Yeşil ekonomi sizi de kapsıyor mu?

21. yüzyıla damgasını vurmakta olan sürdürülebilirlik ve inovasyon kavramlarını yaşam tarzları haline getiren yeşil yakalıların yaşadığımız ekonomik ve ekolojik krizlere karşı mücadelede lokomotif olacağına şimdiden kesin gözüyle bakılıyor

Çevre
22 Haziran 2012 Cuma

Talya ENRİQUEZ ROMANO

 

Haziran ayı geldiğinde okullardaki son sınıf öğrencileri mezuniyetle birlikte gelen karışık duygular içindedirler. Bir yandan lise sonlar, bütün yıl harıl harıl hazırlandıkları ve geçtiğimiz cumartesi günü başlayan Lisans Yerleştirme Sınavlarından iyi bir puan alarak hayallerindeki üniversitelere girebilmenin telaşındalar. Diğer yanda üniversiteden mezun olacak öğrenciler ise, son on yedi senedir en iyi bildikleri meslek olan öğrenciliği geride bırakıp bırakmayacaklarına karar vermekteler. Kimisi iş hayatı yerine bir süre daha öğrenciliğe devam edip yüksek lisansa doğru yol alırken, büyük bir çoğunluğu iş hayatına atılmanın tatlı heyecanını taşırlar.

Öğrencilikten iş hayatına geçişte gençleri en çok düşündüren konu kuşkusuz istedikleri işi nasıl bulacaklarıdır. Lisede yaptıkları tercihlere bağlı olarak seçtikleri bölüm ve orada dört sene boyunca öğrendikleri, gerçek hayata ne kadar hazırlamıştır onları? Okuldaki teorileri iş dünyasına yansıtmaları için fırsatlar hangi alanlarda çıkacaktır karşılarına? Bundan otuz kırk sene öncesine baktığımızda, doktorluk ve avukatlık gibi babadan kalma ‘meslek’ler ön plana çıkıyordu. Son on beş yirmi yılda ise iş fırsatları açısından en popüler bölümler işletme, iktisat ve çeşitli mühendislik dallarıydı.

Gelecek yirmi senenin yıldızı yükselen çalışma alanları ne olacak?

21. yüzyılda hızla artan çevre sorunları, küresel ısınmanın yarattığı iklim değişiklikleri, sanayinin doğaya verdiği zararlar yeni bir iş alanı olan “yeşil işleri” doğurdu.  Başta uluslararası şirketler olmak üzere artık firmalar çevreye verdikleri zararı en aza indirmek, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanıp, karbon salınımlarını azaltmak için çalışıyorlar. Birçok firma, ürünlerini daha çevreci hale getirebilmek için yenilikçi teknolojiler geliştiriyorlar ve bu işlerde onlarla birlikte çalışacak insanlara ihtiyaç duyuyorlar. Çevreye duyarlı bu yeni işlerde çalışan kişilere “yeşil yakalı” deniliyor. Şu anda ülkemizde 50.000 yeşil yakalı çalışan olduğu tahmin ediliyor. Önümüzdeki bir kaç yıl içinde bu rakamın en az 15.000-20.000 kadar daha artması bekleniyor.

Yurtdışında neler oluyor diye baktığımızda, Avrupa’da sadece doğal yaşam ve biyolojik çeşitliliği koruma alanındaki işlerde 14 milyondan fazla kişi yer alıyor. Brezilya’daki yeşil yakalıların üç milyon kişiye ulaştığı tahmin ediliyor. Gelecek yirmi yılda küresel yeşil ekonominin 30 ile 60 milyon arasında yeni iş alanı yaratacağı ön görülüyor. Yeşil ekonomiye geçişte en büyük değişikliklerin tarım, balıkçılık, atık yönetimi, enerji, ormancılık, ulaşım ve inşaat sektörlerinde gerçekleşmesi bekleniyor. Yeşil işler yeni iş fırsatları yaratmasının yanı sıra, çekici maaş paketleriyle de ön plana çıkıyorlar. Hali hazırda bu işlerde çalışacak insan yetiştiren çok az kurum olduğundan, yeşil yakalı elemanlara olan talep oldukça yüksek ve normal ücretlere oranla yüzde 50 daha fazla ücret alabiliyorlar.

Önümüzdeki döneme damgasını vuracak yeşil meslekler

Önümüzdeki döneme damgasını vuracak yeşil mesleklere şöyle bir göz attığımızda, ilk karşımıza çıkan yenilenebilir enerji sektöründeki işler oluyor.  Küresel ısınma ve iklim değişikliği, alışılagelmiş enerji üretim modellerini değiştirmemiz gerektiğini gösterdi ve dünya genelinde yenilenebilir enerji üretimine olan ilgi arttı.  Alternatif enerji kaynaklarına yönelen firmalar düşünüldüğünde, yenilenebilir enerji uzmanları ve yenilenebilir enerji mühendisleri geleceğin yıldızları arasında görülüyor. Enerji uzmanlıklarını işletme veya pazarlama yüksek lisansıyla taçlandıran gençlere ise parlak bir kariyerin kapıları açılıyor. Benzer bir şekilde ülkemizde yeni gelişmekte olan rüzgâr enerjisi sektöründeki şirketler bünyesinde  çalışacak rüzgâr enerjisi uzmanları aranıyor.  Bu alanda kendilerini yetiştirmek isteyen kişiler için Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Rüzgâr Enerjisi Araştırma Merkezinde yüksek lisans ve doktora eğitimi veriliyor.

Yeşil mühendislik alanları sadece yenilenebilir enerji uzmanlıklarıyla da sınırlı değil. Eski dönemlerde pek önemsenmese de yeni neslin gözde meslekleri arasında sayılan çevre mühendisliği, yüzyılımızın temel mühendislik dallarından biri olacak gibi görünüyor. Atık yönetiminden, doğal kaynakların verimli kullanımına, geri dönüşüm tesislerinin kurulmasından gürültü kaynaklarının belirlenmesine pek çok alanda çevre mühendislerine ihtiyaç duyuluyor.  Teknik konulardaki uzmanlığın doğaya duyarlılıkla birleştiği başka bir alanın ise inşaat sektörü olması bekleniyor. Doğa dostu konutlardan, çevreye duyarlı kurumsal binalara yeni nesil tüm inşaatlarda enerji verimliliği yüksek, karbon ayak izi düşük olma özelliği aranıyor. Bu alanda kendini geliştirmek isteyen mimar ve inşaat mühendisleri için yurtdışında birçok sertifika programı bulunuyor.

Doğaya yardım etmek için mühendis mi olmak gerekiyor?

“Doğaya yardım etmem için mühendis mi olmam gerekiyor?” diyen sosyal kişiler için ise yeşil ekonomi bambaşka fırsatlar sunuyor.  Son dönemlerde çok uluslu firmalarda çevre politikalarını pazarlama politikasının temeline oturtmaya yönelik bir eğilim göze çarpıyor.  İşte bu noktada yeşil pazarlama danışmanları, ürünlerinin çevreci özelliklerini ve firmalarının çevre ile ilgili sosyal sorumluluk planlarını müşterilerle paylaşmaktan sorumlu oluyorlar.  Çevre konularıyla ilgili yeşil pazarlamacılar müşterilerle olan ilişkiyi geliştirirken, yeşil insan kaynakları uzmanları da şirketlerin içe yönelik müşterileri sayılan çalışanlar nezdinde çevre duyarlılığını artırmak için projeler tasarlıyorlar. Bu kişiler, en basit elektrik ve su israfını engellemeden ortak araç uygulamasına, gereksiz kâğıt tüketimini azaltmaktan çalışanların çevre projelerine katılımını arttırmaya; personelin günlük alışkanlıklarında daha doğa dostu davranmasını sağlamaya çalışıyorlar. 

Geleneksel hukuk ve tarım gibi alanlar da yeşil ekonomiden nasibini alıyor. Doğa dostu şirketlerin, enerji ve doğal kaynaklarla ilgili konularda yasal mevzuata uygunluğunu denetleyecek, çevreyle ilgili hukuksal çerçeveyidanışabilecekleri çevre ve enerji hukuku uzmanlarına ihtiyaçları var. Bu uzmanlar, bir yandan iç piyasadaki hukuksal sorunlarla ilgilenirken, ilerleyen yıllarda da Avrupa Birliği’nin en önem verdiği konulardan biri olan çevreye duyarlılık konusunda, firmaların AB mevzuatlarına uyum sağlayabilmesine yardımcı olacaklar. Aileden gelen mesleklerden bir diğeri olan tarım alanında da babadan kalma alışkanlıklar önümüzdeki yıllarda değişecekmiş gibi görünüyor. Son dönemlerde hayli popüler olan organik ürünlere artan talep, organik tarım yetiştiriciliği konusunda uzman kişilere olan ihtiyacı doğuruyor. Benzer bir şekilde organik kozmetik ürünleri alanında çalışacak farmakolog veya fitoterapistlere olan ilgi de hızla artıyor.

Yeşil yakalı nüfusun genel profili

Farklı meslek gruplarından gelseler de yeşil yakalı nüfusun genel profiline baktığımız zaman; çoğunlukla genç, yeniliğe açık, yaratıcı, dinamik ve birden fazla alanda bilgi sahibi kişiler olduklarını görüyoruz. 21. yüzyıla damgasını vurmakta olan sürdürülebilirlik ve inovasyon kavramlarını yaşam tarzları haline getirmiş olan yeşil yakalıların yaşadığımız ekonomik ve ekolojik krizlere karşı mücadelede lokomotif olacağına şimdiden kesin gözüyle bakılıyor.

Haziran ayının ilk haftası dünyanın birçok ülkesinde Çevre Haftası olarak kutlanır ve her sene yeni bir temayla insanlığa çevre konusundaki dersleri hatırlatılır. 5 Haziran Dünya Çevre Gününün bu yılki teması, “Yeşil Ekonomi: Sizi de Kapsıyor mu?” olarak belirlendi. Doğaya uyumlu yaşam üniversitesinde son dönemlerde çok başarılı olamayan insanoğlu, destek için yeşil yakalı sınıf arkadaşlarına güveniyor.