetin öğretilebilineceği en güzel yerdir. Çocuğunun odasına kapı çalarak girdiğinizde hem onun alanına saygı göstermiş, hem de aynı davranışı yapması için rol model olmuş oluruz. Herkesin kendi  odasında özel zamanı ve özel eşyaları olabilir. Şu ana kadar bahsettiğimiz alanlarına çocuğun izni olmadan girilir ise çocuk özeline müdahale edildiğini hisseder. İstismar ya da şiddet sadece cinsel ya da fiziksel değildir, psikolojik ya da sözel de olabilir. Çocuğun alanına saygı göstermemek, sürekli halde müdahale etmek de bir çeşit çocuk istismarı olarak adlandırılabilir. 

Çocuğun bedeninin özel alan olarak belirlenmesi doğduğu andan itibaren verilmesi gereken bir olgudur. Bebeklikten sonra, iki yaşından itibaren çocuğa dokunmadan evvel izin almak ya da haber vermek daha doğru olabilir. Mesela, tuvaletten sonra “Poponu temizleyebilir miyim?” ya da “şimdi pantolonunu çıkartıyoruz” gibi kısaca haber vermek gibi yaklaşımlarda bulunabilinir. Çocukların genital bölgelerinde oluşan bir pişiğe bakmak ister iken izin almak o çocuğa annesi olsak bile bedenine saygı duyduğumuzun mesajını vermiş oluruz. Bu davranışlar dolaylı yoldan verilmiş ‘bedenin senin özel alanındır’ mesajıdır. Çocuk bunu garipser ise annenin cevabı şu olmalıdır: “Burası senin özel bölgen, sen artık büyümeye başladın. Bu sebepten senin vücuduna artık senden izin alarak bakıyorum. Çünkü senin bedenine saygı gösteriyorum.” Bu metot çocuğun kendi bedenini korumasında ve başkaları tarafından gelecek herhangi bir istismarda sınır çizmesi gerektiği konusunda çok etkili bir mesaj verme yöntemidir. Zamanla çocuk bu mesajı geneller.

Doğal olarak gelişen sevgi gösterme ve sarılma gibi durumlarda tabi ki izin alınması tüm doğallığı bozar. Ancak çocuk özellikle öpülmek, sarılmak ya da kucağa gelmek istemiyorsa, bu durumlarda zorlanmamalıdır.

 Çocukların ebeveynlerini belli bir yaşa kadar çıplak görüp görmemeleri istismar ve mahremiyet konuları ile doğrudan ilgili midir?

Bunun istismar ile eğer kasten yapılan bir durum varsa alakası olabilir.

 Evde çocuğun anne babasını çıplak görmesinden başlayarak tüm hayatı boyunca cinselliği algılaması, kendi bedeni hakkında ne düşüneceğine ve kendi bedenine yapılacaklara izin verip vermeme yetisini edinmesine kadar uzayan bir süreçtir. Bedenine hâkim olup, bu konuda daha pozitif çıkarımları olan çocukların, bedenin utanılmayacak ancak özel bir şey olduğunu bilen çocukların, ‘ben istemediğimde bana dokunulmaz’ diyebilen çocukların cinsel istismara uğrama ihtimali daha düşüktür.

Çocukların cinsel istismar durumlarında tepki verebilmeleri için önce durumu farkında olmaları gerekir, sonra da tepki vermekten korkmamaları gerektiğini öğrenmeleri gerektir. Bu da ancak çocukların bedenleri ile ilgili konuşabilecekleri ve ayıplanmayacakları bir ortam oluşturmaktır. Çocukları bilinçlendirerek onlara güçlü bir araç çantası vermiş oluyoruz. Zaman zaman bu çanta dış dünya sebebiyle de yetersiz olabiliyor maalesef. Çocuklar şoka girebiliyor, bilseler de bazen tepki gösteremeyebiliyorlar. Bu da çok doğal.

Şahsi fikrim çocukların 3-4 yaşından önce (her ne kadar bazı psikologlar önermese de) ara sıra ebeveynlerin vücutlarını çıplak görmelerinin çocuğun bilinçlenmesinde pozitif bir rol oynadığı yönündedir. Çünkü yetişkin bir bireyin vücudunun utanılacak bir şey olmadığını anlamları ve neye benzediğini anlamaları için yararlı olabilir. Çıplaklığın aslında doğal bir durum olduğu ama sadece bu durumun utanılacak bir şey olmadığını, evde ara sıra olabilecek doğal bir olay olduğunu, dışarıda çıplak gezilmediğini öğretmek için çok iyi bir yol olabilir.

Ancak bu konuda tek bir doğru yoktur,  her ailenin kendi doğrusu vardır. Tek dikkat edilmesi gereken konu; kişinin bilinçli bir şekilde çocuğa kendi bedenini çıplak göstermemektir. Çok nadir de olsa maalesef bazı yetişkinler bilerek kendini çıplak gösterebiliyor.

Bir diğer konu da, çocukların insan bedenini annelerinin babalarının bedenleri üzerinden tanıma isteğidir. Örneğin 3-4 yaşındaki bir çocuk annesine “Anne memelerine bakayım, merak ediyorum, hadi göster” diyebilir. Bu durumda kişilerin kendi bedenleri üzerinden eğitim vermeleri pek doğru değildir. Eğitici kitaplar, resimler böyle durumlar için vardır. Bu aynı zamanda mahremiyet ve bedene saygı öğretmek için de ideal bir durumdur.

Yani bir ailede çıplak dolaşılmıyorsa, bunda bir sorun yoktur. Çocuk dört yaşında giyinirken ya da duşa girme gibi durumlarda babasını ya da annesini çıplak görürse, bu da anormal değildir. Çocuğu travmatize etmez. Çocuğu travmatize edebilecek şey, ailenin verdiği tepkidir.

Bir de kendi doğallığını devam ettirmek yerine, çocuk büyüdüğü için duruşunu değiştiren aileler de çocuğa karmaşık mesaj vermiş oluyorlar. Mesela çocuk 3-4 yaşına gelene kadar çıplak gezen ailelerde birden çocuk büyüdü diye farklı davranış sergilendiğinde çocuk kendini sorgulamaya başlıyor, ‘ben ne yaptım, ne değişti de artık böyle davranıyorlar’ diye kendi kafasında düşünebiliyor.

Çocukların ebeveynlerin odasına aniden girmeleri durumunda aşırı tepki vermek yerine sakince açıklamak ve odadan çıkmasını rica etmek, büyüdüğü için artık bunun gerekli olduğunu anlatmak daha iyi bir yaklaşım olur. Üstünüzü hafifçe o anda örterek “lütfen bundan sonra kapıyı vur, çünkü burası anne ve babanın özel alanı” demek yerinde olur. Aksi halde aniden verilen aşırı reaksiyonlar çocuklarda tepkisel bir durum yaratabiliyor.

 İstismar çeşitleri hakkında biraz bilgi verir misin?

Fiziksel istismar: Tartaklama, itme, kolundan çekme, vurma, dövme ve zorla cinselliğe mecbur etme (ki bu cinsel istismara da giriyor).

Psikolojik istismar: çocuğa ilgisiz kalmak, olumsuz dille konuşmak (sen beceremezsin, aptalsın, yavaşsın), ayıplamak, kardeşler ya da başka çocuklarla kıyaslamak (bak onun çocuğuna ne kadar iyi not almış, vb).

Cinsel istismar: Bu da üçe ayrılıyor:

Fiziksel cinsel istismar: Dokunarak, cinsel içerikli kendine dokundurtmak veya çocuğa dokunmak

Sözel cinsel istismar: Çocuğu rencide edecek şeyler söylemek, yaşına uygun olmayan cinsel içerikli bilgi vermek,

Görsel cinsel istismar: Yaşına uygun olmayan cinsel görseller göstermek. Porno izletmek, resimler göstermek.

Dijital cinsel istismar: İnternet yolu ile resimler göndermek, sosyal medyadan başkalarının ya da kendi resimlerini kişilerin rızası dışında paylaşmak. Cinsel içerikli yazılı mesajlar göndermek de bunlara örnektir.

Benim çocuğum “ASLA YAPMAZ!” diyerek karşı tarafı suçlamamalıyız çünkü bu şekilde kendi çocuğumuzu istemediği bir duruma sokabiliriz. Bazen çocuklar bu gibi davranışları kendi rızaları ile yapabiliyorlar. Bu davranışların sebepleri kimi zamanda meraktan veya arkadaş etkilenmelerinden olabiliyor.

 Bir de yabancıların çocuklara uyguladıkları cinsel dijital istismarlar vardır. Chatroom veya chat rulet programları özellikle Uzakdoğu’da bazı ailelerin bile bile çocukları üzerlerinden para kazanmak için kullandıkları bir yöntemdir. Cinsel görsellerin kullanıldığı sanal sosyal alanlarda kişiler genital bölgelerini çocuklara gösterebiliyorlar veya çocukların göstermelerini sağlıyorlar. Bunlar kesinlikle yasal olmayan davranışlardır. Ailenin bile rıza veriyor olması önemli değildir.

Kısaca 18 yaş altı çocukların kendilerinden büyük kişiler tarafından, kendi rızaları olmadan, sözel fiziksel veya sanal âlem üzerinden yapılan veya yaptırılan tüm cinsel davranışlar istismar sayılmaktadır.

 Dijital özgürlüğün bu kadar limitsiz ve korumasız olduğu bir devirde biz nasıl çocuklarınızın hem alanlarına saygı gösterip, hem de onları koruyacağız?

Erken yaşlarda ölçülü bilinçlendirme ve iletişim ağının açık olması ailelerin yapabilecekleri tek ve en önemli yaklaşımdır.

 Çocuklarımıza nasıl bir eğitimi, en erken kaç yaşından itibaren vermeliyiz?

Çocuklara doğumdan itibaren bedenleri ilgili mesajlar verilebilir. Tuvalet eğitimi sırasında da… İki yaşından itibaren sözel olarak eğitim başlayabilir. Bunu hep söylüyorum: En başka vücudun doğru isimleriyle hitap edilmesi: Kuku, şeftali, sopa, pipi, top yerine PENİS, VULVA, MEME, TESTİS!

 Çocuklar bu konuları konuşmaktan genelde çok utanıyorlar. Onları konuşmaya teşvik etmek için ne yapmalıyız? Nasıl yaklaşmalıyız?

Konuşmak için 12 yaşına gelmelerini beklersek utanmaları çok normal olur. Ergenlikte zaten aile-çocuk iletişimi kısıtlanabiliyor, bir de üstüne cinsellik konuşmaya çalışmak ebeveynleri de gençleri de çok zorlar. Önemli olan bir şey olmadan konuşmak. Yani regl olmadan reglin ne olduğunu anlatmak mesela… Ne kadar erken diyalog oluşturulursa cinsellik ve benzeri konularla ilgili, o kadar çok ‘normal’leşmiş olur.

 İstismara uğrayan bir çocuğun psikolojisi nasıl oluyor? Nasıl belirtiler görürsek bu durumdan şüphelenmeliyiz?

Her çocukta farklı belirtiler olabiliyor. Bazen de belirti olmuyor. Özellikle cinsellik ve bedenle ilgili konularda çocuk ailesiyle konuşamayacağını düşünüyorsa durum daha da zorlaşabiliyor, anlamak güçleşebilir. Çocuğun davranışlarında herhangi bir ‘sebepsiz’miş gibi gözüken anormallik: kendini odaya kapatma, yemek yememek, kâbus görmek, iletişimde bozukluk, aşırı tepki, sinir, üzüntü. Bu belirtiler ateşlenmeden tutun, sınav kaygısına kadar birçok şeyin belirtisi olabilir. Bunun kesin bir cevabı yok maalesef. Karşılıklı iletişim, nutuk çekmeler yerine diyalog kurabilmek çok önemli.

 İstismarın herhangi bir çeşidinde ebeveynler olarak nasıl bir duruş sergilemeliyiz? Konuyu öğrendikten sonra nasıl bir yol izlemeliyiz?

Çocuklara inanın ve ne olursa olsun onların tarafını tutun. Eğer bir çocuk istismara uğramış olabileceği yönünde bir şeyler soruyor ya da bunu söylüyorsa, “yok canım yanlış anlamışındır”, “belki rüyadır”, “geçen gün izlediğin filmden mi etkilendin?” demek ona yapabileceğiniz en kötü davranıştır. İkinci olarak çocuğun güvenliğini sağlamak. Çoğu zaman istismar eden kişi çocuğun yakınında, ailesinden birisi ya da çevresinde görmeye alışık olduğu birisi olabilir. Üçüncü olarak da çocuk istismarı üzerinde uzmanlaşmış bir psikolog, pedagog ile iletişime geçmek. İstismara uğrayan çocuklarda, istismar eden kişi, yaş, duruma göre kabulleniş, tepki ve iletişimde çok farklılık gösterebiliyor. Çocuklarda cinsel travmalar, istismar konusunda deneyimle uzmanlar bu yüzden varlar.