Burning Heart

İtalyan aygırı Rocky Balboa, Rus devi boksör Ivan Drago ile karşılaşır ve Rocky IV filminde ABD adına Rus boksörü yenerek kapitalizmin komünizm karşısındaki şanını kurtarır. Rocky serisi için cebindeki son parayı kullanan Slyvester Stallone Amerikan Rüyasının güzel bir örneğidir.

Cüneyt DİRİCAN Ekonomi
18 Mart 2020 Çarşamba

Maç esnasında çift görmeye başlayınca kenardan ses gelir: “Ortadakine vur”. Yüksek Rus teknolojisi ile maça hazırlanan Ivan’ı, doğanın imkânlarını kullanarak hazırlanan “I love you Adrian” yerden kalkarak ve “To the end Ivan Drago” diyerek yenmiştir. Sanırım Rocky IV şu anda dünyada yaşananları anlatmak adına evde olacakları beklerken seyredilmesi gerekenler arasında ilk üç sırada. Nasıl olmasın? Yazının başlığını atan şarkının sözleri günümüzü ve insanlığı anlatmıyor mu? Alınması gereken dersleri içeren sözleri yok mu? “Two worlds collide,
Rival nations, It's a primitive clash… Does the crowd understand? Is it East versus West,
Or man against man, Can any nation stand alone…?”

Jim Peterik ve Frankie Sullivan şarkısı Survivor tarafından 1985 yılında söylenen (Grubun adı bile tesadüf) şarkının üzerinden Glasnost, Perestroyka geçti, Almanya’da duvarlar kalktı, küreselleşme başladı ve küreselleşmenin son nimeti COVID-19 pasaportsuz, gümrük birliksiz tüm ülkelere uğruyor. Pandemi kelimesi ile tanışan finansal piyasalar ekstrem riskleri sadece finansal ürünlerde olur sanırken akademinin önümüzdeki yıllardaki sosyal bilimler konusunu belirliyor. Piyasa riski, operasyonel risk, likidite riski dışında artık sermaye yeterliliklerini hesaplarken ekstrem riskleri de dikkate almak zorunda. Nasıl almasınlar. Uzaylı istilasını ciddiye almayan akademi veya finansal piyasalar bankaların, sigorta şirketlerinin evden çalışmak zorunda kalabileceğini, hamilelerin, hastaların, engellilerin öncelikle evlerine gitmesine hazır mıydı? Çocuğu veya sağlığı için endişe edip ATM’lere para koymayan çalışanların olduğu haberleri yurtdışından gelirken sürdürülebilirlik sadece sermaye yeterliliği ile olmuyormuş. Türkiye Bankalar Birliğindeki eğitimlerimde yaklaşık 2 senedir uzaydan gelebilecek risklerle beraber ekstrem risklere hazırlıklı olunması konusunda vaka çalışması yapıyoruz ve artık oradayız yani ekstrem risk noktasında. Uzaydan gelebilecek riskler (uzay savaşı, virüs, pandemi, göktaşı, vb.) konulu ULAKBİM makalemde ekstrem risk durumlarında atılabilecek finansal ve ekonomik önlemler paketi adım adım yazıyor. Henüz Türkiye olarak orada değiliz. İnşallah olmayız da. Yok ekstrem riskleri ben keşfetmedim. Willis Tower Watson, 2013 yılından beri yıllık olarak bunların listesini yayınlıyor. Pandemik risk orada da var.

Tek suçlu pandemi mi?

Geçmişi kısaca bir hatırlatmakta fayda var. 1997 yılından sonra kaydi para arzındaki hız artışı sonrası 2000 yılında teknoloji hisseleri çökmüştü. Washington Konsensüsü adı verilen anlayış ile sermaye hareketleri ile gelişmekte olan ekonomilerin canlandırılması ve büyüme sağlanmak durumundaydı. Küreselleşme bunu gerektiriyordu. Ivan’ın maçı kaybetmesinin getirdiği coşku tüm küresel ekonomilere yayılmalıydı. Komünizm çöktüğüne göre tüm dağılan Rus Cumhuriyetlerine İtalyan aygırının başarı hikâyesi yayılmalıydı. Çin ve Küba henüz buna ayak uydurmuyordu. 2000 sonrası kaydi parayı daha hızlı pompalayan gelişmiş merkez bankaları ile 2008 yılında ABD piyasaları kendine bir bahane buluyor ve mortgage balonu ile küresel finansal krizi tetikliyordu. Daha önce teknoloji hisseleri ile başlayan balonların patlaması, gıda fiyatları, otel fiyatları gibi balonlarla sürerken kredi riski en büyük düzeltmeyi getiriyordu. Kriz sonrası sürdürülebilir büyümeyi öne koyan şirketler Ar-Ge ve inovasyon ile Dördüncü Sanayi Devrimine giden yolu hızlandıracaklardı. Burada komünizmi koruyan Çin, Pekin Konsensüsü ile teknolojiyi tedarikçi olmak adına kucaklıyor ancak küresel sermayeyi doğrudan yatırım ve dış ticaret fazlası olarak kabul ediyor, portföy yatırımı sıcak para olarak Washington Konsensüsü’nün hedefini ret ediyordu. Ivan maçı kaybetmişti ancak 3 trilyon dolar birikimi ile Huawei Köprüsü bütçe açığı, kamu borcu zirve yapan ve enflasyon yaratamayan Kwai Köprüsünün rövanşını kendi stili Pekin Konsensüsü ile alıyordu. Trump iş adamı Ronald Reagan gibi Japonya’da yemek sonrası bayılmamak için 2016 seçimleri öncesindeki tüm seçim beyannamesini Çin üzerine kurguluyordu. Döviz manipülatörü bile ilan etti, ilk faz anlaşma gelince kaldırdı. 800 milyar dolarlık dış ticaret açığının yarısı Çin’e olunca. Keza Paris İklim Anlaşmasından da o nedenle çekiliyordu. Çin bize Apple satıyor havayı kirletiyor, bedelini ben ödüyorum diye. Stallone yaşlandığı, Bruce Lee öldüğü için yeni filmi bizzat Başkan kendisi çekiyordu. 2008 sonrası bilançosunu beş katına çıkaran Federal Reserve faizleri sıfıra çekerek Washington Konsensüsünü yaşatmaya çalışıyor ancak Pekin Konsensüsü önünde engel oluyordu. Likidite Tuzağı’nın Paranın Yansızlığı ile borsalara gidiyor olması ve kredi aktarım mekanizması üzerinden tüketim ve üretime gitmiyor olması dünya ekonomisi adına çözüm modelinin yanlış olduğunu gösteriyor ve FED varlık alımını azaltarak faizleri arttırmaya başlıyordu. Ancak frene çok hızlı bastı. 750 milyar dolar bilanço bir anda daralınca sermaye piyasaları ile büyümeyi hedefleyen ve başaran Başkan Powell’a fırça üzerine fırça atıyordu. Haklıydı. Derken fırçalar bağımsız FED üzerinde ani bir faiz indirim etkisi yarattı ancak yeterli olmuyordu. Eylül 2019’da ABD bankalararası para/repo piyasasındaki sıkışıklıkla faizler dört katına çıkınca NY FED üzerinden piyasalara likidite pompalama kararı geldi ve Haziran 2020’ye kadar 500 milyar dolar ile dengeye ulaşılması hedefleniyordu. Ama kimse COVID-19’u hesaba katmamıştı.

Siyah Kuğu Kim? WHO’s bad?

Michael Jackson şarkısı kim esas kötü diye soruyor. Ocak ayının başında Çin’le anlaşması gelen Trump İran’a gözdağı veriyor ve 29.000 Dow Endeksi ile tarihin zirvesine tivit atıyordu. Ancak küresel ekonomi ABD verileri kadar iyi değildi. Büyümede sorun vardı. Küreselleşmenin Trump ve Brexit ile tarih sayfalarına karışması ile buna hazır olmayan başta AB ile reel ekonomilerdeki sorun bir yerde ayyuka çıkacaktı. Dünya Borsalar Federasyonuna göre, 2008 öncesinde 60 trilyon dolar büyüklüğe sahip dünya borsaları 2020 başında %50 daha şişikti. Ve bir bahane lazımdı. Derken korona virüs devreye girdi. Ve piyasalar bahanesini bulmuştu. FED panikle erken davranıp faizde indirim yapınca zaten sorunlu olan dünya büyümesi nedeni ile petrol fiyatından zarar eden ambargolu Rusya ve Aramco’yla nakde dönmek isteyen Suudi Arabistan Salı Pazarında akşam dampingine gidiyordu. Arzı pompalama yarışı ile FED birleşerek mutasyon geçirmiş, COVID-19 ekstrem riski ile birleşerek piyasalara siyah kuğu gölü balesi yaptırmaya başlamıştı. FED bu hafta faizleri sıfıra indirdi, 700 milyar dolar varlık alım kararı aldı. Diğer merkez bankaları faiz indirimleri ile dansa daveti kabul etti. Bu sefer farklı olarak maliye politikaları ile zarar gören sektörler başta olmak üzere kamu destekleri devreye girecek. FED’in havayolu başta olmak üzere 2008’deki gibi şirket hisselerini alması da konuşuluyor. AB başta olmak üzere birçok ülke şimdiden resesyonu kabul etmiş durumda. Bilinen tek şey aslında bahane olan fakat suçlu gösterilen korona virüs etkisi azalmaya başlayınca Likidite Tuzağı’nın sonrasında neler olacağı. Mahfi Eğilmez bloğunda Likidite Tuzağı yazısını hatırlattı ancak Hoca’ya katılmadığım yer şu. Ezberleri bırakmak lazım, ekonomi, para, banka kitapları artık eskide yazanlar gibi günümüzde çalışmıyor. Nitekim Twitter’da ezberleri bozmamız lazım TCMB faiz indirmeli tersine iddia edildiği gibi arttırmalı değil dediğimde, kendisi “ezber bozacağız diye yanlış işlere girmemeli” cevabı yazmıştı. Sonra 24 saat geçmeden FED’in ilk faiz indirim kararı geldi. Likidite Tuzağı’nda Keynes der ki, (tahvil) faizler sıfıra yaklaşınca yatırımcılar likit kalmak ister. Bu son volatilitede yatırımcılar (negatif reel faizli) tahvillere koştular, zaten 17 trilyon dolar eksi faizli tahvillerde. Doktora yeterlilik sorusu Likidite Tuzağı eskisi gibi değil. 2000 yılı öncesi anlayışlarla bu krizleri yönetmek mümkün değil. Doğa karmasını buluyor.

Son söz: Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaksa ekonomide bizleri neler bekliyor, bir sonraki yazıda. Örnek verelim. Evden çalışma dijital ekonomiyi canlandıracaksa plaza kiralarına, takım elbiselere gerek var mı?

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün