Finance yazılır finans okunur

Finansal Okuryazarlık ve Finansal Erişim Endeksi sonuçları açıklandı. Geçen senelere göre trend yukarı yönlü ama hâlâ istenen seviyede değil. Tasarruf ve finansal bilinç noktasında daha gidilecek yolumuz var. Yol deyince finansal koçluk akla geliyor. Her bireyin kendisinin finansal koçu olması gerekiyor.

Cüneyt DİRİCAN Ekonomi
17 Ocak 2018 Çarşamba

Bir zamanlar gazetelere ilan vermişti bir alışveriş merkezinde açılan mağaza. “Printemps yazılır prentan diye okunur, anlamı ilkbahardır” diye. Başlığımızdaki finans kelimesinin etimolojik kökeni yine Fransızcadan geliyor. Anlamı maliye demek. Ceza kesmek, ceza veya vergi ödemek anlamındaki ‘finer’ fiilinden geliyor. Finans kelimesi yüzyıllardır insanoğlu için kritik. Finans denince akla piyasalar, şirketler öncelikle gelse de aslında ‘homo economicus’ birey ve toplumun en küçük organizasyonu olan ailenin bütçesi (ekonomi) adına daha kritik bir kelime. ‘Finansal farkındalık ve finansal okuryazarlık’ ile bu konudaki ilk, bu sayfalardaki ikinci yazımızı yaklaşık 5 sene önce 2013 Mart’ında yazmışız. 20 Eylül 2017’de “kendimizin finansal koçu olalım” diye yolunu yazmışız karşı komşu Ayşe Teyze ve emekli Salih Öğretmen okusun diye.

15 Ocak Pazartesi günü, 2013 yılına girerken kurulan FODER Finansal Okuryazarlık ve Erişim Derneği ile TEB Bankasının iş birliğiyle düzenlenen üçüncü konferansta Türkiye’de tasarrufların geldiği nokta tartışıldı. Son üç yıldır Boğaziçi Üniversitesindeki akademisyenlerin anket yöntemi ile oluşturduğu finansal okuryazarlık ve erişim endeksinin 2017 verileri açıklandı. İlk olarak 2013 yılında oluşturulan endeks VISA gibi çeşitli kuruluşların yaptığı finansal okuryazarlık araştırmalarına benziyor. Akademik dünyamızda da finansal okuryazarlık ile ilgili yapılmış birçok çalışma ve anket ölçeği bulunuyor. Ülkemizde Habitat Derneği’nin ve VISA’nın ‘Paramı Yönetebiliyorum’ gibi finansal okuryazarlık çalışmaları var. Finansı ülkemizde ilk kez ele alan sivil toplum kuruluşu ise Finans Kulüp.

FODER Başkanı Özlem Denizmen dışında BDDK’dan Mehmet Ali Akben, SPK’dan Başkan Yardımcısı Emre Önyurt ile TC Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürü Dr. Şerif Çakırsoy, TEB’den Gökhan Mendi konuşmacı olarak konferansta yer aldılar. Bunlarında dışında ayrıca yabancı isimler de önemli sunumlar yaptı. Bunlardan biri OECD Sosyal Politikalar Başkanı Dr. Boele Bonthuis, diğeri ise İngiltere eski Çalışma ve Emeklilik Bakanı Barones Dr. Ros Altmann’dı. Bonthuis sunumunda Türkiye’deki finansal okuryazarlık oranının OECD ortalamasının yaklaşık 1 puan altında olduğunu gösterdi. Öte yandan, Dr. Murat Uçer sunumunda, GSYİH’a oranı %10 civarındaki hane halkı tasarruflarımızın, GSYİH’mıza dair yeni zaman serileri ile OECD ortalamalarına (%25) yakın bir yerde olduğunu ifade etti. Konut yatırımlarının tasarruf rakamına dahil edildiğini, konut fiyat artışlarının cari açığımız ile tasarruflarımız arasındaki farkı anlatmak adına bir veri olduğunu aktardı.

Konferans, ana temasında işlenen Bireysel Emeklilik Sistemi ve Otomatik Katılım Sistemi dahilinde, yine Altmann, Bonthuis, Uçer’in konuşmacı, Osman Ulagay’ın moderatör olduğu panel ile devam etti. Burada Şalom Gazetesi’ni temsilen sorduğumuz soru ise şu oldu: “Dördüncü Sanayi Devrimi hakkında, robotlar ve yapay zekâ ile insan kaynağının emekliliği ve birikimlerinin kıyaslaması hakkında ne düşünüyorsunuz?” İngiltere eski Çalışma ve Emeklilik Bakanı Altmann bu soruya özetle şu şekilde cevap verdi: “Bu konu gündemde ancak bazı hizmetler insan tarafından yürütülmeye devam edecek, bireysel emeklilik yatırımlarına devam edilmeli”. Finans doktorunun notu: Benim SGK emekliliğime altı, bireysel emekliliğime on yıl kaldı. On yıl sonra son kuşak emekli ben olursam, emekli ikramiyemle Elon Musk’ın ilk kolonisi olarak Mars’a giderim, benim için x (dünya son bulur + dünya Mars olur). Sunumlarda geçen enflasyon da hele orada yoksa değmeyin keyfime bireysel emeklilik planımda.

İşin esprisi bir yana tasarruflarımızın ülke ekonomisinde yeri çok önemli. TRT’de bizler küçükken bir şarkı vardı, bizim kuşağın dilinde: “Tohumlar fidana, fidanlar ağaca, ağaçlar ormana dönmeli yurdumda.” Florida’da, Hollanda’da ağaçların içinde kaybolan konut alanlarını düşününce, konut tasarruf sayılıyorken geleceğimiz doğayı tüketmeden, ikisi bir arada niye olmasın diyor insan. Ama hepsinden önemlisi bizim bir ‘Yerli Malı Haftamız’ vardı. İthalat ile tasarruf arasındaki kopukluk bu endekslerden daha kritik belki de ülkemizde. O zaman haftaya yazımızın konusu bireysel emeklilik sistemi ve hayat sigortaları olsun. Umarım sizler okur, finans doktoru yazar.