Bu hafta ağımıza takılanlar

Cuma günleri Yahudi komşularımızın evinde hep bir telaş yaşanırdı. Kadınlar erkenden alışveriş yapar, taze sebzelerle mutfakta işe koyulurlardı. Sokağa mis gibi kokular yayılırdı. Telaş tüm gün sürerdi. Henüz hava kararmadan ellerinde üstü örtülü tabaklar bulunan çocuklar, kokuların ulaştığı komşulara tabaklar dolusu yemek taşırdı. (…) Bu kavim asırlar boyunca sürülmüş, çok eza, cefa ve yoksulluk çekmiş. O nedenle tutumluluk esas. Mesela Sefarad mutfağında kabağın içi börekte (almadrota de kalavasa) kullanılırken kabuğundan kaşkarikas adı verilen bir yemek yapılıyor. ERSİN KALKAN - CUMHURİYET

İzak BARON Diğer
3 Haziran 2015 Çarşamba
  • BU KAVİM ASIRLAR BOYUNCA SÜRÜLMÜŞ, ÇOK EZA, CEFA VE YOKSULLUK ÇEKMİŞ. O NEDENLE TUTUMLULUK ESAS. MESELA SEFARAD MUTFAĞINDA KABAĞIN İÇİ BÖREKTE (ALMADROTA DE KALAVASA) KULLANILIRKEN KABUĞUNDAN KAŞKARİKAS ADI VERİLEN BİR YEMEK YAPILIYOR

Cuma günleri Yahudi komşularımızın evinde hep bir telaş yaşanırdı. Kadınlar erkenden alışveriş yapar, taze sebzelerle mutfakta işe koyulurlardı. Sokağa mis gibi kokular yayılırdı. Telaş tüm gün sürerdi. Henüz hava kararmadan ellerinde üstü örtülü tabaklar bulunan çocuklar, kokuların ulaştığı komşulara tabaklar dolusu yemek taşırdı.

Türkiye’deki Yahudi mutfağı aslında Akdeniz mutfağının bir uzantısı gibi. Çünkü eski Osmanlı coğrafyasında İstanbul, Selanik ve İzmir’de yerleşik olan Musevilerin büyük bir bölümü İspanya’dan gelmiş. Bu topluma Sefarad (İbranicede İspanya) deniyor. Bir de Kuzey Avrupa Yahudileri Aşkenazlar (İbranicede Alman) oluyor. Türkiye’de yaşayan 25 bin Yahudi’nin 24 bini Sefarad, bin kadarı Aşkenazlardan oluşuyor.

Hikâye binlerce yıl öncesine kadar uzanıyor ama kırılma noktası 1492. İspanya Kraliçesi I. Isabel ve Aragon Kralı II. Ferdinand ülkedeki tüm Yahudilerin sürülmesi için ferman buyuruyor. Böylece yaşadıkları topraklardan kovulan Yahudi ve Araplar yüzyıllarca rafine ettikleri kültürlerini Akdeniz’in diğer ucuna taşıyor, Sefarad mutfağı da böylece buralara kadar geliyor. Doğal ve sağlıklı bir beslenme biçimi olan Sefarad mutfağı öyle alelusul ortaya çıkarılamıyor. Uzun, zahmetli ve özenli bir çalışma gerektiriyor. Çünkü yemeklerin “Kaşerut” ya da “Kaşer” adı verilen kurallara göre hazırlanması gerekiyor. Kaşer İbranicede “uygun” anlamına gelen Kaşrut sözcüğünden türetilmiş.

Bu kurallar İslam’dakine çok benziyor. Yahudi mutfağına da kesinlikle domuz eti girmiyor, bizdeki bazı tarikatlarda olduğu gibi kabuklu deniz ürünleri kabul edilmiyor, geviş getirmeyen hayvanlardan yararlanılmıyor. Ve ayrıca etle süt kesinlikle bir arada pişirilmiyor. Etlinin pişirme ve servis takımları ayrı, sütlünün takımları ayrı tutuluyor.

Bu kavim asırlar boyunca sürülmüş, çok eza, cefa ve yoksulluk çekmiş. O nedenle tutumluluk esas. Mesela Sefarad mutfağında kabağın içi börekte (almadrota de kalavasa) kullanılırken kabuğundan kaşkarikas adı verilen bir yemek yapılıyor. 

Ersin Kalkan

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/sokak/288849/Sefarad_yemeginin_merkezi_La_Casa_de_Barinyurt.html

 

  • İSRAİL 2014'DE TÜRKİYE'NİN EN ÇOK İŞ YAPTIĞI İLK 20 ÜLKE ARASINA GİRMİŞ DURUMDA VE SIRALAMADAKİ YERİ HER GEÇEN YIL YÜKSELMEKTE. İSRAİL AÇISINDAN BAKTIĞINIZDA İSE TÜRKİYE, İSRAİL'İN EN ÇOK TİCARET YAPTIĞI 10 BÜYÜK ORTAKTAN BİRİ. YANİ İSRAİL'LE İŞ YAPAN İLK 10 ÜLKE ARASINA GİRMİŞ DURUMDAYIZ

AK Partili yıllar ise çelişkili yıllardır… İsrail’in Ankara Büyükelçisi Pinhas Avivi 2005 yılında bizzat benim de katıldığım Ankara’daki bir toplantıda İsrail-Türkiye ilişkilerinin tarihinin en iyi noktasında olduğunu söyledi.

Avivi’ye göre Türkiye-İsrail ilişkileri dış ticarette, turizmde ve yatırımlarda hiçbir dönemde olmadığı kadar iyi bir durumdaydı ve buna ‘altın dönem’ denebilirdi. Başka bir deyişle 1990’larda kurulan bağlantılar 2000’li yıllarda meyvesini verdi ve İsrail-Türkiye arasında karşılıklı bağımlılık kurulmaya başlandı.

2006 yılında İsrail Dışişleri Bakanı, ülkesinin Türkiye’yle ilişkilerini “mükemmel” olarak adlandırdı. Bu dönemde Türkiye, İsrail ile Pakistan ve Suriye gibi bazı Müslüman ülkeleri barıştırmaya çalıştı. Ayrıca İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas bir gün arayla Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde konuştu.

Türkiye-İsrail siyasi ilişkileri 2008 sonunda İsrail’in Gazze’ye saldırmasıyla bozuldu. Türkiye Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkı olduğunu belirtti, ayrıca İsrail’i devlet terörü uygulamakla suçladı ve bundan sonra karşılıklı ağır suçlamalar ve eleştiriler devam etti. Davos'taki Dünya Ekonomik Forumu sırasında büyük bir kriz yaşandı, Başbakan Erdoğan, İsrail Devlet Başkanı Peres’i çok ağır sözlerle suçladı ve “bebek öldürmeyi siz iyi bilirsiniz” dedi.

Davos’u Alçak Koltuk Krizi ve Mavi Marmara izledi. Mavi Marmara’da ilk defa bir devletin askerleri Türk vatandaşlarını uluslararası sularda katletmiş oldu. İsrail, Türkiye’ye meydan okuyordu. Dahası olayın akabinde İsrail Kabinesi PKK’ya destek verilmesini dahi görüştü. Kimi kaynaklara göre bu destek güçlü bir şekilde verildi de.

Siyasi alandaki çalkantıya ve İsrail’in Filistinlilere ve Türkiye’ye verdiği zararlara rağmen iki ülke ekonomik ilişkileri bozulmadı, hatta rekor üstüne rekorlar kırmaya devam etti.

Denebilir ki son 10 yıldır Türkiye-İsrail ekonomik ilişkileri kendi rekorunu yenilemektedir.2014 itibariyle dış ticaret hacminin 5,5 milyar dolar civarında gerçekleşmesi beklenmektedir (Bunun sadece 76 milyon dolarının Filistin ile ticaret olduğu bilinmektedir).

İsrail 2014'de Türkiye'nin en çok iş yaptığı ilk 20 ülke arasına girmiş durumdadır ve sıralamadaki yeri her geçen yıl yükselmektedir. İsrail açısından baktığınızda ise Türkiye, İsrail'in en çok ticaret yaptığı 10 büyük ortaktan biridir. Yani İsrail'le iş yapan ilk 10 ülke arasına girmiş durumdayız.

Buna diğer ekonomik ilişkiler de eklendiğinde Türkiye ile İsrail arasında çok güçlü ekonomik bağların kurulduğunu ve bu bağları koparmanın her geçen gün zorlaştığını söyleyebiliriz.

Konunun detaylarını daha önceki bir yazımda ele aldığım için rakamlara girmeyeceğim. İşin aslı Uluslararası İlişkilerde genel olarak boykot ve ekonomik müeyyidelerden yana da değilim. Ancak İsrail özel bir devlettir ve görünen o ki başından beri Türkiye’yi ekonomik ilişkiler üzerinden kendisine bağlamak istemektedir.

İsrail gibi nispeten küçük bir devletle milyarlarca dolarlık ekonomik ilişki kuran Türkiye bunun bedelini zamanla ekonomik ve siyasi alanda öder.

İsrail ile ticari ilişkilere Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç’ın dediği gibi “Ticaret devam ediyor. Alıyoruz, satıyoruz. Bundan dolayı kimse bizi eleştirmesin” şeklinde bakılamaz. Ekonomik ilişkilere yakından bakıldığında örülen ekonomik ağın günün sonunda Türkiye’yi geri dönülmez bir yola soktuğu görülecektir.

Sedat Laçiner

http://slaciner.blogspot.com.tr/2015/05/turkiye-israil-iliskileri-tehlikeli.html

 

  • TAM BEŞ YÜZ YILDIR TÜRKİYE’NİN SADIK VATANDAŞLARI OLAN SEFARADLAR’I KAYBETMEMİZİ ÖNLEYECEK BİR DÜŞÜNCE VE EYLEM DEĞİŞİKLİĞİNİN GEREKLİ OLDUĞUNA İNANIYORUM

Şu AKP düşmanı ilan edilmiş olan Amerikan New York Times gazetesinin haberine bakın. Gazete, ülkemizdeki binlerce Sefarad Yahudisi’nin artan Yahudi düşmanlığı dolayısıyla atalarının Osmanlı’ya kaçtığı İspanya’dan vatandaşlık hakkı istediğini yazıyor. Osmanlı’nın kazancını kaybetmek yine Osmanlı hayranı AKP’nin ikbal devrinin sonuna rastlıyor demektir bu.

Şöyle ki, İspanya’nın 1492’de Yahudileri kovmasının ülke ekonomisi üzerinde yıkıcı etkileri olmuştur. İspanyol Yahudileri’nin çoğu varlıklı tekstil tüccarı, mücevherci ve bankermiş. Bu konuda, Barcelona Üniversitesi’nden tarihçi Maria Josep Estanyol’un söylediklerini size aktarmakta yarar görüyorum.

“Dönemin Osmanlı İmparatorluğu Sultanı (2. Beyazıt), Ferdinand gibi büyük bir İspanyol kralının nasıl olup da bu kadar zenginlik kaynağı olan Yahudiler’den vazgeçip kendisine bıraktığını anlayamadığını ifade etmiş” diyor tarihçi Estanyol. Ve devam edip, önemli bir hususa dikkat çekiyor: “Sultan, imparatorluğuna zenginlik kazandıran Yahudi ailelerin gelmesinden oldukça memnunmuş.”

Yıllar boyunca, sayıları ülkemizde 24 bin kadar olan Sefarad Yahudileri’nin geri dönmesine izin verilmesi için bir hareket geliştiğini zaten biliyorduk. Ama, İspanya hükümetinin bu olayı neden bugün gündeme getirdiği bilinmiyor. Bazı yorumculara göre, Yahudiler’in geri dönmesinin İspanya’nın AB içinde daralan ekonomisini canlandırabileceği düşüncesi hâkim olmaktadır.

Merkezi New York’ta bulunan Amerikan Sefarad Federasyonu ve Raoul Wallenberg Vakfı ortaklaşa olarak, II. Dünya Savaşı sırasında Yahudiler yardım eden Türk diplomatlarının anısına Türkiye’ye şükran ödülü verdiklerini hatırlıyorum. İkinci Dünya Savaşı’nın en kasvetli günlerinde Avrupa’da bulunan yüzlerce Türk vatandaşı Yahudi’nin hayatlarını kurtaran Türk diplomatları dünyaya ‘insanlık’ dersi vermişlerdi.

AKP’nin Ortadoğu’da izlediği ‘yanlış yol’ kapsamında İsrail düşmanı dış politikası ve ülke içindeki ‘antisemitizm’ akımına, fiili saldırılara karşı gerekli önlemi almaması bu sonucu doğurmuştur sanırım. Tam beş yüzyldır Türkiye’nin sadık vatandaşları olan Sefaradlar’ı kaybetmemizi önleyecek bir düşünce ve eylem değişikliğinin gerekli olduğuna inanıyorum.

Engin Sunar

http://www.habersabah.com/kacanlar-ve-kaciranlar-soz-konusu/

                                

                                 Netten okumalar

  • TÜRKİYE'DEKİ SEFARAD YAHUDİLERİ VATANDAŞLIK İÇİN İSPANYA'YA BAŞVURUYOR

http://www.radikal.com.tr/turkiye/turkiyedeki_sefarad_yahudileri_vatandaslik_icin_ispanyaya_basvuruyor-1367449

 

  • HAMAS YİNE TÜNEL KAZIYOR, İSRAİL SESSİZ – SHLOMİ ELDAR

http://www.al-monitor.com/pulse/tr/contents/articles/originals/2015/05/hamas-digging-tunnels-attack-israel-blockade-gaza-strip.html

 

  • TAYYİP AMCADAN PERİ MASALLARI – BURAK BEKDİL

http://www.hasturktv.com/arsiv/7048.htm

 

Netten seyredin

 

  • SALT-GALATA KONFERANS. II. DÜNYA SAVAŞI'NDA TÜRKİYE'NİN YAHUDİ POLİTİKASİ. BÖLÜM I: HAFIZA POLİTİKALARI NEDİR?

http://www.academia.edu/12137371/SALT-GALATA_konferans._II.Dunya_savasinda_Turkiyenin_Yahudi_Politikasi._B%C3%B6l%C3%BCm_I_Hafiza_politikalari_nedir

 

Takılan Tweet’ler

Rivva ‏@Rivokhay  

Dün Kamp Armen'de komşularla sohbet bölümünde, Sefarad yaşamımız ve kültürümüzü Ladino müzikler eşliğinde anlattık :)

 

ÇAPAMAG ‏@CAPAMAG 

Dior'dan kovulan Galliano, Londra'daki Yahudi etkinliğinde: Ben bir alkoliğim. Biz bağımlılar hastalığımızdan sorumlu tutulamayız.

 

ivo molinas ‏@basyazar  

Yetti ama su Yahudiler ya! Her yerde onlar var! http://m.sabah.com.tr/gundem/2015/05/12/chp-ve-hdpnin-sufloru-yahudi-

 

Remzi AYDIN ‏@avremziaydin  

Göktürk'te Musevi cemaatiyle kahvaltıda biraraya geldik. Sıcak ve koyu bir sohbet gerçekleştirdik.

 

Cigdem Mater ‏@cigdemmater  

Türkiye'de kilise nikahı için resmi nikah şart. Anayasa mahkemesi kararı kilise ve sinagog evliliklerini de kapsıyor mu?