Dijital dünyadaki notumuz

Bir dünya düşünün her şey sizin dijital dünyadaki hareketlerinizle ölçülüyor. Sosyal medya profiliniz, Google aramalarınız, yorumlarınız, like’larınız sizin karne notunuzu etkiliyor. Bilim kurgu gibi değil mi? İnanılmaz. 

Teknoloji
30 Kasım 2016 Çarşamba

Bahar Anahmias

 

Independent gazetesinde okuduğum bir haber, bu düşüncenin hiç de bilim kurgu olmadığını gösterdi.

Haberde Çin'den bahsediliyordu. Çin vatandaşlarının dijital ortamdaki davranışlarından yola çıkılarak notlandırılacağını, banka kredilerinin, ev alımlarının bile bu notlara göre değerlendirileceği bildiriliyordu.

İçinde yaşadığımız yeni dünyada merkezi olarak yapacağımız her davranış notla değerlendiriliyor. Kırmızı ışıkta geçmekten, anne-babanıza bakıp bakmadığınıza, iktidardaki partiye olan sosyal medya davranışlarınıza kadar her davranış kayıt ediliyor ve birleştirilerek sizin notunuz oluyor.

Sonra değerlendiriliyorsunuz.

Otel odanızın güzel olup olmaması, çocuğunuzu göndereceğiniz okulun eğitim kalitesi, alacağınız arabanın markası hep notunuza göre oluyor.

Projeye göre sosyal medyada fake / sahte davranışlarda bulunanların notları son derece düşük olacakmış.

Tüm davranışlarımızın bir havuzda değerlendirilerek bizim kişiliğimizi, bugünümüzü ve geleceğimizi oluşturması son derece korkunç.

Geçenlerde bilim kurgu olarak seyrettiğim bir dizide (Black Mirror) böyle iki bölüm vardı. Eşimle seyrettikten sonra epey tartışmıştık. Demek ki gelecek çok yakınımızda. Bilim kurgu da değil üstelik.

Çin bu projesini 2020 yılında hayata geçirmeyi planlıyormuş. Otoriteler ise bu konuda çekingen olunması gerektiğini, tüm bilgiyi bir araya toplamanın sakıncalı olabileceğini söylüyor. Açıkçası hacker’lardan korkuyorlar.

Teknoloji evet, ilerleme evet, ama ne ölçüde?

Telefonunuzu, bilgisayarınızı kullanırken sizi şaşırtan şeyler yok mu?

Telefondan arandığınızda numarası sizde olmayan birini “Ayşe Erman olabilir mi?” diye tahmin eden iPhone'nunuz sizi şaşırtmıyor mu?

Ya beğenilerinize, tercihlerinize göre önünüze çıkan Facebook reklamları, Google aramaları, hatta Instagram resimleri?

Biliyorum. Bunlar hep algoritma. Hep yazılım. Yine de tüm dijital hareketlerimizin bizi bu şekilde fişlemesi, etiketlemesi korkunç.

2011 yılında yüksek lisans yaparken Harvard Üniversitesinde okutulan bir dava örneğini çalışmıştık:

Normal bir hayatı olan ve bloggerlık yapan 55 yaşlarındaki Jane'in sigorta primi birden bire arttırılmış. Konuya şaşıran Jane sigorta şirketini aramış. Şirket Jane'e riskli grupta olduğunu bu nedenle arttırdıklarını söylemiş. Sakin, sessiz bir hayat süren ve sağlığı yerinde olan Jane çok şaşırmış. Neden böyle bir karara vardıklarını ısrarla sormuş.

Sigorta şirketi Jane'in son dönemdeki Google aramalarından bu sonuca vardıklarını söylemiş. Bu aramalarda Jane Bungee Jumping ve Nepal'e uçak bileti gibi aramalar yapmış.

Bungee Jumping gibi adrenalini yüksek ve tehlikeli sporlar yapmaya meraklı olması ve Nepal'e seyahat etmeyi düşünmesi yüzünden prim yükselmesi uygun görülmüş. Sigorta şirketi Jane'in internetteki hareketlerinden, Google aramalarından bu sonuçlara varmış. Onu riskli kategoriye sokmuş.

Asıl olay ise çok farklıymış.

Jane blogunda adrenalin sporları üzerine yazmaya karar vermiş ve bu nedenle Bungee Jumping vs. gibi sporları internette araştırıyormuş.

Nepal'e bilet almış, evet. Ama değişim programıyla bir sene orada okuyacak olan oğlunu görmeye.

Dijital arayışlarından fişlenen Jane'in durumu.

Bu durumdan sonuç çıkaran sigorta şirketinin kararı.

Beş sene önce okuduğumda “Bu da başımıza gelebilir mi?” demiştim. Bugün ise Çin'de tüm vatandaşların dijital hareketlerinin takip edilmesinden ve değerlendirilmesinden bahsediyoruz.

Tahmin ettiğimden daha çabuk ‘Gelecek bugün haline geliyor.’

Geçen sene iPhone'umu çalan hırsızı Google ve Facebook üzerinden yaptığım araştırmalarla tespit etmiştim. Yaşadığı yerden, çalıştığı işe, hatta kız arkadaşının ismine kadar. İnternette belli başlı konulara hakimseniz, bir sürü dataya ulaşabiliyorsunuz. Her girilen resmin veya dokümanın metadatası var. Bu  metadatalardan ise insanların konumları gibi daha detaylı bilgilere ulaşılabiliyor.

Ben bile, bilgisayar hacker’ı olmadığım halde bu bilgilere ulaşabiliyorsam, tüm bilgilerin bir potada eritildiği bir ortamda gerçek hacker’lar kim bilir neler yapar?

Tüm bilgilerimizi, seve seve, isteye isteye paylaşmaya devam mı? Tamam mı?