Bu hafta ağımıza takılanlar

Bu görüşme, iki ülke ilişkileri açısından bir "uzlaşma" arayışı olarak yorumlandı. Türkiye-İsrail ilişkilerinde, her iki ülkedeki genel seçimlerden sonra diplomatik girişimlerin başlaması hiç de şaşırtıcı olmadı. Zira Erdoğan-Netenyahu eksenindeki "muhafazakar siyaset", seçim sürecinde birbirlerine karşı kullandıkları söylemlerden yararlandıktan sonra, reel politiğin eteklerinde dolaşmaya başladılar. Neden böyle bir metafor kullandım. Çünkü ikili ilişkilerdeki yapısal tahribat, 2010´dan itibaren neredeyse onarılamaz uçlara kaydı. AKP iktidarı ve Likud cephesinin, kendi dış politikaları yüzeyinde, "değerli yalnızlık"a varan siyasetlerinde, kısa zaman içinde büyük bir gelişme beklenmese de, Türkiye açısından bakıldığında, "7 Haziran sonrası"nın siyasal ikliminin çok önemli yansımaları olduğunu kaydetmemiz gerekmektedir. AKP´nin "siyasal İslam" çerçevesinde, Ortadoğu´ya dönük bölgesel vesayet arayışında, Suriye´den Libya´ya, oradan da Mısır´a uzanan, soru işaretlerinin yoğunlaştığı siyasalar, olası bir koalisyonda, kısmen de olsa bir geri çekilme potansiyelini barındırıyor. Türkiye-İsrail ilişkilerinde, "Mavi Marmara" ipoteğinde tıkalı kalan "dondurulmuş ilişkiler"de, yine bu konuyla bağlantılı koşullar gözler önüne seriliyor. DENİZ TANSİ – www.deniztansiblogspot.com.tr

İzak BARON Diğer
1 Temmuz 2015 Çarşamba
  • İSRAİL DOĞALGAZININ BATI PİYASALARINA ULAŞTIRILMASI, MISIR'IN 'DOĞAL GAZI', TÜRKİYE'NİN DOĞU AKDENİZ'DEKİ 'MÜNHASIR EKONOMİK ALANLARI', KIBRIS SORUNUNUN 'BARIŞÇI ÇÖZÜMÜ'; DOĞU AKDENİZ'DE YUNANİSTAN'DAN İSRAİL'E, ORADAN MISIR'A VE TÜRKİYE'YE UZANAN DOĞU AKDENİZ BARIŞI BEKLERKEN, AKP'NİN İHVAN-HAMAS ÇİZGİSİNDEKİ İSLAMCI POLİTİKASININ TASFİYE EDİLMESİNİN ZAMANI GELDİ Mİ? 

Bu görüşme, iki ülke ilişkileri açısından bir "uzlaşma" arayışı olarak yorumlandı. Türkiye-İsrail ilişkilerinde, her iki ülkedeki genel seçimlerden sonra diplomatik girişimlerin başlaması hiç de şaşırtıcı olmadı. Zira Erdoğan-Netenyahu eksenindeki "muhafazakar siyaset", seçim sürecinde birbirlerine karşı kullandıkları söylemlerden yararlandıktan sonra, reel politiğin eteklerinde dolaşmaya başladılar. Neden böyle bir metafor kullandım. Çünkü ikili ilişkilerdeki yapısal tahribat, 2010'dan itibaren neredeyse onarılamaz uçlara kaydı. AKP iktidarı ve Likud cephesinin, kendi dış politikaları yüzeyinde, "değerli yalnızlık"a varan siyasetlerinde, kısa zaman içinde büyük bir gelişme beklenmese de, Türkiye açısından bakıldığında, "7 Haziran sonrası"nın siyasal ikliminin çok önemli yansımaları olduğunu kaydetmemiz gerekmektedir. AKP'nin "siyasal İslam" çerçevesinde, Ortadoğu'ya dönük bölgesel vesayet arayışında, Suriye'den Libya'ya, oradan da Mısır'a uzanan, soru işaretlerinin yoğunlaştığı siyasalar, olası bir koalisyonda, kısmen de olsa bir geri çekilme potansiyelini barındırıyor. Türkiye-İsrail ilişkilerinde, "Mavi Marmara" ipoteğinde tıkalı kalan "dondurulmuş ilişkiler"de, yine bu konuyla bağlantılı koşullar gözler önüne seriliyor.

(…) Türkiye'nin Mavi Marmara gerekçesiyle, 'abluka'nın konulmasından 4 yıl sonra, 'ablukanın kaldırılması'nı, İsrail'le ilişkileri normalleşme açısından bir koşul haline getirmesi, "işi yokuşa sürmek" ya da Ortadoğu'da "kendisinden özür dilenen lider" olduktan sonra, "Gazze ablukasını kaldırtan Gazze fatihi" unvanları için mi belirtilmişti? Bunlar elbette birer spekülasyon konusu. Ancak altını çizelim ki, Erdoğan ve Netenyahu, birbirlerine küs girdikleri seçimlerden sonra, yeni arayışlara 'yeşil ışık' yakabilirler. Yine de ihtiyatlı olmak lazım.

Ne var ki, AKP patentli dış politikada türlü manipülasyon ve iddialar son bulmuyor. Seçimlerden hemen sonra İsrail medyasında öne sürülen bir iddiaya göre, Türkiye, Hamas'ın Batı Şeria'daki silahlı eylemlerini yürüten Salih Aruri'yi, bu eylemleri kesmesi için uyarmıştı. Üstelik Aruri, Türkiye'de yaşıyordu.   (Haaretz, "Turkey sends message to local Hamas operatives to cut back on anti Israel terror", 10.06.2015 ) Bu savlar henüz Türkiye tarafından yalanlanmadı. Ya da sadece bir sav olarak değerlendirilip, göz ardı edilebilir.

Ancak AKP iktidarının Hamas'la gösterdiği siyasal yakınlık, 'ablukasız bir Gazze'den, 'Hamas vesayetinde bir Batı Şeria'ya kadar uzanmaktadır. Abluka, 2011'de Mısır'da yaşanan 'Arap uyanışı'nın ardından, askeri yönetimce 'kara'dan kaldırıldı. Böylece İsrail'in Gazze'ye uyguladığı 'abluka' karadan delinmiş oldu. 2011-2013 arasında, askeri yönetim ve İhvan iktidarı, uyguladıkları politikalarla, Sina yarımadasında, çeşitli İslamcı örgütlerin, militan eğitim merkezine dönüştü. Hatta İsrail bu dönemde, 30 bin askere sahip bir "Güney Birliği" kurdu. 2013'te Sisi'nin İhvan'ı deviren darbesinden sonra, Gazze-Mısır geçişleri kontrol altına alınsa da, Sina'da hala İslamcı militanlar yer alıyor, IŞİD'in Kuzey Afrika'dan dünyaya yayılan "cihatçı" trafiğinde, Libya'daki Derne'den sonra, Sina da önemli bir merkez olarak konumunu sürdürüyor.

İsrail doğalgazının Batı piyasalarına ulaştırılması, Mısır'ın 'doğal gazı', Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki 'münhasır ekonomik alanları', Kıbrs sorununun 'barışçı çözümü'; Doğu Akdeniz'de Yunanistan'dan İsrail'e, oradan Mısır'a ve Türkiye'ye uzanan Doğu Akdeniz Barışı beklerken, AKP'nin İhvan-Hamas çizgisindeki İslamcı politikasının tasfiye edilmesinin zamanı geldi mi?  Bekleyip görelim...

Deniz Tansi

http://deniztansi.blogspot.com.tr/2015/06/romadan-dogu-akdenize-selam-var-mi.html

 

  • KOALİSYON KURMA SÜRECİNDE BÖYLE BİR TEMASIN KURULMASI, TEL AVİV'İN ANKARA'YI ETKİLEME ADIMI OLARAK DA ANALİZ EDİLEBİLİR. AMA ŞU DA GERÇEK; TÜRKİYE DE ROMA'YA İSRAİL'LE GÖRÜŞMEYE GİTTİ

Türk ve İsrail dışişleri üst düzey yetkililerinin Roma buluşması bir 'dönüm noktası' sayılabilir mi?.. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu; “Normalleşme adına görüşme çok normal. Daha önce mutabakata varılabilecekken birçok noktada İsrail'in iç dengeleri yüzünden süreç uzadı...”

İki ülkenin yakınlaşmasını uzatan ama şimdi “düzelen” o iç dengelerin özünü yazayım; Netanyahu Mayıs sonunda, Roma'da İsrail'i temsil eden Dore Gold'u Dışişleri Bakanlığı'ndaki makamına atadı ve böylece Avigdor Lieberman'dan sonra bakanlık üzerindeki kontrolünü/gücünü pekiştirdi. Lieberman malum Türkiye'yle uzlaşmayı engelleyen isimdi. İsrail Başbakanı'nın bu inisiyatifi, 'dışişlerini bundan sonra ben yönetirim' demektir. (Türkiye ile ilgili geçmişte görev yapan başka isimlerin de tasfiye edildiği söyleniyor.) Peki bu 'İsrail'e güvenebiliriz' demek mi? Elbette değil. Koalisyon kurma sürecinde böyle bir temasın kurulması, Tel Aviv'in Ankara'yı etkileme adımı olarak da analiz edilebilir. Ama şu da gerçek; Türkiye de Roma'ya İsrail'le görüşmeye gitti.

Gelişmelere şu iki maddeyi de ekleyebiliriz; İsrail'in eski Washington Büyükelçisi Michael Oren'in şu sıralar pek “in” kitabı “Ally-Müttefik”den yansıyan ilginç bilgiler var. 2013 yılında Ankara ABD'nin Şam'ı vuracağı anı beklerken Beyaz Saray'ın aniden caymasının öyküsü gibi. ABD'nin attığı dost kazığının ucunun bugün Suriye sınırına kadar geldiğini görmemizi sağlıyor. Yani anekdot, Suriye politikası yüzünden Ankara hükümetine yönelen eleştirileri göğüsleyerek “sahibine” paslıyor.

İki, İsrail Başbakanı Netanyahu'nun dönemin Başbakanı Erdoğan'dan özür dilediği anın “fotoğrafını” tam da bu zamanlamayla piyasaya sürerek, Roma zamanlamasına ve seçim sonrası ortaya çıkan tabloya 'rağmen' iktidara açık bir selam gönderiliyor. Burada bir dil var ve çözülmesi gerekiyor.

Nedret Ersanel

http://www.yenisafak.com/yazarlar/nedretersanel/israil-ve-turkiyenin-isid-icin-bir-plani-mi-var-2014689

 

  • ABD TARAFINDAN SURİYE'DE YALNIZ BIRAKILDIĞINI HİSSEDEN TÜRKİYE İLE, İRAN YAKINLAŞMASI NEDENİYLE ABD'YE ÖFKELİ İSRAİL'İN, IRAK VE SURİYE'DE ÇIKARLARI TERS DÜŞMÜYOR

Peki ya Türkiye için ne anlam ifade ediyor İsrail ile ilişkiler? Öncelikle şunu not düşmek lazım, Türkiye-İsrail ilişkileri, İsrail'in kuruluşundan beri hep inişli çıkışlı seyretti. İlişkilerin zirve yaptığı dönemler aslında istisna oldu. Türkiye bizzat ikili ilişkileri ilgilendirmeyen hususlarda da, özellikle Filistin meselesine dair meselelerde, sert tepki gösterdi ve ilişkileri askıya aldı.

Türkiye'nin “one minute” ile başlayan ve Mavi Marmara krizi ile devam eden tepkisi, Türkiye'ye Müslüman coğrafyada sempati kazandırmak dışında, diğer hayırlara da vesile oldu. Görüştüğüm bir üst düzey Türk yetkili, İsrail ile ilişkilerin bozulmasının Türkiye'ye maliyeti ne oldu sorusuna şöyle bir yanıt vermişti, “Olumlu sonuçlar dışında bir maliyet olmadı açıkçası. Aksine hem savunma teknolojisi hem de istihbarat anlamında, Türkiye kendi kaynaklarını kullanan ve dışarıdan müdahaleye daha az açık olan bir ülke haline geldi.”

Türkiye de İsrail de birbirlerini stratejik bir müttefik olarak görmüyor, güven esasına dayalı bir ittifakın olması kısa vadede mümkün değil.

Lakin taktiksel bir yakınlaşma mümkün mü? Bölgede İran'ın etkisini arttırmasından kaygılı iki ülke için belli vakalarda bu mümkün gibi görünüyor. ABD tarafından Suriye'de yalnız bırakıldığını hisseden Türkiye ile, İran yakınlaşması nedeniyle ABD'ye öfkeli İsrail'in, Irak ve Suriye'de çıkarları ters düşmüyor.

Ceren Kenar

http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/ceren-kenar/586799.aspx

 

  • 31 YILLIK PERHİZİ BOZMAK İÇİN SEÇİLEN ‘KURBAN’ 1492’DE İSPANYA’DAN KOVULAN SEFARAD YAHUDİLERİ’NİN OSMANLI DEVLETİ’NE GELİŞİNİN 500.YILI DOLAYISIYLA KURULAN VAKFIN BAŞKANI JACK KAMHİ’NİN OĞLU CEFİ KAMHİ İDİ

Ancak Sabancı’nın projesinin gerçekleşmesi için 8 yıl daha beklemek gerekti. 31 yıllık perhizi bozmak için seçilen ‘kurban’ 1492’de İspanya’dan kovulan Sefarad Yahudileri’nin Osmanlı Devleti’ne gelişinin 500.Yılı dolayısıyla kurulan vakfın başkanı Jack Kamhi’nin oğlu Cefi Kamhi idi. Jack Kamhi, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan beri devletin el altından görevlendirmesiyle ABD’de lobi faaliyetleri yürüten ‘vatansever’ bir gayrimüslimdi. Kamhi ve arkadaşları her yıl ABD Kongresi’ne sunulan 24 Nisan gününün Ermeni Soykırımı’nı anma günü olarak kabul edilmesini teklif eden karar tasarılarını başarıyla engellemişlerdi.

Oğul Cefi Kamhi, 24 Aralık 1995 Genel Seçimleri’nde DP lideri Tansu Çiller tarafından milletvekilliğine aday gösterildiğinde beklendiği üzere, kamuoyunda ve partide büyük gürültü koptu. Zaman Gazetesinden Fehmi Koru, Hergün gazetesinden Ayşe Önal, Yeni Sayfa gazetesinden Necdet Sevinç ve Yeni Şafak gazetesinden Ahmet Taşgetiren Kamhi hakkında ağır iddiaları içeren yazılar yazdılar. Kamhi ezilmedi, bütün suçlamalara tekzip gönderdi. Seçim çalışmaları boyunca sürekli Türk olduğunu vurguladı. Türk bayrağı önünde çekilmiş fotoğraflarını halka dağıttı ve sonunda milletvekili seçildi. Cem Boyner’in YDH (Yeni Demokrasi Hareketi) partisinden aday gösterilen bir diğer Yahudi Mario Rodrik ise seçilemedi.

Ayşe Hür

http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ayse_hur/tbmm_hic_cok_renkli_oldu_mu-1386784

 

Netten okumalar

 

  • AMERİKALILARIN ARAP-İSRAİL ÇATIŞMASI İLE MÜCADELESİ – DANİEL PİPES

http://tr.danielpipes.org/15962/amerikalilarin-arap-israil-catismasi-mucadelesi

 

  • İSRAİL-TÜRKİYE GÖRÜŞMESİNİN PERDE ARKASI – TAHA DAĞLI

http://www.haber7.com/yazarlar/taha-dagli/1431674-israil-turkiye-gorusmesinin-perde-arkasi

 

  • İSRAİL’İN GÖZÜNDEN MAVİ MARMARA ÖZRÜNÜN PERDE ARKASI – RAGIP SOYLU

http://www.usasabah.com/Yazarlar/ragip.soylu/2015/06/24/israilin-gozunden-mavi-marmara-krizinin-perde-arkasi

 

  • MEDYADA NEFRET SÖYLEMİ EYLÜL-ARALIK 2014 RAPORU

http://www.bianet.org/bianet/medya/165620-313-haber-ve-yazida-321-nefret-soylemi-uretildi

 

  • YARATICI, YENİLİKÇİ VE HAYRAN OLUNASI MÜZİKLERİ İLE 20 İSRAİLLİ ŞARKICI VE GRUP DAHA

http://onedio.com/haber/yaratici-yenilikci-ve-hayran-olunasi-muzikleri-ile-20-israilli-sarkici-ve-grup-daha-504016

 

  • BOYOZ İLE YOLCULUK

http://anfaengerwriter.blogspot.com.tr/2015/06/boyoz-ile-yolculuk.html,

 

  • İSRAİL SURİYE’DEKİ DÜRZİLERE EL UZATIR MI? – BEN CASPİT

http://www.al-monitor.com/pulse/tr/contents/articles/originals/2015/06/israel-syria-druze-golan-heights-assad-rebels-civil-war.html

Takılan Tweet’ler

 

Haliç Postası ‏@HalicPostasi  

Lotaria ŞALOM-Kupon No:4 (#ladino ilan,1950)

 

 

Haliç Postası ‏@HalicPostasi 

 

Sinema Saray (En Lingua Turka) (#ladino ilan,1948)

 Selami İnce ‏@selamiince  28 Haz

Ortadoğu'da insanın kendisi olarak yaşayabildiği tek ülke İsrail.En azından gay ve lezbiyenler açısından böyle. Türkiyenin şanssızlığı AKP.

 

Hazanyeli ‏@Tacli_Hazan  25 Haz

Türkiyede ki sefarad yahudileri portekiz vetendaşlığına geçmeye başladı

 

Selami İnce ‏@selamiince  26 Haz

Kendi ülkende Urfa Valisi soru soran gazeteciyi gözaltına aldırınca görmezden gel,İsrail yandaşlara aynı şeyi yapınca "Demokrasiye darbe" de

 

Riva ‏@Rivokhay  23 Haz

bizde kayadez vardır..Ladino suskunluk demek.. tatsız haberler dile getirilmez..derin sessizlik gibi...