Tasarım Bienalinde öğrenci olmak

4. İstanbul Tasarım Bienali 22 Eylül – 4 Kasım arasında, altı farklı mekanda gerçekleşiyor.

TUNA SAYLAĞ Sanat
26 Eylül 2018 Çarşamba

‘Okullar Okulu’ başlıklı didaktik, yenilikçi temasıyla merak uyandıran etkinlik, ‘Öğrenme biçimi olarak tasarım, tasarım biçimi olarak öğrenme’ hakkında hayatın her alanına dokunan ve öğreten deneyimler sunuyor.

Kendinizi bilgiye ve  yeni fikirlere hazırlayın!

Okul günlerinizi mi özlediniz? O vakit Bienal ile birlikte tekrar öğrenci olmaya ve öğrenmeye hazırlanın! Ancak bu okul bildiğinizden çok farklı. Baştan tasarlanmış ve bütün sunulanlar sürdürülebilir bir eğitim yaklaşımı için bir deney alanı olarak kurgulanmış. Yeni, yaratıcı ve ilginç tasarımlar, icatlar, çözümler ufkunuzu açacak yeter ki bilgi notlarını sabırla okuyun ya da iyi bir rehber eşliğinde gezin.

 

Kuratör Jan Boelen


Bu Bienal yaşamla birebir ilişkili

Günümüzde öğrenmenin ne anlama geldiği, nasıl tasarlandığı ve tasarlanması gerektiği gibi sorular etrafında şekillenen Jan Boelen küratörlüğündeki 4. İstanbul Tasarım Bienali, altı mekânda gerçekleşiyor.

Her bir mekân, Okullar Okulu başlığı altındaki altı okuldan birini kapsıyor: Akbank Sanat’ta Bozum Okulu (Unmaking School), Yapı Kredi Kültür Sanat’ta Akışlar Okulu (Currents School), Pera Müzesinde Ölçekler Okulu (Scales School), Arter’de Dünya Okulu (Earth School), SALT Galata’da Zaman Okulu (Time School) ve Studio-X Istanbul’da Sindirim Okulu (Digestion School).

Bienalde tasarım, mimari, biyoloji, sosyoloji, gastronomi, pedagoji, ekoloji, teknoloji ve ekonomi gibi pek çok farklı alandan, ülkelerden 200’ün üzerinde katılımcının sergi ve projeleri yer alıyor. Altı ayrı temayı inceleyen Okullar Okulu düşünmek, paylaşmak ve odaklanmak için bir ortam sağlarken belirli durumlar için cevaplar da sunuyor. Bienal, yerli-yabancı, farklı yaşlardan uygulamacıların katılımı sayesinde eski ve yeni bilgiyi, bilim dünyasıyla amatörlüğü, profesyonellikle kişiseli bir araya getirirken ne gibi alternatifler yaratılabileceğine ilişkin cevaplar da arıyor. Sergilerde, haritalardan yiyeceklere, ölçüm birimlerinden zamana, el sanatlarından yapay zekâya, resimden uzay istasyonuna kadar birçok tasarımı farklı açılardan ele alan projeler yer alıyor.

Bir gün - iki okul…

20 Eylül’de, Yapı Kredi binasındaki basın toplantısına geç kalınca ilk önce yolumun üstündeki Arter’i gezmeye karar verdim. Şanslıydım. Galerinin kapısında, bir grup yabancı gazeteciyi gezdirmeye gelen Bienal Küratörü Jan Boelen ve orada eserleri bulunan birkaç sanatçıyla burun buruna geldim. Böylece üç kata yayılan sergiyi uzmanının rehberliğinde gezdim. Ardından ikinci durağım olan Yapı Kredi Kültür Sanat’a gittim. Her iki mekân da adeta birbirinden çok farklı yaşam alanlarına ait çalışmaların yürütüldüğü, ilgili birçok eşyanın bulunduğu büyük bir deney laboratuvarına benziyordu. 

Yapı Kredi Kültür Sanat’ta Akışlar Okulu

Yapı Kredi Kültür Sanat’ta yer alan Akışlar Okulu, suyun, kültürün, objelerin ve bilginin hem fiziki hem de dijital dünyada nasıl hareket ettiğini, etkileşime dayalı bir ağ oluşturmak için nasıl bir araya geldiğini inceliyor. Ziyaretçiler, yeni teknoloji ve sistemleri besleyen, bilgi ve para hareketliliklerini de içine alan farklı dijital- analog akışları, ağları ve bunların arasındaki ilişkiyi tartışmaya çağırıyor. Okul, dijitalleşme ve güvensizlik gibi kavramlar etrafında bir anlatı kurarken teknolojileri de eleştirel bir yaklaşımla ele almayı amaçlıyor.

Akışlar Okulu, tarihi İpek Yolu’ndan taşınan zehirli bir Japon balığının Türkiye’de görülmesine, internet üzerinden satın aldığımız mal ve hizmetlere, ekranlarımız aracılığıyla tükettiğimiz medya içeriklerine kadar her şey, bir değiş tokuş ağı içinde gerçekleşen sayısız bir bağlantının sonucu. ‘Dünyaları Örmek’, ‘Aralıksız Ders’, ‘İstanbul Tekno –Turizmi’  burada hayata geçirilen projelerden bazıları.

Okullar Okulu, Bienal süresince düzenlenecek yüzü aşkın söyleşi, performans, yüz yogası, blockchain atölyesi, koleksiyonerlik sohbeti, yemek atölyesi, kafe sohbeti, haritalama çalışması ve film programıyla eğitimi okulun ötesine taşıyarak tüm şehre yayıyor.

Arter’de Dünya Okulu

Dünya Okulu, neyin doğal, neyin felaket, neyin ilerleme olduğu, gezegen ile insanın kırılgan ilişkisini yeniden tartışmak zorunda kaldığımızda bunun muhatabının kim olacağı sorularını soruyor.

Savaş, kıtlık, iklim değişikliği… Haberlerde gezegenimizin sürekli bir felaket aşamasında olduğuna işaret eden kötü bir tabloyla karşı karşıya kalıyoruz. Dünya Okulunda yer alan projeler, müşterek üretim ve kurumsal ortaklılarından sanatsal araştırmaya veri analizine veya el işinden makine işine kadar proje temelli bir dizi öğrenme stratejisini kapsıyor.

Dünya Okulu, insanlar ve gezegen arasındaki ilişkinin yeniden tanımlandığı günümüzde doğallık, felaket ve evrim gibi kavramların nasıl değişebileceğine yanıt arıyor. Bu okul, özellikle son yıllarda dünyamızın en büyük sorularından olan göç olgusuna, doğal felaketler parantezinde, özellikle İstanbul’u ilgilendiren deprem gerçeğine, ardından yaşanacaklara ve hayatta kalma çarelerine odaklanıyor. Bu felaketin yeni kimlik ve topluluk oluşumlarını nasıl tetiklediğini inceleyerek farkındalık oluşturmayı hedefliyor.

Aslında bildiğim ama okuyunca vahametini daha iyi anladığım ‘şehrin hiç bir anlamda depreme hazır olmadığı’ gerçeği, olası sonuçlar ve tahmini kayıp sayısı tüylerimi diken diken etti.

1999 Gölcük depreminin ardından 2001’de yeni bir felaket durumunda, acil toplanma alanları tespit edildi. Ancak zaman içinde bu alanların çok büyük bir kısmı imara açıldı. Bu durum olay vuku bulduğunda insanların nereye sığınacakları sorusunu da tabiatıyla ortaya koyuyor.

‘Suda Yaşam’ projesi çareyi suda daha doğrusu denizde buluyor. Olası bir tsunamiden etkilenmeyeceği öngörülen Haliç üzerinde yüzebilecek küçük barakalar da bu projenin ana odağını oluşturuyor. Bu yüzer evlerin gerçek boyuttaki bir örneği Rahmi M. Koç Müzesinde görülebilir.

Bienal odağında sekiz temadan biri olan ‘Akdeniz ve Göç’ konusunu mercek altına alan İstanbul Kültür Üniversitesi ise, ilgili temayı iki farklı başlıkta işliyor. İki başlıktan biri olan ‘Dünya Okulu’nu Arter’de, bir diğeri olan ‘Uydu ve Mekân’ı da kendi binasında gerçekleştireceği atölyelerde ele alacak.


Bienal 4 Kasım’da sona erecek.