Trump’ın 70 günü

Alber NASİ Köşe Yazısı
5 Nisan 2017 Çarşamba

 

Büyük sözler ve vaatlerle göreve gelen ABD Devlet Başkanı Donald Trump, ilk 70 gününde tweet atmaktan başka pek bir şey yapamadı denilebilir. Bazı Müslüman ülkelere vize yasağı girişimi mahkemeye takıldı. Sadece, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bazı ülkelerden ABD’ye uçuşlarda, kabin içinde elektronik teçhizat yasağını uygulamaya koyabildi. Trump seçim sürecinde, kamuoyunda ‘ObamaCare’ olarak bilinen ve Obama’nın Senato ve Temsilciler Meclisini ikna etmek için devleti kitleme noktasına getirdiği sağlık reformunu iptal edeceğini söylemesine rağmen yasayı değiştirmek için yaptığı girişimler kelimenin anlamıyla geri tepti. Gerek Senato’da gerek Temsilciler Meclisinde çoğunluğun Cumhuriyetçilerin lehine olmasına rağmen, çiçeği burnunda Başkan’ın bu yasayı geçirememesi Trump’ı ileride daha da zor günlerin beklediğinin bir göstergesi. Bütçesinde çevreci kalemleri çizip, savunma harcamalarına ağırlık veren Trump’ın sağlık reformunda yapamadığı değişiklikle daha çok maddi kaynağa ihtiyaç duyacağı kesin.

Herkes ise gözünü yapmayı taahhüt ettiği vergi reformuna dikti. Bilindiği üzere seçim vaatlerinden biri vergi reformu yapıp özellikle ABD menşeili çok uluslu şirketlerin vergi yükünü azaltmaktı. Oysa harcamaları azaltmadan vergileri indirmesi veya daha düşük vergiyi kabullenmesi oldukça zor. Sağlık yasasının değişmeden harcamaların azalması ise pek mümkün görünmüyor. Vergi reformu için Ağustos ayını gösteren Trump’ın bu sözüne ne kadar sadık kalacağı, daha doğrusu kalabileceği ise meçhul.

Trump 70 günlük icraatlarıyla ABD’yi yönetmeye hazır olmadığını hâlihazırda gösterdi. Ancak hukuku oldukça iyi bilen danışmanları olmasına rağmen Trump’ın bu girişimleri bilinçli miydi? Yani Trump yapmaya çalıştıklarının yapılamayacağını zaten biliyordu da vaatlerini yerine getirmeye çalışıyormuş algısı yaratmaya mı çalışıyordu? Yoksa gerçekten Başkan olduğu zaman her istediğini yapabileceğini mi sanıyordu? Orası bambaşka bir soru işareti.

Bu arada küreselleşen ve nerdeyse tek kutuplu hale gelen dünyanın lideri ABD, neredeyse yedi aydır fiilen hükümetsiz yönetiliyor. Anayasal sistemi hukuku ve federal sistemi ve en önemlisi Merkez Bankası dimdik ayakta olmasına rağmen, 2016 Ağustos ayında başlayan seçim sürecinden sonra ABD hükümetinin aldığı tek di şe dokunur bir karar yok. Hiç şüphesiz mevcut yapısıyla dahi ABD, sistemin bireylerden hatta seçilmişlerden daha önemli olduğunun en önemli göstergesi. Şirketlerde dahi oluşmuş sistemlerin şirket yöneticilerinin (hatta sahiplerinin) önünde gelmesi, şirketin menfaatineyken bir ülkede sistemlerin varlığı ve sürekliliği o ülkenin nerdeyse teminatı niteliğindedir.

ABD’nin an itibariyle bir anlamda başsız olması bile ABD’ye zarar verememekte. Özellikle Trump gibi bir liderin sistem tarafından kontrol altında tutulması ve bir anlamda pasifize edilmesi hiç şüphesiz en sağlıklısı ve bu durumun bir göstergesi.

***

Yahudi dininde ve kültüründe son derece önemli bir yeri olan Pesah Bayramı, aynı zamanda özgürlüğe, baskıcı rejimlere karşı bir başkaldırıyı simgeler. Mısır’da Firavun rejimi altında çekilen zorluklar, Yahudiliğin bir anlamda kendi özüne dönmesine sebep olmuş ve günümüze kadar sürmesine sebep olmuştu. Yaklaşan bayram münasebetiyle, her anlamıyla Pesah Bayramı kutlu olsun…