Adalet bir gün herkese lâzım olur! : Persona Non Grata

Mois GABAY Köşe Yazısı
27 Mayıs 2015 Çarşamba

Geçtiğimiz hafta ana akım medyanın en önemli patronlarından biri alışılmışın tersine bir sertlikte Cumhurbaşkanı’na seslendi. “Korku ve demokrasi yan yana gelebilecek kavramlar mıdır? Neden korkmalıyız ki? Ne istiyorsunuz bizden?” Ardından New York Times’ın ‘Türkiye Üzerinde Kara Bulutlar’ başlığı ile bu açıklamalara desteği ve karşılıklı verilen cevaplar tansiyonu daha da yükseltirken, tüm bunlar akıllara bu açıklamalardan kısa bir süre evvel yayınlanan ‘Persona Non Grata’ belgeselini getirdi.

Punto24 Bağımsız Gazetecilik Platformu, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde Persona non Grata yani ‘İstenmeyen İnsan’ adıyla yayınladığı belgeselde yaptıkları paylaşımlar yüzünden işsiz kalan bazı gazetecilerin ağzından dayanışma çağrısı yapmaktaydı. Belgeselin girişinde yer alan Anayasanın 26. maddesi “Herkes düşünce ve kanaatlerini yazı resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak yayma hakkına sahiptir” sözünü görür görmez sorma ihtiyacı hissettim kendime. Türkiye’de genç bir Yahudi gazeteci adayı olarak korkmadan düşüncelerini söylemek ne kadar mümkündür?  Öncelikle sırf ‘Yahudi’ olduğunuz için kimi çevrelerin her daim hedef tahtasına oturttuğu ve her satırınızı didik didik ettiği bir ortamda, zaten kimliğinizden ötürü ‘Persona non grata’ olabilirken hele bir de cemaatin tek gazetesinde düşünce aktarıyorsanız sadece kendiniz için değil, yaşadığınız toplumun güvenliği ve huzurunu da düşünüp hareket etmeniz gerekir. Öte yandan gazetecilik mesleğinin asıl gereği olan ‘hakikati arama’ içgüdüsü ile malum kaygılar birlikte düşünülünce her konuda olmasa bile kimi zaman ‘otosansür’ uygulamak ve istediklerini belli bir sınırda bırakmak ‘Yahudi’ gazetecinin gerçeğidir. Bu zor yolda doğru kararlar vermek, ancak adalet ve vicdan kavramlarını elden bırakmamakla mümkün olabilir.

Şalom gazetesi belki de kuruluşundan bu yana ‘siyasi ve kültürel’ gazete olarak kalabilmesini de haberciliğinde her daim denge unsurlarını elden bırakmayıp, hiçbir kişi veya kuruluşa hakaret etmeden ama düşüncelerini de gizlemeden dile getirmesine borçludur. Nitekim son yıllarda gerek Yahudilik gerekse de İsrail konularında tek yönlü bilgi aktarımı yapan ana akım medyanın yanında Şalom, Don Kişot misali başka hiçbir gazetede verilmeyecek kimi haberleri de paylaşarak algıları değiştirmeye çalışmıştır. Ancak bu tavrında dahi, kimi çevrelerce Siyonist gazete, kimilerinden de neredeyse İsrail karşıtı tenkiti almaktan kurtulamamıştır. Konu köşe yazılarına geldiğinde, yaşanılan sıkıntılar dile getirilirken kimseyi direkt hedef almamak ve tehlikeye sokmamak adına kimi zaman kelime tasarrufu ya da mümkün olduğunca yapıcı bir dil kullanmak doğal bir içgüdüdür Şalom yazarı için. İşte bu yüzden, bazen en sivri yazılarda bile kendi toplumundan “Ne şiş yansın, ne kebap” tarzında eleştiriler almaktadır. Avram Leyon’un bizlere bıraktığı mirasta, hiçbir zaman gazetemizin “A lo tuerto tuerto,a lo derecho derecho / Eğriye eğri doğruya doğru”  sloganından vazgeçmeden, toplumu ile barışık ve onun bir parçası olarak, ancak devlet mekanizmasının kontrolünden de geçtiği unutulmadan gerçekleri savunmak temel amaç olmalıdır. Sırf tepki çekmemek için herhangi bir konuda sessiz kalmamak, adaleti sadece kendimiz için düşünmemek, bir gün o adalete biz ihtiyaç duyduğumuzda keşke dememek için önemlidir.

Bugün bir yandan Şalom olarak yaşanılan en gerilimli dönemlerde bile yayın politikamızdan taviz vermemenin gururunu yaşarken, öte yandan gazeteciliğin son dönemde geldiği nokta düşünüldüğünde ‘Yahudi’ bir gazetecinin muhalif olmak tercihi dışında kendini en iyi ifade edebileceği platform Şalom gazetesidir. Eğer bir gün başörtülü, ulusalcı, Türk, Kürt, Yahudi, Ermeni demeden farklılıklara saygı duyup, hepimizin aynı adalete ihtiyacı olduğunu anlayabilirsek, ne çıkar sahibi medya patronları kalır, ne de tek bir fikrin savunucusu olan kimi medyalar. Yaşadığımız sıkıntılara rağmen, Avram Leyon’un, Erol Güney’in ve daha nice bu gazeteye emek vermiş değerli kalemlerin izinde, doğru bildiklerimizi savunacağımız ve Türk Yahudilerinin tanıtımına katkı sağlayacağımız nice Şalom dolu günlere…