İKİNCİKAT’TA ‘YARININ OYUNLARI-2’ Biri İstanbul’dan

Kadınlarımız yarının oyunlarını yazmaya devam ediyor

Erdoğan MİTRANİ Sanat
13 Ağustos 2014 Çarşamba

‘POZ’

Siz o yaşta hiç bu kadar cüretkâr bi poz verebilir miydiniz?


Ben verdim.


Gözümü kapatmamı istedi, kapattım.


Soluğumu tutmamı istedi, tuttum.


Sonra bi ses; çıkırt!


Dünya beni tanıdı, kadraja girmiştim artık.


Peki gerçek bi fotoğrafımız çekilebilir mi?


Gözümüzü kırpmayalım ama. 

Tiyatro sahnesini sezon sonrası kapatmayarak kendi tarihinde bir ilke imza atan ikincikat, 2014’ün yaz aylarında ‘Yarının Oyunları’nı seyircisiyle buluşturmaya devam ediyor.

Aylar önce yapılmış anketler sonucunda, izleyicilerin en fazla ilgilendikleri konu başlıkları, ‘dönüşüm, ahlak, adalet ve medya’ olarak seyirci oylarıyla belirlenmiş, yine seyircilerin önünde çekilen kuralarla bu konular mart başında, yazacak, yönetecek ve oynayacak sanatçılara teslim edilmişti. Sami Berat Marçalı’nın bu son derece ilginç, özgün ve yazarlar açısından bir o kadar da zor projesinin ahlak temalı ikinci oyunu ‘Poz’ ağustos başından beri ikincikat’ta sahneleniyor.

‘Yarının Oyunları’,  kanımca şimdiden başarıya ulaşmış durumda.  Bir kere, lansman sloganı “Yazın tiyatro mu olur?” sorusunun cevabı “Evet!” olarak alınmış görünüyor.  Sadece, doğal olarak katılımın yüksek olduğu ilk oyunun prömiyeri değil, Poz’u izlediğim gece de oyun, full dolu salonda sahneleniyordu. En önemlisi de projenin - şu ana kadar- Türk Tiyatrosuna iki olağanüstü genç kadın yazar kazandırmış olması. Firuze Engin’in yazdığı ‘Cambazın Cenazesi’ gibi, Deniz Madanoğlu’nun Poz’u da dört dörtlük, çok sağlam bir metin.

Madanoğlu, kendisine kuradan çıkmış olan ahlâk temasını, bireysel ve bir miktar da toplumsal ahlâksızlık üzerinden çok zekice sorguluyor. Oyun öldürülmüş aktivist bir fotografçı olan üniversite hocasının birinci ölüm yıldönümünde, dul eşi, 25 yıllık sekreteri/yardımcısı ve çok değer verdiği öğrencisinin katıldığı belgesel filminin çekimlerinde geçiyor. Bir kadının yazdığı ve belgeseli çeken medyacı dahil, dört kadının yorumladığı öykünün asıl ‘kahramanı’ ölen adam. Ve öykü geliştikçe, bu kadınların bırakın çok iyi tanıdıklarını sandıkları bu adamı, birbirlerini,  hatta kendilerini bile ne kadar az tanıdıkları açığa çıkıyor… 

Poz, öykünün olsun,  karakterlerin olsun her an değiştiği, kişilerin asıl kimliklerinin yavaş yavaş ortaya çıktığı, geçmişe dönük anıların hikâyenin her virajında altüst olduğu, karakterlerin ağızlarından çıkan her sözcükle, attıkları her adımla kendilerini ya da birbirlerini içinden çıkılmaz bir pislik bataklığına gömdükleri, ciddi toplumsal ve siyasi eleştiriler de içeren kapkara, traji-komik bir güldürü. Öykünün gelişimi kimi sürprizler içerdiğinden, metin hakkında daha fazla bir şey söylememeyi yeğliyorum.

Cambazın Cenazesi’nde geleneksel gölge oyunu dekorunu modern bir meddah gösterisine başarıyla uygulamış olan Jesse Gagliardi, Poz için klasik ama işlevsel bir iç mekân yaratmış. Işık tasarımında Eyüp Emre Uçaray’la kostüm tasarımında Hakan Akkaya da benzer bir çizgide çalışmışlar.

Poz için çekilen kurada yönetmen olarak İlyas Odman çıkmış ama zamanlama sorunları yüzünden projede yer alamayınca oyunu Sami Berat Marçalı yönetmiş. İki sebepten de çok iyi olmuş. Birincisi, bu metin tam da Sami’ye göre ki, o da metnin ve oyuncuların hakkını veren dört dörtlük bir sahneleme gerçekleştirmiş. İkincisi, bu ‘imece’ projede, projenin fikir babasının yer almayışı bana haksızlık gibi gelmişti. O aksilik bu olumsuzluğu yok etmiş.

Oyun sonrası Deniz Madanoğlu, “En büyük şansım, bu oyuncu kadrosuydu,”  diyordu. Cambazın Cenazesi’nin prömiyerinde de Sami Berat Marçalı Poz için, “Benim kadınlarım muhteşem,” demişti. Gerçekten de Sami’nin izleyicinin merakını devamlı uyanık tutan, 90 dakikalık oyunu hiç sarkmadan soluk soluğa izleten başarılı yönetimi altında Banu Çiçek Barutçugil, Esra Dermancıoğlu, Selen Uçar ve Gülce Oral olağanüstü bir topluluk oyunu çıkarıyorlar (genç kızı Gülce ile dönüşümlü olarak oynayan Canan Atalay için de çok iyi duyumlar aldım). Oyun bittiğinde izleyicilerin ayakta alkışladığı ‘Sami’nin kadınları’ gerçekten muhteşem ama Esra Dermancıoğlu bir başka türlü muhteşem. Sadece diyaloglarıyla değil, sustuğu zamanlarda bile, yüzünü ve bedenini kullanarak nasıl konuştuğunu izlemek için bile bütün oyun bir kez daha izlenebilir.

Projenin prömiyer gecesi Sami’ye, “Projeye ilk başladığında, ‘Yarının Oyunları’ başlığının biraz fazla iddialı olduğunu düşünmüştüm ama, yanılan ben, haklı olan senmişsin,” demiştim. Gerçekten de Cambazın Cenazesi olsun Poz olsun,  kesinlikle tiyatromuzun yarınında da yerini alacak iki önemli oyun. Darısı diğer ikisinin başına derim.

 

NOT: Ağustos başındaki olumsuz hava şartları yüzünden bir iki oyun iptal olmuş. Poz’un bitim tarihi 16 Ağustos ile üçüncü oyun ‘Let’in başlayacağı 20 Ağustos arasında, Poz için ek temsiller konma olasılığı var. Sakın kaçırmayın derim. Hepinize iyi seyirler.