Öfkeli çocuklar

Yankı YAZGAN Köşe Yazısı
14 Şubat 2018 Çarşamba

(Hürriyet Pazar, Begüm Soydemir ‘Öfkeli Çocuklar’ röportajı için notlarımdan derlenmiştir)

Öfkeli davranışları nedeniyle okullardan çıkartılan, ruh sağlığı hizmetleri için yönlendirilen küçük çocukların sayısı artıyor. ABD ve Avrupa’da benzer bir eğilim bildiriliyor.

Ruhsal bozukluk riski

Küçük yaşlarda başlayıp devam eden öfke ve saldırganlık, daha büyük yaşlardaki DEHB ve davranım ve duygudurum bozuklukları için ciddi bir risk göstergesidir.

Ekran

Çocuk oyuncuların sanal ortamda kendini kaptırarak birbirini kesip doğradığı bilgisayar oyunları, şiddeti gözümüzün içine sokarak ve eksiksiz gösteren şiddet pornografisi örneği sayılırlar. Öfkenin kontrolden çıkmasını kolaylaştırırlar.

Çocuk ekranla ne kadar çok karşı karşıya kalırsa, dürtü kontrolü o ölçüde zayıflar, öfkenin saldırganlığa dönüşmesi kolaylaşır. Sahici insanlarla yeterince uzun sürelerle zaman geçiren çocukların ekran süresinden negatif etkilenmesi daha zor olur.

Öfke bir duygu, saldırganlık ise eylem

Öfke doğal bir duygudur, ancak öfke duygusunun şiddet ve saldırganlık ile sonuçlanması nelere bağlı? Kendini kontrol becerisi zayıf çocuklar başkalarına acımaya, empatilerini harekete geçirmeye fırsat bulamadan kendilerini başka birisine zarar verirken bulabilirler.

Öfkenin saldırganlığa dönüşmesini ne önler? Nerede duracağını bilmek, kendisini olduğu kadar başkasını düşünmeyi akıl etmek...

Duyguları öğrenmek

Öfkeyi, kızgınlığı tanımayı öğrenmekle başlayabiliriz. Duygunun yoğunluğunu, az mı çok mu olduğunu anlamak çocuk için zor olabilir. Ufacık bir öfke bile hemen büyür. Öfke ya da kızgınlık duygusunu nasıl adlandıracağını bilemeyen çocuk, davranışlarındaki kontrolü kolayca kaybeder.

Nasıl bir okul ve aile ortamı?

Başkasına zarar vermeyi meşrulaştırıcı, öteki kişinin bir biçimde bunu hak ettiğini ve o kişiye “oh olduğunu” düşündürücü yetişkin tutumları, empatiye ve merhamete pek yer bırakmaz.

Çocukların velileri okul ya da hastane bastıklarında, öğretmenleri ve hekimleri tehdit ettiklerinde, çocuklarına pek iyi bir örnek teşkil etmezler.

Saldırganlık, baskıyla da, “Olur böyle şeyler” tavrıyla da artar. Öfkeli anne-babalar kadar “Canının istediği gibi zarar verebilirsin” diyen müsamahakâr anne-babalar da öfke duygusunun başkasına zarar verici davranışlara dönüşmesini teşvik etmiş olurlar.

Haksızlığa uğramışlık duygusu

Çocukların haksızlığa uğradıkları duygusuna kapıldıkları durumlarda ‘hak arama ve ses çıkartmanın imkânsız olması’, çocuk bir süreliğine sinmiş ya da durumu sineye çekmiş bile olsa, haksızlığın doğurduğu öfkenin eninde sonunda patlamasına yol açar. Hakkını arayabilen, itirazını belirtebilen çocukların öfkesi ise, saldırganlıkla sonuçlanmaz. Haksızlık algısı öfkenin şiddete dönmesini meşrulaştırabilir, haklı olmak yanlış yapmanın gerekçesi olmamalıdır.

Sağdan soldan duyduklarım sağda solda düşündüklerim

Krizi fırsata dönüştürmek. Kendi krizini başkalarının gelişimi için fırsata dönüştürmek.

Etik. Yapabileceği halde (yapamadığından değil, yapmayı doğru bulmadığından ötürü) yapmamayı tercih etmek.

Az mı, çok mu, eksik mi, fazla mı? Çok olması eksik olmadığı anlamına gelmez. Az olması da eksik olduğu anlamına gelmez.

İnat. İnat gerçeği hedeflerse kararlılık olarak da adlandırılabilir.

Çoğaldıkça anlamı azalan şey. Bir şey biliyorum. Ben de bir şeyler biliyorum.

Çin işkencesi. Çin’de suçlu suçunu kendisi itiraf etmedikçe (ne kanıt olursa olsun) suçlu sayılmıyor. O zaman, bu metot geliştirilmiş!

İki kutuplu fikir dünyası. Övgü ile sövgü. Yergi (eleştiri) pek yok. (Nurullah Ataç’tan).

Hayal gücü. Hayal etmek gerçeği tanımayı, gerçeği ayırt etmeyi öğrenmenin ana yoludur. Hayal, gerçeğin ne olmadığını gösterir, gerçekte olmayanı hayalle temin edebileceğimizi de düşündürür.

Hayalsizlik. Çok kötü.

Teknoloji. Seküler bir gelecek hayali mi?

AlışVeriş. Almadan büyüdüysek vermek zor. O zaman, verdiğimizin karşılığını alacağımızdan emin değilsek, vermek bir kayıp hissi verir. Hemen geri alacağımızı garantileyerek vermek de vermek hissi vermez.

Çalışmak. Stradivarius keman bile alsanız, çalışmazsanız çalamazsınız. (Gazi Yaşargil’den)

Agresif. Yapılmaması gerekeni yapmak. O zaman, yapılması gerekeni yapmamak da pasif agresifliktir.

Artmazsa yetmez. Ekleyecek bir kelime bile yok.