23.İstanbul Tiyatro Festivali biletleri satışta

Kasım 2017’den beri tekrar her yıl düzenlenmekte olan İstanbul Tiyatro Festivali bu yıl 13 Kasım - 1 Aralık tarihleri arasında yapılacak. Festival Direktörü Leman Yılmaz ve ekibi her yıl olduğu gibi, karşımıza müthiş heyecan verici bir programla çıkıyorlar.

Erdoğan MİTRANİ Sanat
8 Ekim 2019 Salı

Yılmaz, 23. İstanbul Tiyatro Festivali’nin bu yıl farklı içeriği ile dikkat çekeceğini, festivalin sahne sanatlarının kabul edilmiş kalıplarının sorgulandığı, alışılmışın dışında sahneleme tekniğine ve yapısına sahip oyunlara ev sahipliği yapacağını belirtiyor.

Golden Mask Rus Sahne Sanatları Festivali ile geçen yıl ‘Hamlet / Collage’  oyunuyla başlayan işbirliği bu yıl çok daha büyük bir gelişme gösteriyor.

Bu işbirliğinin en önemli ürünü Eugene Vakhtangov Theatre yapımı ‘Bir Rus Masalı: Yevgeni Onyegin’. Fikir, kompozisyon ve sahnelemeyi üstlenen  Rimas Tuminas’ın, Aleksandr Puşkin’in yapıtının karakterlerine hafıza ve hayal gücü kazandırmasıyla başkalaşan tutkulu yorumuyla Yevgeni Onegin, gerçek ile hayal gücünü hayranlık uyandıran bir koreografiyle yansıtıyor.

Başarılı Rus işbirliği

Golden Mask seçkisinde yer alan bir diğer eser de, özgün sanatsal vizyonunun merkezine çağdaş dansı ve baleyi koyan yenilikçi dans topluluğu. Moskova Balesi’nin ‘Her Yol Kuzeye Çıkar’ gösterisi yalnız dansseverlere değil, güncel sanata ilgi duyan ve bu sanatın sıra dışı örneklerini görmekten haz duyanlara seslenen bu çalışma; duygu durumlarımıza, çatışmalarımıza, ani patlayışlarımıza ve içe kapanışlarımıza yedi erkek dansçının getirdiği yedi farklı yorumla, yalnızca kalbimizden değil, akıllarımızdan da çıkmayacak bir performans.

‘Hamlet / Collage’ı bize getirmiş olan, Rusya’nın köklü tiyatrosu Theatre of Nations bu kez, melodram ve komedinin aynı oranda, yoğunlukta olduğu, kurgusal bir gelecekteki baş döndürücü bir müzikalle karşımızda. Günümüz Rus tiyatrosunda adından en çok söz ettiren yeni nesil yönetmeni Maxim Didenko’nun yönettiği, ünlü sinema yönetmeni Grigory Alexandrov’un 1936 yapımı  kült filminden esinlenen, Clown performansının müzikal ile çarpıştığı ‘Sirk’de Didenko, rüyanın gücünü ele alıyor ve onu cazibesiyle yeniden tanımlıyor.

Theatre of Nations’un seçkideki diğer oyunu, Rus oyun yazarı, senarist, sinema yönetmeni, oyuncu ve sanat yönetmeni Ivan Vyrypaev’in yazdığı ‘İran Konferansı’. Danimarka’nın ‘en iyi beyinleri’, sözde İran sorununu tartışmak, sonuca varmak için Kopenhag’da bir konferansta toplanmışlardır; karşılarında ise toplumun önde gelen aydınları ve halk bulunur... Karar vericilerin imalarla örülmüş konuşması... Bu konuşmaların yarattığı ağırlık... Çözüm?...

Festivalde, Golden Mask Rus Sahne Sanatları Festivali’nin programı dışında birbirinden ilginç sekiz uluslararası oyun daha var:

Tiyatro güncel olanın kaydını nasıl tutar? Gerçek ve güncel olanla ilişkisinin sınırları nelerdir? gibi soruları tartışmak, farklı açılardan bakmak, anlamlar yakalamak için, Feydra Tonnerre Production, iki disiplinin, tiyatro ve tarihin karşılaştığı ‘Tarihe Not Düşmek’ oyunu sahneliyor. Oyun, gerçekleri kaydetmek, tarihe bir kayıt düşmek amacıyla yazılan Prendre Dates’tan yola çıkmış.

Geçtiğimiz yıl başlayan Flaman Kültür Bakanlığı ve Platform 0090 ortaklığı bu yıl da Ultima Vez’in ünlü ‘Trap Town’ gösterisiyle devam ediyor. Dans tarihine yön vermiş Belçikalı topluluk, seyircisini zaman ve mekândan bağımsız, paralel bir gerçeklikte, hayatımızın sıradanlığı üzerine sıra dışı bir yolculuğa çıkaracak.

Flaman Kültür Bakanlığının desteklediği diğer çalışma da, bir Begüm Erciyas ve Platform 0090 yapımı olan ‘Seslenen Parçalar’. Katılımcılarını iç sesleriyle tanışmaya davet eden bu gösteri birbirinden bağımsız tek kişilik girişlerden oluşuyor. Bu girişler, izole edilmiş bir ses kulübesini mahremiyetinde bir ses kaydı ile yönlendirilerek kendi seslerini izleyicisi olacak her katılımcı için tek izleyicilik bir gösteri olacak.

Festivalin Flaman Kültür Bakanlığı ve Platform 0090 ile son ortak çalışması, aşırı muhafazakâr Amerikalı televizyon yıldızı Jimmy Swaggart’ın bir konuşmasından parçalar kullanılarak oluşturulmuş ‘Daha Da Beter ve Beter ve Beter Olacak Arkadaşım’ adlı gösteri.

Uluslararası gösterileri bu yıl Goethe Institut da destekliyor. Goethe Institut’un Nolgong ile tasarladığı ‘Being Faust – Enter Mephisto’ Goethe’nin Faust’undan ilhamla hazırlanmış, çeşitli sanal ve fiziksel oyun biçimleri kullanılarak, akıllı telefonlarla giriş yapılıp oynanacak bir oyun.

2013’te bizi ‘Rhinoceros’ ile büyülemiş olan, Paris’in ünlü topluluğu ‘Théâtre de la Ville’, büyük yazarın oyunlarından özenle uyarlanmış, absürd, şamata, şaşırma ve esprinin olağanüstü karışımı olan bir gösteriyle, uyumsuz tiyatronun en önemli ismi olan İonesco’ya saygılarını sunuyor: ‘Ionesco Suite / İonesco Dosyası.’

EUROPOLY, Avrupa’daki Goethe Enstitülerinin Münchner Kammerspiele, Onassis STEGI, Sirenos – Vilnius Uluslararası Tiyatro Festivali, Teatro Maria Matos Lizbon ve Tiger Dublin Fringe ile işbirliği içinde yürüttüğü bir proje. Goethe Institut’un Onassis Stegi – Atina ile ortak çalışması ‘Temiz Şehir’, bir umutla Atina’ya gelen kadın göçünü, göçmen temizlikçi, kadınların karşılaştığı sorunları, hikâyelerin gerçek sahiplerinin ağzından, günlük hayatlarında temizlik işçiliği yapmaya devam eden beş kadından oluşan oyuncu kadrosundan dinletecek.

Portekizli Arena Ensemble topluluğu, ‘Kayıp Kimlik’ adlı gösteride, kurgu - gerçeklik arasındaki sınırları yeniden keşfetmeye çalışarak, film, tiyatro ve dans gibi farklı disiplinleri bir araya getirerek izleyiciyi bugünün dünyasının duygusal haritasına davet ediyor.

Festivalin yerli yapımları

23. Festivalin açılış oyunu, Stüdyo Oyuncuları’nın yeni tragedyası ‘İo’. Çok sayıda tragedyayı ve klasik metni, özgün yaklaşımıyla sahneye taşıyan yazar – yönetmen Şahika Tekand, bu kez mitolojiyi başka bir gözle okuyor; ataerkil dünya düzenini, hafızasını ve sorgulama yetisini terk eden bugünün insanını, şiirsel bir aksiyon düzeni ile sahneye taşıyarak, Olympos ve Zeus’la hesaplaşıyor.

Tiyatromuzun ulu çınarı Genco Erkal’ın 60. sanat yılını ve Dostlar Tiyatrosunun 50. yılını kutladığı bu yıl, bu çok önemli iki olaya, İstanbul Tiyatro Festivali tiyatro dünyasından önemli isimleri bir araya getiren bir sempozyumla katılıyor. Sempozyumun paralelinde sanatçının halen sahnelenen ‘Yaşamaya Dair’, ‘Bir Delinin Hatıra Defteri’ ve ‘Merhaba’  oyunları festivalde sahnelenecek. Yeniden izlemek ya da henüz izlememiş olanlara, çoluğunuz, çocuğunuz, torunlarınız, için bu seksenlik genç adamı keşfetme fırsatı!!!

Yerli oyunlar seçkisinde İstanbul seyircisinin festival dışı izleme olanağı çok düşük olan iki çalışmaya dikkatinizi çekmek isterim:

Birincisi, Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı (DAKA) ve İKSV işbirliğiyle yürütülen proje kapsamında Van’da, bir yıl boyunca tiyatro eğitimi alan bölge gençlerinin katılımıyla hayata geçirilen Tuşba Kent Tiyatrosu tarafından Özen Yula’nın ‘Dünyanın Ortasında Bir Yer’ adlı oyunun yeni bir yorumu. İkincisi, Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosunun Wajdi Mouawad’ın filme de çekilmiş ünlü oyunu ‘Yangınlar’ın Murat Daltaban yönetimindeki farklı sahnelenmesi. Kaçırılmaması gereken iki çalışma!

Tiyatro Pera, Büchner’in iki çarpıcı metnini, masalımsı bir atmosferde sınıf ve sistem eleştirisi yapan ‘Leonce ile Lena’ oyunu ile politik manifestosu ‘Hessenli Köy Postacısı’ bildirisini, yöneten, tasarlayan ve çeviren Yücel Erten’in özgün tasarımında bir araya geliyor: ‘Barakalar ve Saraylar (Leonce ile Lena Üzerine Bir Çalışma)’.

Uzun çalışma saatleri, eklenen kredi borçları, ameliyat sırası bekleyen yaşlılar, seks işçiliği yapan öğrenciler, dolandırıcılar, göçmenler, enflasyon ve işsizlik; halk hızla yoksullaşırken krizin hep teğet geçtiği süper zenginler. Moda Sahnesi ‘Ver Parayı’ adlı ironik ve çarpıcı ekonomik kriz oyununun prömiyerini festivalde yapacak.

Seyirciler, Tarihi Kuzguncuk İskelesini üç oyuncu eşliğinde dolaşarak, ‘Kral Lear’dan ilhamla yaratılan bir dizi ana tanıklık edecek. Metni ve sesi atmosferin parçası kılan ‘Kadar’ izleyiciyi mekânla bir ilişki içine girmeye ve performansın izlerini sürmeye çağırıyor.

Philip Ridley’in çağın yıkıcı şiddetini, bir çiftin ilişkisine yerleştirdiği şiirsel motifler ve zekice bir kurguyla ele aldığı, Türkiye’de ilk kez sahnelenecek olan ikincikat & Kusurlu İşler yapımı ‘Narin Napalm’ da prömiyer yapacak oyunlardan.

Altıdan Sonra Tiyatro, sadece sesiyle değil, hayata, müziğe ve aşka olan tutkusuyla da ölümsüzleşen Edith Piaf’ın 48 yıllık trajik hayatını kaleme alan Başar Sabuncu’nun ve 1982’deki yorumuyla Piaf ile özdeşleşen Gülriz Sururi’nin anısına saygı duruşu olarak ‘Kaldırım Serçesi’ni, Yiğit Sertdemir’in yönetmenliğinde yeniden sahneleyecek.

Geçen yıl “biriken” tarafından okuma tiyatrosu olarak sunulan, Özen Yula’nın bir ülkenin umutsuz gençliğinin metaforu olarak ele aldığı, büyük kentin ortasındaki sıradan bir park ve geceleri bu parkta yaşanan sıra dışı olayları ele alan ‘Sahibinden Kiralık’  bu kez yine “biriken” tarafından sahneleniyor.

Okuma tiyatrosu demişken, Ceren Ercan’ın üçlemesinin son halkası ‘Tahran Rüyası’ da, Mark Levitas tarafından okuma tiyatrosu olarak sahnelenecek.

Bizden iki dans performansını da unutmayalım. Talin Büyükkürkçüyan’dan ‘Bak Sen’ MGSÜ Çağdaş Dans Anasanat Dalından ‘bir şey’ ile ‘kedi kedi’ de ilk kez festivalde sahnelenecek.

Daha bir ay var demeyin. Bazı biletler tükenmek üzere.

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün