Maccabiat Oyunları’na genel bakış

19. Maccabiat Oyunları’na bir bütün halinde bakmak gerekirse, ilk başta organizasyonun büyüklüğünden bahsetmek gerekir. Açıkçası gelmeden önce bu kadar büyük bir organizasyonla karşılaşacağımı hiç düşünmedim.

İgal MEVORAH Spor
31 Temmuz 2013 Çarşamba

 

19. Maccabiat Oyunları’na bir bütün halinde bakmak gerekirse, ilk başta organizasyonun büyüklüğünden bahsetmek gerekir. Açıkçası gelmeden önce bu kadar büyük bir organizasyonla karşılaşacağımı hiç düşünmedim. Öyle ki Olimpiyatları aratmayan büyük bir organizasyonun içinde bulunduk iki hafta boyunca. Maçlarımızın büyük bir bölümünün yapıldığı Wingate Spor Akademisi’nde yemekler hariç her şeye dört dörtlük diyebiliriz. Yemekler kötü değildi elbet ama hep aynı yemekleri yememiz katılımcıları biraz da olsa sıktı.

Fazla sayıda genç gönüllünün çalışması da ayrı bir renk kattı organizasyona. Çoğunluğu kızlardan oluşan bu gönüllü grubu doğal olarak birçok sporcunun ilgisini çekti. Ülkelerin giydiği kıyafetlere değinmek gerekirse, hepsi profesyonel spor markaların sponsorluğunda yapılmış rengarenk kıyafetlerdi. Belki de Maccabiat Oyunları’nın profesyonelliğini arttıran bu kıyafetlerdi.

Yaşadığımız aksaklıklara geçen haftaki yazımda değinmiştim. Elbette her büyük organizasyonda bir takım aksaklıklar yaşanabilir. Nitekim son bir haftayı gayet rahat ve sorunsuz geçirdik. Son olarak söyleyebileceğim en güzel şey, burada yer alan tüm insanlara teşekkür etmek. Bu tecrübeyi bize yaşattıkları, bu havayı bize teneffüs ettirdikleri için.

Takım içindeki hava

İşte turnuvanın en güzel, en eğlenceli, en keyifli ortamı… Türk sporcuları arasında kaldıysanız kesinlikle canınız sıkılmaz. Öyle bir şeyin imkanı yok. Gerek yazdıkları marşlar, gerek birbirlerine attıkları sloganlar gerekse de Fenerbahçe-Galatasaray atışmaları… Hepsi apayrı bir renk kattı Maccabiat Oyunları’na. Özellikle futsal takımımızın yazdığı bazı marşlar kimimizi gülmekten kırdı geçirdi. Durduk yerde Türkiye’ye yazdıkları marşlar da cabası. Otobüste en arka bölümü kapan futsal ekibimiz, hemen hemen her yolculukta orayı tribüne çevirmeyi başardı. Hiç kuşku yok ki, en coşkulu, en renkli ekip seçilecek olsa o Türkiye olurdu. Evet, belki sportif açıdan çok başarılı olamadık ancak bize sunulan bu imkanlardan da sonuna kadar yararlanmayı bildik.