Modern faşizm

Riva ŞALHON Köşe Yazısı
16 Kasım 2016 Çarşamba

Modern toplumlarda bile, çoğu insanın içinde minik bir faşist gizlendiğini kapalı kapılar ardında verilen oylar gösteriyor. Bu seneki anketlerdeki pek çok yanılgı bu yüzden. 2016 Amerika seçimleri ve Brexit en büyük yanılgılar. Anket firmalarını artık suçlamayı bırakalım. Bütün gelişmiş liberal ekonomi ülkeleri düşük sınıfların haksızlığa uğramış insanlarının öfkesini barındırıyor. Sürekli ‘doğru’ davranışlar sergilemek zorunda olmak, pahalı üniversitelerde eğitim görmüş siyasetçiler tarafından gülümseyerek yerine oturtulmak insanları anketlerde sağ gösterip sol vurmaya itiyor.

Alt sınıfları ‘eğitimsiz hamur kafa, kendileri için neyin iyi olduğunu bilmiyorlar’ tarzı konumlandırmalar, insanların içinde kıvılcım ateşliyor. Tekrar nefret etme haklarını kazanmak istiyorlar, eşcinsellere, zencilere ve hatta kadınlara sayıp sövmek, ırkçı saldırılarda bulunmak, entelektüellere hakaret etmek istiyorlar.

1989 yılında Francis Fukuyama adlı bir siyaset bilimci, çok iddialı bir tez yazarak, tarihin sona erdiğini iddia etmişti.  Demişti ki: Liberal demokrasinin, artık tek ve en elverişli sistem olduğu aşikârdır. Zaten diğer ideolojiler yavaşça yok oluyor, aralarındaki mücadelenin muzafferi liberalizmdir. Hatta epey iddialı bir şekilde faşizm artık geri gelemez, İkinci Dünya Savaşı’ndaki askeri kayıplar, halkları fakirleştiren yenilgiler ve ABD tarafından ezilmek geri gelemez şekilde faşizmi bitirmiştir de dedi… Kafa tutacak bir ideoloji daha olabilirdi: din. Ancak teokratik devleti detaylandıran tek din İslam’dı, ve diğer dinlerin organize olması imkansız görünüyordu. Gözle görülür şekilde SSCB’de komünizmin de bittiği düşünülürse, Fukuyama’nın tezi çok da yüzeysel sayılmazdı.

Gelin görün ki tezin öngöremediği bir gerçek bugün su yüzüne çıktı. Faşizm hareketsiz bir ideoloji olmaktan çıkıp, sıradan insanın gizli silahı oluverdi.

Hatta bu modern faşizmden bombalar sallayarak ‘kurtaracak’ bir ABD de yok artık, zira bütün dünyayı saran akımdan Amerika da nasibini aldı.

On yıllardır sürdürülen eşitlikçi hak çabaları yerle bir oluyor. Amerikan rüyası ve liberalizm tehlikeye girdi. Usul öğretmeye çalışan öğretmenvari doğruculuk eylemsiz görünen halkın öfkesini kabarttı. Arendt’in de dediği gibi bu kitlenin özelliği  ‘gaddarlık veya cahillik ’ değil,  dışlanmışlık, ve normal ilişkilerden uzaklaştırılmış olmak.

Sanırım bunun savaşarak değil, anlaşarak çözülmesi gereken bir hınç olduğunu artık anlamamız gerekiyor. Hillary gibi elit siyasetçilerin, manalı gülüşler altında,  diğerlerini apaçık aptallıkla suçladığı bir düzende artık başarılı olmaları imkânsız.

Evrim geçiren faşizm, gamalı haç çıkaracak değil. Ama kendince sınırları zorlayacak. Bu yeni faşizm, kendilerini dile getiren siyasetçilere prim verecek. Trump gibi doğruları eksik ve yanlış aktaran siyasetçileri hoş görecek, bağrına basacak… Tekrar olma coşkusunu kim verecekse onu destekleyecek.

Çözüm? ‘Ezik’leri tekrar yönetime dahil etmek olabilirdi. Ezikler kelimesi bile benim de kutup olduğumu gösteriyor. Seçim sonrası yaşanan travmaları Washington’da bizzat gözlemleyince, kutuplaşmanın boyutunu idrak ettim. Birileri vah başımıza gelenler derken birileri, bıyık altından ‘gününüzü gösterdik’ diye gülüyordu. Anketlere bile doğruyu söylemeyen hınçlı ve eylemsiz insanları hor görmeyi bırakıp dinlemeye başlamanın zamanıdır…