Korona virüs önlemleri sürecinde çocuk ve ergenle iletişim

Dünyanın gündemindeki korona virüs salgınının ülkemizi de etkilemesi ihtimali yetişkinleri de çocuklarımızı da önemli ölçüde etkiliyor. Bu süreçte hem kendimize hem de onlara destek olmak öncelikli. Çocuklar ve ergenler beklenmedik durumları anlamak ve baş etmek için henüz yeterince yaşam deneyimine sahip değil. Bu tip durumlarla baş etmeye çalışırken etraflarındaki yetişkinlerin desteğine her zamankinden daha çok ihtiyaç duyarlar.

Gençlik - Eğitim
18 Mart 2020 Çarşamba

Yetişkinler olarak duruşumuz nasıl olmalı?

Çocukların duyguları ebeveynlerin duygularından beslenir. Yaşananları anlamlandırırken yetişkinlerin sözleri ve tepkilerini referans alırlar. Etraftaki yetişkinlerin yüksek düzeyde kaygısı var ise çocuk ve ergenler de bu yönde daha fazla etkilenecektir. Yetişkinlerin konu hakkında konuşurken sakin kalabilmeleri çocukların güvenlik hissini pekiştirir.

Çocukları dinlemek ve bu salgın ile ilgili kaygılarına saygı duymak ve kaygılanmanın normal olduğunu kabul etmek gerekir.

Çocuk ve gençlerle konuşurken aklımızda tutmamız gerekenler:

Her şeyden önce virüs ve etkileriyle ilgili teknik konular kadar bu konudaki duyguları hakkında da sizinle rahatlıkla konuşabileceğini vurgulayabilirsiniz.

Kriz dönemlerinde çocuk ve gençlerin ruh sağlığını korumak için onlarla empati kurmak, bilgilendirmek, şimdiye odaklanmak, abartmadan alınması gereken tedbirleri konuşmak önemlidir. Konuşurken duygularını adlandırabilmeleri için destek olabilirsiniz.

Küçük çocuklar bazen duygularını konuşarak ifade etmekte güçlük yaşayabilir. Böyle durumlarda oynadığı oyunlar ve çizdiği resimler üzerinden konuşmak bize çok yardımcı olabilir.

Normal düzeyde bir kaygının bizi koruduğunu unutmamalıyız. Ancak aşırı kaygının sağlıklı düşünme ve tedbir için gerekenleri yapmada engelleyici olduğunu da aklımızdan çıkarmamalıyız.

Çocuklarla bu konuda konuşurken sakin ve ölçülü olmak; onları zaten her zaman almamız gereken makul hijyen tedbirleri konusunda bilgilendirmek önemlidir.

Çocuklara bilgi verirken açık ve nesnel bilgi vermek onlara aşırı güvence vermekten daha değerlidir.

Kaygıdan kaçınmak için aşırı umursamaz ve rahat davranmak, konuyla ilgili sadece mizah üzerinden konuşmak da kaçınmamız gereken bir durumdur. Bu konuda denge tutturmak daha sağlıklı olacaktır.

Verdiğiniz bilgileri, Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü gibi güvenilir kaynaklardan aldığınızı söylemek etkili olacaktır.

Alınan önlem ve hijyen kurallarının hatırlatılmasında aşırıya kaçmak da olumsuz sonuçlar doğurabilir. Bu durum çocuklarda kaygıyı arttırabilir ya da özellikle ergenlerde tersini yapmaya, umursamaz ya da tepkisel davranmaya sebep olabilir. Bu konuda da ölçülü olmak önemlidir.

Küçük çocuklara yaşlarına uygun olarak tanıdıkları, bildikleri otorite figürlerinin (hükümet yetkilileri, sağlık bakanlığı, doktorlar ve bilim insanları gibi) bizi güvende tutmak için çok çalıştıklarını belirtmek yerinde olabilir.

Sosyal medya ile ilgili nelere dikkat etmeliyiz?

Bilgiye çok kolay ulaştığımız ama aynı zamanda yanlış bilgiden etkilenmeye çok açık olduğumuz bir çağda yaşıyoruz. Özellikle böyle bir kriz döneminde, çok çeşitli sebeplerle asılsız ve kaygı uyandırıcı içerikler sosyal medyada hızla yayılabiliyor.

Genel olarak küçük çocukların virüsle ilgili haber yayınlarına mümkünse doğrudan maruz kalmaması daha uygun olur.

Çocukların özellikle sosyal medyadan bu virüs ile ilgili güvenilir olmayan haberlerle etkileşimini sınırlamak yerinde olacaktır.

Bu haberlerden ebeveynlerin çocukların bilmesi gerekenleri seçip, süzgeçten geçirip daha makul bir şekilde çocuklara aktarması uygun olacaktır.

Daha büyük yaştaki çocuklar ve ergenlere ise en sağlıklı bilginin konunun uzmanı olan yetkin kişilerden alınabileceğini, bir yorum okuduklarında kaynağını iyi değerlendirmeleri gerektiğini sıklıkla hatırlatmak yerinde olur.

Bu süreçte nelere dikkat etmeliyiz?

Aniden gelen tatil duygusu ve yaşanan süreç çocuk ve gençlerin günlük rutinini oldukça değiştirecektir. Bunun bir dağılmaya dönüşmemesi için bir iki gün içinde ailece bir planlama yapmak çok yerinde olacaktır.

Yeni bir günlük rutin oluşturmak, boşluk ve serbestlik duygusunu frenlemek önemlidir. Günlük ders, tekrar, soru çözme, serbest zaman, kitap okuma, hobi etkinliklerinin olabildiğince bir programa bağlanması en azından adının konması önemlidir. İki hafta sonra okulların açılıp normal düzene dönüleceği ve görev ve sorumluluklarımızın devam ettiği arada hatırlatılmalıdır.

Eğer;

Çocuğunuzun uyku, beslenme ve günlük düzeninde belirgin farklılıklar görüyorsanız,

El yıkama ve hijyen kurallarında aşırıya kaçıyorsa,

Tatil sürecinde günlük bir rutin oluşturamayıp sürekli bu gündemle meşgul oluyorsa,

endişe ve kaygılarıyla ilgili düşünüp konuşabilmesine alan açmak daha da önem kazanacaktır.

 

ULUS ÖZEL MUSEVİ OKULLARI REHBERLİK SERVİSİ

  

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün