Nasıl yaşamalıyız?

Avram VENTURA Köşe Yazısı
20 Eylül 2018 Perşembe

Düşünürlerin sorguladığı, yazarların kahramanları aracıyla okuyucularına duyumsattığı, kimi sıradan insanın da zaman zaman yanıtını aradığı en önemli sorulardan biri şu oluyor:

-Nasıl yaşamalıyız?

Binlerce yıllık düşünce tarihine baktığımızda, düşünürlerin bu sorunun yanıtına yoğunlaştıklarını görebiliyoruz. Neler yok ki bu sorgulama konularında: Erdemler, özgürlük, hoşgörü, mutluluk, sanat, sevgi… Yaşantımızı iyileştirecek, onu daha anlamlı kılacak, güzelliğe yöneltecek bütün bu ve benzeri değerler, her zaman ilgi ve araştırma odağı olmuştur. Bunları, düşünür ve yazarların daha çok dile getirdikleri söyleyebiliriz. Oysaki hepimizin zaman zaman düşündüğü ya da bir tutkuyla bağlandığı yaşama amacı, sanırım bu sorunun yanıtını da içinde barındırmaktadır.

Bu ortaya konan soru, aslında oldukça yalın; ama bir o kadar da önemli ve düşündürücüdür. Doğrudan bunun yanıtını veremesek de, sözlerimiz, davranışlarımız, hayata bakışımızla bu alandaki bireysel arayışımızı göstermiş oluyoruz.

Kendi payıma, nasıl yaşamalıyız sorusuna, sözü çok uzatmadan bir tek sözcükle yanıt vermek isterdim:

-İnsanca!

Sanırım bu sözcüğe yüklediğimiz anlamlar içinde, karşılaştığımız her türlü güçlük ve engellemelere karşın, bize olumlu bir hayat sağlayan tüm değerleri bulabiliriz. Bir başka deyişle, savunduğumuz erdemlerin ışığında, insanca yaşama uğruna her tür çabayı harcadığımızı söyleyebiliriz.

Edip Cansever’in, şu dizelerinde dile getirdiği gibi:

Güç iştir çünkü bir tarihi insan gibi yaşamak

Bir hayatı insan gibi tamamlamak güç iştir.

Biz yaşama direndiğimiz, tüm güçlükleri aşmaya çalıştığımız oranda hayata tutunuyor, ona bir anlam katıyor, seviyoruz.

Soruyu daha geniş açıdan ele alacak olursak:

Hiçbir zaman bir başımıza değiliz. Mutlaka bir toplum içinde yaşıyor, kimi değerleri korumamız gerektiğini biliyoruz. İlişkilerimizde hoşgörünün, sevecenliğin, saygı ve sevginin ne denli önemli olduğunu yaşadıkça öğreniyoruz. Ayrıca birlikte olduğumuz, ilişkide bulunduğumuz insanlar da yaşantımıza bir değer katıyor, duygu ve düşüncelerimize yön veriyorlar. Kimi zaman hayat onlarla birlikte bir anlam kazanıyor, mutlu oluyoruz, kimi zaman da başkalarının olumsuzlukları nedeniyle hayat çekilmez duruma geliyor, mutsuzluğumuz çoğalıyor.

Başlıktaki soruyu Nâzım’ın iki dizesiyle de yanıtlayabiliriz:

“Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür / ve bir orman gibi kardeşçesine”

Kardeşçesine!..        

Bundan güzel bir dilek olabilir mi?