2018’de biz konuşurken bilim nereye koşuyordu?

2018’i geride bırakırken ay ay Türkiye gündemine oturan, sosyal medyada herkesin mutlaka söyleyeceği bir sözü olduğu konuları ve buna paralel olarak o esnada bilimde neler başarıldığını masaya yatırıyoruz.

Selin KANDİYOTİ Perspektif
11 Aralık 2018 Salı

2018’i geride bırakırken ay ay Türkiye gündemine oturan, sosyal medyada herkesin mutlaka söyleyeceği bir sözü olduğu konuları ve buna paralel olarak o esnada bilimde neler başarıldığını masaya yatırıyoruz. Güleriz ağlanacak halimize... Memleketimde malzeme bol, mizah tavan ama insan takılıp kaldığımız konulara üzülmeden edemiyor. 2019 boş gündemlerle uğraşmadığımız, çok daha hoşgörülü olduğumuz, bilimin hak ettiği ilgiyi gördüğü bir yıl olsun, 2018’i aratmasın.

Ocak

Canan Karatay’ın doğru beslenme ile ilgili bir açıklama yapıp bunun gündeme oturmadığı görülmemiştir. Kendisi cesur bir profesördür ve dediklerinin hemen hepsi doğrudur...Fakat rating uğruna mı bilinmez öyle uç söylemlerde bulunur ki tartışmaların odağı haline gelir. Ocak ayında gündemi meşgul eden söylemini hatırlayın: “Kelle paça yeyin,botoks yaptırmanıza gerek kalmaz!” Gençleşmek isteyen fakat bir yandan yediğine içtiğine dikkat eden kadınlar ne yapsındı? Nasıl bir ikilemdi bu? 

O esnada bilimde hayat boyu gençliğin hatta ölümsüzlüğün sırrına bir adım daha yaklaşılıyordu. Stowers Enstitüsünde araştırmacılar yassı solucanlar üzerinde yaptıkları çalışmada,ne kadar zarar görmüş olursa olsun, tüm organizmayı bütünüyle yeniden oluşturabilen tek bir hücreyi izole edip mekanizmasının sırrını keşfetmeyi başarmıştı. Böylece rejeneratif ilaçların geliştirilmesi yolunda büyük bir adım atıldı. Az kelle paça ile idare edin yakında belki yaşlanma belirtilerinin hepsinden bir kerede kurtulabiliriz.

https://www.sciencedaily.com/releases/2018/06/180614213802.html

 

Şubat

Din otoritelerince dile getirilen, “Sol elle yemek yenilmemeli, sol elle şeytanlar yemek yer” tarzı söylemlere karşılık, kimimiz ünlü solakları -TC’nin son başbakanı Binali Yıldırım dahil- sayarak, kimimiz de solaklığın beyin loblarının çalışma prensibine dayandığını söyleyerek mücadele ediyorduk. Biraz ileri gitmiş olmalıydık nitekim Türkiye’nin lob konusuyla imtihanı nisan ayında gözler önüne serilecekti. “… Siz benim beynimdeki lobları nereden biliyorsunuz, ben beynimde lob olduğunu bilmiyorum” diyen ‘Yemekteyiz’ yarışmacısı, “Zeki insanlarda iki lob vardır derler' sözüne koca sırıtmasıyla 'O zaman bende beş lob vaaar” diyerek yanıt veriyor, beş duyumuzu birden isyan ettiriyordu. 

O esnada bilimde canlı yaşamın yapı taşı olan amino asitlerin dizilimlerinde solaklığı tercih ettiği biliniyordu. Koskoca hayat solaktı. Amino asit molekülleri tıpkı ellerimiz gibi birbirinin aynadaki ikizi olan iki şekilde oluşuyor. Teorik olarak sağ elli amino asit ile sol elli amino asidi oluşturmak eşit derecede kolay ancak canlılığa baktığımızda, tamamen sol elli amino asitler üzerine kurulu olduğu görülüyor. Solak amino asitlerin dünyamıza düşen meteorlarla geldiği düşünülüyor Şubat ayında meteorların, güçlü manyetik alanlar ve elektron antinötrino kaynağına maruz kaldığında amino asitlerin diziliminin solak olduğu bulundu.

Unutmadan şubatın 6’sında Elon Musk, Tesla aracını Mars’ın yörüngesine yolladı. Neden mi? Çünkü kendi roket şirketi olan aşırı zengin bir bilim sever ve eğlence anlayışı müthiş.

https://astrobites.org/raise-your-left-hand/

 

Mart

Hülya Avşar’ın “Ben erkek çalışsın, kadın evde çocuklarını büyütsüncüyüm” sözleri karşısında program konuğu Mehmet Aslantuğ’un nasıl saçını başını yolmayıp beyefendi duruşunu koruyabildiğini konuştuk. Aslantuğ’un “Kadın üretimde olsun ama, öyle değil mi Hülya? Muasır medeniyet seviyesi başka türlü olmuyor var ya Ata'nın işaret ettiği” tepkisine “Kadın özgür olmasın demiyorum, erkek egemen olsun” diye yanıt verdi Hülya Avşar. 

O esnada bilimde 14 Mart’ta kaybettiğimiz dahi bilim insanı Stephen Hawking’in ölümünden hemen önce kaleme aldığı yayınları konuşuluyordu. Birinde Hawking, insanlığa mümkün olmadığını düşündüğümüz bir şey vadediyordu. Paralel evrenlerin varlığını uzayın derinliklerine yollayacağımız ölçüm aletleriyle test edebileceğimiz sonucuna bağlanan ve güçlü matematik teknikleri içeren makalede evrenimize benzeyen sonsuz sayıda başka evren olduğu teorisinin aksine daha az sayıda evrenlerin olduğu ve sandığımızdan çok daha birbirine benzediği söyleniyordu. Diğer makalesinde ise 40 yıllık tutkusu olduğu kara deliklerle ilgili bilgini kaybolması paradoksuna çözüm sunuyordu. Bilgi kara deliğin etrafındaki olay ufkundaki son ışık tarafından kopyalanıyordu. Bu konuda daha alınacak çok yol olmasına karşın, Hawking çok önemli bir buluşa önayak olmuş oluyordu. Kadın üretimde olsun mu olmasın mı? Hawking son anına kadar üretiyordu.

https://www.independent.co.uk/news/science/stephen-hawking-death-final-paper-universe-multiverse-black-hole-study-a8332936.html

  

Nisan

Uber 60’tan fazla ülkede faaliyet gösteren ABD merkezli bir ulaşım ağı. Nisan ayı itibariyle bu ağı kullanan biri olarak vatan haini oluyordum. İstanbul Taksiciler Birliği Başkanı İrfan Öztürk “Uber’e binen de kullanan da vatan hainidir” dediği için tabi. 

O esnada bilimde ise üç kişinin beyni birbirine bağlanmış, birbirlerine düşüncelerini aktarabilirlerken, tarihte beyinlerin ilk sosyal ağı kuruluyordu. Beyinden beyine doğrudan iletişim - üstelik üç kişi ile - bu süper hatta über bir durumdu. O zaman internet ve bulut teknolojisi ile bu üçü yüz binlere çıkarmak neden mümkün olmasın diye düşünmekte bilim insanları. BrainNet adındaki ağ, beyinde elektrik aktivitelerini kaydeden EEG ve beyne bilgi yollayabilen TMS aletlerini kullanarak beyinden beyine iletişimle işbirliği içinde problem çözdürüyor. Ayrı odalarda oturan üç kişi beraberce bir Tetris oyununu oynadılar. Bugün Tetris yarın Candy Crush deyip sığ görüşlü olabilirim ama hain değilim.

https://www.technologyreview.com/s/612212/the-first-social-network-of-brains-lets-three-people-transmit-thoughts-to-each-others-heads/?utm_source=twitter.com&utm_medium=social&utm_campaign=owned_social

Mayıs

Yanni mi? Saçmalamayın, Laurel tabi ki. 

O esnada bilimde Çin, Queqiao adındaki iletişim uydusunu Ay’a fırlatıyordu. Çin’in daha sonra 8 Aralık’ta gönderdiği uzay aracı ile tarihte ilk kez Ay’ın karanlık tarafına iniyorduk. Chang’e 4 adındaki uzay aracı bize radyo sinyallerini doğrudan gönderemezdi bu sebeple mayısta gönderilen Queqiao iletişim için büyük önem taşıyor. Bu uydunun içinde evrenin büyük patlamadan hemen sonrasını dinlemek için bir radyo anteni bulunuyor. Ayın gölgesindeki uydu, ilk kez Dünya’dan gelen radyo sinyallerinin karışmadığı çok daha sessiz bir ortamda düşük frekansta (1 ila 80 MH) yıldızların henüz oluşmaya başladığı anları dinlemeye nail olacak.

Bu antene doğru Laurel derseniz Laurel duyacağına emin olabilirsiniz, çünkü 2015 model mavi-siyah elbisedeki gibi dünya nüfusunun neden ikiye bölündüğünün açıklaması şu şekilde yapıldı: Yüksek ses frekanslarını silersek Laurel alçak ses frekanslarını silersek Yanny işitiliyor. Farklı frekanslara duyarlı olabiliyoruz.

https://www.nature.com/articles/d41586-018-05231-9

 

Haziran

24 Haziran genel seçimler öncesi Ankara’da yağan yağmur şehri Venedik’e çevirmiş, Güneş gazetesi yazarı Ömer Özkaya iklim değişikliği ve küresel ısınmadan söz etmeye gerek duymadan yağmuru dış güçlerin yağdırdığını iddia etmişti: “O yağmurun doğal olmadığı kanaatindeyim. Böyle bir yağmuru İstanbul'da denemek isteyebilirler. Ankara'daki o felakete 15 dakikalık bir yağış sebep oldu. Bunları yapıp deniyorlar. Ve bakıyorlar 15 dakikada ne oldu diye. Peki o yağmur bir saat devam etseydi.”Çok geçmedi İstanbul’a ceviz büyüklüğünde dolu uyarısı yapıldı. Ama biz dış güçlere hazırdık. 

O esnada bilimde jeomühendislik iklim değişikliği ile mücadelesinde alıp başını gitmişti. Yapılması gereken bulutların çok daha üst seviyesinde bulunan stratosfere yüksek irtifada uçabilen uçaklarla 5 milyon ton sülfür dioksiti püskürtmekti. Her volkanik patlamadan sonra atmosfere dağılan sülfür dioksit iklimde bir soğumaya neden olur çünkü kimyasalın oluşturduğu bulut güneş ışınlarını geri yansıtır. İşte bilim insanları volkanları taklit edip bir güneş kalkanı yapacaklar. Rutgers Üniversitesinde iklim bilimciler, bu işlemin örneğin finansman sıkıntısıyla aniden durdurulması durumunda nelerle karşılaşacağımızı, göç hızını ayarlamak zorunda kalacak bio çeşitliliğin nasıl etkileneceğini yazdıkları iç kapatıcı bir makale yayınladılar. Yapsak dert yapmasak dert. Gözünüz 2019 sonunda Harvard Üniversitesinin deneyinde olsun.

https://nationalpost.com/news/geoengineering-could-reverse-climate-change-but-might-have-dire-effects-if-abruptly-stopped-study

 

Temmuz

Adamın teki sokak ortasında sarılmaya hapis cezası verilmeli derken, İntizar ve Sinem Gedik’in hiç de yasak olmayan(!) aşk görüntüleri Gedik’in eski eşi Mustafa Ceceli tarafından internete sızdırılmıştı. İnsanlar aşk gibi dünyanın en mutluluk veren hissini baskılama peşindeyken;

o esnada bilimde Technion Üniversitesinde araştırmacılar, haz alma duygusundan sorumlu mutluluk hormonu olarak bilinen dopamini farelerin beyninde tetiklediklerinde, bağışıklık sisteminin müdahalesini iyileştirdiğini ve kanserli tümörün büyüklüğünü yüzde 50 düşürdüğünü gözlemlemişlerdi. 

https://www.timesofisrael.com/israeli-study-shows-positive-emotions-may-shrink-cancer-tumors/

 

Ağustos

Hepimiz yükselen dolar karşısında tek yürek olmuş, Amerikan tıraşını boykot edip, iPhoneları kırıp, kavanozlarda dolar turşuları kurarken Türkiye’yi ortadan tam ikiye bölen neydi? Tabi ki Vedat Milor'un “Menemen soğanlı mı olur, soğansız mı?” sorusu. Ankete 437 bini aşkın kişi katılıyor sonuç yüzde 51 ile soğanlı çıkıyordu. Ağustosun bir başka gündem maddesi de 'Kim Milyoner Olmak İster' programında üniversiteli bir yarışmacının "Çin Seddi nerededir?" sorusuna iki joker hakkını kullandıktan sonra Çin demesi olmuştu.

O esnada bilimde 1,6 milyar dolarlık proje ile bugüne dek Güneş’e en çok yaklaşacak (6 milyon kilometre), en yüksek hıza çıkacak (saatte 700.000 kilometre) ve en yüksek sıcaklığa dayanıklı (1.377 derece) sondayı fırlatıyorduk. Önümüzdeki yedi yıl boyunca Parker adındaki sondanın göndereceği verilerin Güneş'in atmosferi ‘Corona’ ile ilgili pek çok sırrı açığa çıkarması umuluyor.

Vedat Milor sorsun Corona biranın içine limon atılır mı atılmaz mı? Atılmaz. O limon biranın içine sıcaklarda sinek düşmesin diye şişeyi örtmek için konur. Bu hikâyenin geçtiği ve başkenti Meksiko olan ülke hangisidir üniversiteliler? Çin midir, Meksika mıdır? Emin misiniz? Son kararınız mı?

https://www.nasa.gov/image-feature/parker-solar-probe-launches-to-touch-the-sun

 

Eylül 

Ağustosun son günü Yıldız Tilbe yine evrim konusuna takmış, “Darwin yaşasaydı evrimi reddederdi, ne bilsin zavallı?” derken hızını alamıyor, “Kromozomlar evrilirken devrilmesinler” diye espri yapıyordu. Bu tartışmalar eylüle doğru sarkarken Nihat Doğan da tartışmalara katıldı, evrim teorisinin çöktüğünü ‘Söylemezsem olmaz’ programında milletimize duyurdu.

O esnada bilimde bilim insanları ilk defa, canlı hücrelerde daha önce hiç görülmemiş yeni bir DNA yapısının var olduğunu belirledi. Çift sarmal diye bildiğimiz dizilimden çok farklı bir yapıydı. Canlı hücrelerdeki ‘bükülmüş düğüm (i-motif)’ DNA’sı keşfi, biyolojimizin işleyişini anlamamızda yeni bir ipucu oluyordu. Bir var olup bir yok olan bu DNA parçaları genlerin çalışma düğmesini açıp kapatıyor gibiydi, yani hücre için elzem bir görevi vardı. 1990’larda varlığından bahsedilmiş, canlı hücrelerde ilk doğrudan gözlem nisan ayında gerçekleşmişti.

https://www.sciencealert.com/scientists-have-confirmed-a-new-dna-structure-inside-living-cells-i-motif-intercalated

 

Ekim

“Ölüler her zaman yaşayanlardan daha fazla çiçek alır. Çünkü pişmanlık minnetten daha çok acıtır” sözünün Anne Frank’tan intihal olmasıyla suçlanan Yazar Nilgün Bodur,Tüm kişisel gelişim kitapları böyle referanslarla bezeli, beni yıpratmaya çalışıyorlar” deyip kendini savunuyordu. O cümle aslen Anne Frank’e ait değilse de en azından Bodur sayesinde kitabı okuyan okumayan Anne Frank’ı öğreniyordu. İnsanlar kendilerini kişisel geliştiriyor dursun,  

O esnada bilimde Çin’de laboratuvarda geliştirilmiş olan bebekler doğuyordu. DNA’sı değiştirilmiş Nana ve Lulu ikiz kardeşlerin dünyaya geldiklerini bilim dünyası büyük bir şok içinde Kasım ayının sonunda öğrenecekti. He Jiankui gizlice CRISPR tekniği kullanarak iki embriyoyu HIV virüsüne dirençli olacak şekilde değiştirmiş, tasarım bebeklerin gerçek olacağı dünyanın kapısını aralamıştı.

 

Kasım

Adriana Lima görkemli Victoria’s Secret defilesinde jübilesini yapıyordu. Türkiye, Metin Hara’ya içinden “Helal olsun be” diyordu. Burgazlılar ise haklı bir gurur yaşıyordu. Belki bu ayın en çok konuşulan konusu bu değildi ama her biri Venüs Tanrıçası güzelliğinde kızlardan bahsetmek varken başka gündemi yazmak son iki senedir sizler için yılsonu hediyesi olarak bir yolunu bulup melekleri arka sayfaya taşıyan bendenize yakışmazdı.

O esnada bilimde Mars’a Insight adındaki araç yedi aylık yolculuğundan sonra başarılı bir şekilde iniyordu. 14 dakika içinde araç Mars atmosfere giriş yapıyor, alçalıyor ve toprağa iniyordu. Hızı saatte 20 bin kilometre olan aracı 8 dakika içinde saate 8 kilometre hıza düşürmüşlerdi. Bu yüzden birbirlerine süper komik şekilde çak yapmak NASA çalışanlarının hakkıydı. Insight, Mars toprağını delerek sismik hareketlerin gizemini çözecek, (d)epremlerini daha doğrusu (m)epremlerini dinleyecek; çünkü (D)ünya’da değil (M)ars’ta. İngilizcede earthquakes (yer-dünya sarsıntısı) demiyorlar marsquakes diyorlar. O hesap.

https://mars.nasa.gov/insight/

Aralık 

Kayseri’de tespih tutkunları, dernek çatısı altında bir araya geliyordu. Tespihin asla sallanmaması gerektiğini belirtilirken, insan sağlığına son derece faydalı olduğu, özellikle kehribar tespihin sol elle çekildiğinde guatr hastalığına fayda sağladığı ve kalp ritmini düzenlediği söyleniyordu. Kehribar tespihi ter ve vücut aktivitesine göre şekil aldığından tespihi başkasına verdiğinizde başkasının vücudundaki tuz oranı farklı olması nedeniyle tespihin matlaştığını, bunun da kehribarın küsmesi anlamına geldiği bilgisi paylaşılıyordu.

O esnada bilimde iki milyar insanı etkileyen kansızlık (anemi) hastalığını, tırnak altı etlerimizin renginden teşhis edebileceğimiz cep telefonu uygulaması hayata geçiyordu. Tırnağın altındaki etimizde pigment bulunmadığı için ete rengini veren tek unsur kanda oksijen taşıyan hemoglobin. Etinizin rengini anemi hastalıklı insanların etinin rengiyle karşılaştıran aplikasyon kan testinden daha az zahmetli ve en önemlisi bedava. 

Tespihin vücuttaki tuz oranına göre matlaşması yanında pek bir sönük kalan bu bilimsel gelişme ile 2018’i bitirmek olmaz. Klişe gibi gelecek ama bu ay labirentteki farelerde yapılan bir deneyde, farelerin beyinlerinin hipokampus bölümündeki nöronların hangilerinin aktive olduklarına bakılarak farelerin labirentte bir sonraki dönüşlerinin ne tarafa olacağı önceden tahmin edildi. Zihin okumada çığır açıcı bir gelişme olarak kayıtlara geçilsin.

 

https://www.newscientist.com/article/2187194-phone-app-can-diagnose-anaemia-from-photos-of-fingernails/

https://www.dailymail.co.uk/sciencetech/article-6462559/Mind-reading-one-step-closer-Scientists-created-brain-maps-rats.html

 

Etiketler:

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün