Irkçılığın yeni adı; alternatif sağ

Dünya
23 Ağustos 2017 Çarşamba

Ali Abaday

 

Amerika’da Virginia’daki Charlottesville şehri üç hafta önce çok az kişinin adını duyduğu bir yerdi. Ancak İç Savaş dönemi köleliği savunan Konfederasyon tarafının ünlü komutanlarından Robert Lee’nin heykelinin kaldırılması kararı sonrası başlayan gösterilerde bir kişinin ölmesi ve sonrasında Başkan Donald Trump’ın hem ırkçıları hem de ırkçılık karşıtlarını suçlayan açıklamalarıyla olaylar daha ciddi bir noktaya taşındı.

Tartışmaların temelinde ilk başta ABD’deki konfederasyon simgelerinin yavaş yavaş kaldırılması yatıyordu. Konfederasyon yanlıları İç Savaş’ta yenilmişti ancak 19. yüzyılın son çeyreğinde ABD’nin güneyinde Demokrat Partili siyasilerin oylarını arttırmak için Jim Crow yasaları olarak adlandırılan ve siyahilere yönelik ayrıcalıkları tanımlayan yasaları onaylamasıyla durum değişti.

1910’lu yıllarda ülkede Konfederasyon güçlerinin komutanlarına yönelik heykellerin dikilmesinde büyük bir artış oldu. Barack Obama’nın başkan seçilmesi, Black Lives Matter hareketinin yükselişi ile birlikte Konfederasyon bayraklarının ve heykellerinin eyaletlerden kaldırılması başlayınca buna tepki de gecikmedi.

Ne var ki bu tepkiler çok şiddetli olmadığı gibi karşısında her zaman daha kalabalık bir karşıt protesto grubu buldu. Fakat Donald Trump’ın ırkçı söylemleri, ırkçı olduğu bilinen kişi ve kurumların sözlerine Twitter’da yer vermesi ile ülkedeki gizli ırkçılar daha fazla görünmeye başlandı.

Boston Koleji İletişim Bölümünden Matt Sienkiewicz, Trump’ın politikasının ABD’yi birleştirmek yerine ayırmak üzerine kurulu olduğunu, gerçek düşünceleri bilinmese de ırkçılara daha yakın söylemleri savunduğunu belirtiyor. Sienkiewicz, Trump’ın bu söylemleri ile birlikte uzun süreden sonra Amerikalı Yahudilerin ülkede antisemitizmi yeniden ciddi bir tehdit olarak gördüğünü de ifade ediyor.

Aşırı sağcıların söylemleri artsa da ülkede esas artışı gösteren ise alternatif sağ (alt right) denilen grubun daha fazla görünmesi. Alternatif sağcılar beyazların üstünlüğünü savunan, antisemit olmakla birlikte siyahi, göçmen, feminist, İslam ve gazeteci karşıtı olarak da bilinen bir grup.

Son olarak Arkansas Üniversitesinden Profesör Patrick Forscher ile Northwestern Üniversitesinden Profesöt Nour Kteily’nin yaptığı ‘Alternatif Sağ’ın Psikolojik Profili / A Psychological Profile of the Alt-Right’ çalışması ilginç sonuçlar sunuyor. Kendisini alternatif sağcı olarak tanımlayan 447 kişi ve kontrol grubu olarak belirlenen 382 kişi ile yapılan araştırmada Yahudilerin, Meksikalıların, Amerikalıların, siyahilerin, beyazların, demokratların, gazetecilerin, feministlerin, Müslümanların, Hristiyanların ve İsveçlilerin evrim skalasındaki yerinin belirtilmesi istenmiş.

Kontrol grubu bütün herkesi homo sapiens olarak belirlerken alternatif sağ üyeleri Amerikalı, İsveçli, beyaz, Cumhuriyetçi ve Hıristiyan’lar dışındaki grupları evrimde homo sapiens’in arkasına yerleştirmiş. Aşırı sağcılardan farklı olarak alternatif sağın hiyerarşide en altta yer verdiği grup Müslümanlar. Ardından sırasıyla feministler, gazeteciler, demokratlar, siyahiler, Meksikalılar ve Yahudiler geliyor.

Araştırmadaki kişilere ayrıca Donald Trump ile Hillary Clinton’ı da özel olarak bir yere yerleştirmesi istendiği zaman kontrol grubu Trump’ı homo sapiens’in bir arkasına koyarken alternatif sağ Clinton’ı Müslümanlar ile bir tutarak günümüz insanının iki basamak altında belirtmiş.

Alternatif sağcıların kendi içlerinde üstünlük yanlısı veya ırkçı olarak tanımlanabilecek supremacist ve popülist olarak ayrıldıkları da saptanmış. Irkçılar aşırı sağ özellikleri gösterirken popülistler daha ılımlı ve daha az agresif. Ayrıca sosyal anlamda oldukça aktif ve toplum içinde kontrol grubundakilerle hiçbir farkı yok. Yani görüşlerini açıklamadığı sürece alternatif sağ yanlısı olduğunu bilmek çok zor.

Alternatif sağcıların hepsi merkez medyanın haberlerine şüphe ile yaklaştıklarını, Black Lives Matter karşıtı olduklarını ve ülkede beyazlara karşı ayrımcılık yapıldığını düşündüklerini açıklamış.

Bu noktadan bakınca Trump’ın ‘yalan haber’ söylemlerinin, ırkçılık yanlısı açıklamalarının nerelerde kabul gördüğü anlaşılıyor. Ayrıca ülkedeki bütün üniversitelerde beyazlara yönelik ayrımcılık yapılıp yapılmadığının araştırılmasını da neden istediği bir anlam kazanıyor.