Ortaçağ atmosferinde Lyon ve Avignon

UNESCO Dünya Mirasları listesinde yer alan Lyon, Fransa’nın güneydoğu tarafında yer alan bir şehir. Ortaçağ’da Roma için önemli bir şehir olan Lyon, Saone ve Rhone Nehirlerin yamaçları üzerine kurulmuş.

Sara KOHEN Şalomist
5 Ekim 2016 Çarşamba

UNESCO Dünya Mirasları listesinde yer alan Lyon, Fransa’nın güneydoğu tarafında yer alan bir şehir. Ortaçağ’da Roma için önemli bir şehir olan Lyon,  Saone ve Rhone Nehirlerin yamaçları üzerine kurulmuş, üzerindeki köprüleri ile otantik bir Rönesans şehri.

2013 sayımına göre 500 bin civarı nüfusu olsa da bölgesel olarak 2 milyon nüfus ile Paris’ten sonra Fransa’nın ikinci büyük alanı durumunda.

Bitişik nizam binaları, grafitileri, dar sokakları, bar, kafeterya ve restoranları ile son derece canlı bir şehir Lyon. Taze kruvasanı, peynir çeşitleri, şarap tadımları insana ayrı bir keyif veriyor. Şehir kalabalığından uzaklaşmak, yürüyüş yapmak, bisikletle tur atmak, öğlen yemeğini çimlerde uzanıp yemek isteyenler için şehrin içinde Parc de la Teted’or’a eşsiz bir mekân.

Grande Synagogue de Lyon, Lyon şehrinde Tillsitt Sokağında, Saone Nehrinin hemen yanında, oldukça görkemli ve büyük bir yapıt. 1864 yılında mimar Abraham Hirsh tarafından inşa edilmiş sinagogda büyük bir org bulunuyor.

Lyon’un Yahudiler açısından üzücü bir tarihi var. 2. Dünya Savaşı sırasında istilacı Alman ordularının merkezlerinden biri de Lyon şehri idi. Lyon Kasabı olarak hatırlanan Klaus Barbie yüzlerce Yahudi’yi ölüm kamplarına bu şehirden göndermişti. Bunlar arasında en unutulmayanları, Lyon yakınlarındaki Izieu Yetimhanesindeki 41 çocuktu.

Avignon şehri ise Fransa’nın Provence Alpes Cote d’Azur bölgesinde, Rhone Nehrinin kıyısında yer alıyor. Avignon’daki şehir duvarları, Papalık Sarayı, Benezet Köprüsü UNESCO Dünya Mirasları listesinde.

Avignon’da, 90 bin kişilik nüfusunun 12 bini Ortaçağ’dan kalma şehir sınırlarının içinde yaşıyor. 

Şehrin merkezinde bulunan Palais de Papes (Papalık Sarayı) gotik bir yapı; 14. yüzyılda 70 yıl boyunca papalığın merkezi olarak kullanıldı. Uzun yıllar papalara ev sahipliği yapan Avignon’un inişli çıkışlı bir tarihi bulunuyor.

Provence bölgesinin en turistik şehri kabul edebileceğimiz Avignon’da 1947 yılından beri her yıl temmuz ayında Avignon Sanat Festivali, Papalık Sarayının orta avlusunda düzenleniyor. Bölge gurme ve degustatörler için vazgeçilmez duraklardan biri.

Avignon-Carpentras-Cavaillon şehirlerindeki Yahudi varlığı MS 1. yüzyıla kadar dayanmakta olup, 13. yüzyılda daha detaylı kayıt altına alındı. Bölge Yahudilerine ‘Papal Jews / Papalık Yahudileri’ deniyordu.

Kubbeli yuvarlak bir yapı olan Avignon Sinagogunu gösterilen büyük tabeladan dolayı bulması hiç zor olmuyor. 1845 yılında çıkan yangında büyük zarar gören sinagogun yerine, 1846 yılında Mimar Joseph Auguste Joffroy’un tasarladığı sinagog yapıldı. Dar sokaklar ve binalar arasında hemen farklı yapısını gösteriyor. Binanın içi neo-klasik yapıda olup tamamen yuvarlak beyaz kolonlarla çevrilmiştir.  Kullanılan malzeme yalın ceviz ağacındandır.  Binanın en önemli mimari özelliği rabinin merdivenli kürsüsüdür.

Lyon ve Avignon şehirlerinde kısa ve renkli bir yolculuğa ne dersiniz...

 Sara Kohen’in objektifinden Lyon ve Avignon