Osmanlı Devleti hizmetinde Yahudiler

Yahudiler Osmanlı döneminde askerinden müzisyenine, dansçısından doktoruna, İttihatçısından sanatçısına kadar devletin çeşitli kademelerinde hizmet verdiler

Yusuf BESALEL Perspektif 0 yorum
18 Haziran 2014 Çarşamba

Eski Meslekler

16.yüzyıldan itibaren gelişme gösteren Safed ve Selanik kentleri  hazır giyim eşyalarının imalat sanayine borçluydular. Yün, Makedonya ve diğer Balkan ülkelerinden  ithal ediliyor ve Edirne üzerinden Marmara limanları dâhil olmak üzere ihraç ediliyordu. İplik bükümü evde kadınlar tarafından, kumaş dokuması atölyelerde gerçekleşiyordu. Kumaş boyama işi, eski zamanlardan beri bir Yahudi mesleği idi. 1638’de IV Murat huzurunda yapılan bir geçit töreninde bulunan esnaflardan bahseden Evliya Çelebi, Yahudilerin icra ettiği bazı mesleklerden söz eder: Tesviyeciler(kalıpçılar),inciciler, kuyumculuk tesviyecileri, kibrit asidi hazırlayıcıları gibi… Baron de Tott da Yahudilerin domuz kılı ile yapılan her nevi eşya, fuluar(çuha vs. basmaya mahsus alet), fener imalatı ile uğraştıklarını belirtmekte. Ayrıca devletin vergilerinin harçlarının, resimlerinin ve tekellerinin tahsilâtında da Yahudiler görevlendirilmişti… Keza acentalardaki Yahudiler alım ve satım işlerinden  ve mümesillikten sabit komisyonlar da alıyorlardı.

18. yüzyılın sonlarına doğru giderek bozulan Osmanlı maliyesi, yabancı elçiliklerin elindeki kapitülasyonlarla rekabet etmek için Osmanlı vatandaşı gayrimüslimlere ticari ayrıcalıklar ve vergi muafiyetleri sağlayan beratlar satmaya başladı. Ancak bunlardan özellikle Ermeni ve Rum vatandaşları yararlandı ve Yahudilerin sosyo-ekonomik statülerindeki gerileme bu olanaktan fazla etkilenmedi.

 Esasen İmparatorluktaki Yahudilerin çoğunluğu  hiç de sanıldığı gibi zengin değildi. Bilakis tekstil sektöründeki işçilerin çoğu fakir kadınlardı. İthal ürünleri pazarlayan Yahudilerin çoğu bunu taşradan takas usulü ve cüzi kârlarla gerçekleştiren küçük esnaftı. Safed, Kudüs ve Hebron gibi Filistin kentlerindeki Yahudiler ise İmparatorluğun diğer yerlerinden gönderilen ianelerle (haluka) geçimlerini sürdürecek kadar fakirdiler.

Yahudilerin maddi ve manevi kalkınmasını amaç edinen Evrensel Yahudi İttifakı (Alliance Israelite Universelle) adlı 1860’ta Paris’te kurulan örgüt sayesinde Akdeniz Havzası’nda tarım okulları ve çıraklık kuruluşları alanında yapılan çalışmalarda birçok meslek dalında eğitimli Türk Yahudi’si yetişti. Bu meslekler arasında; terzilik, tenekecilik, şekercilik, ayakkabıcılık, saatçilik, berberlik, sandıkçılık, halıcılık, badanacılık, fotoğrafçılık, tipografyacılık, fıçıcılık, vb bulunmaktaydı.

Ayrıca AIU kökenli olmayan  meslekler de vardı. Örneğin özellikle o yıllarda Edirne’de en yaygın iş kolu olan Türk usulü terzilik, sobacılık, çilingircilik, camcılık, fırıncık, duvarcılık, kumaş boyacılığı, sigara kâğıdı imalatçılığı, ibrikçilik, bıçakçılık, şeritçilik, kalaycılık, mermercilik, cilacılık, hırdavatçılık, tütün imalatçılığı gibi az meslek dalında da Yahudiler faaliyet göstermekteydi. Ancak AIU okullarından  mezun olanların yaklaşık üçte birinden fazlası kötü bir ekonomik düzeye sahiptiler ve zanaatkârlığın  dışında daha çabuk  fırsat sağlama olasılığı olan ticarete yönelmişlerdi. Ne var ki ekonomik gücü belirgin olan İzmir’de dahi 5000 Yahudi aile reisinin sadece onda biri dükkân ya da kendi el işini yürütebileceği bir mekâna sahipti.

Diğer basit meslekler arasında ‘staniadores’adı verilen kişilerin yaptığı mutfak ve tencere kapları parlatmacılığı, suculuk ve Balat ile Hasköy arasında insanları  bir kıyıdan diğerine taşımayı gerçekleştiren kayıkçılık, yorgancılık gibi işler de vardı. Bu gibi mesleklerden olanlara ‘alt tabaka’ gözüyle bakılmıştı ve bu meslekler zamanla ortadan kayboldu. Keza bugünkü itfaiyeciliğin yerini tutan ve Yahudilerin de rağbet ettiği tulumbacılık doğal olarak tarihe karıştı. Cüzzi sayıda Yahudi gayrimenkul değerler alım satımı(borsa) ile ilgilenmiş  fakat Osmanlı Bankası’nın moratoryuma girmesi ile  birçok sarraf  ve mübayacı iflas etmiştir.

Birinci Dünya Savaşı döneminde Osmanlı topraklarının çoğu İstanbul’da olan dokuma sektöründe yer alan elbise, çamaşır, kravat, gömlek, şapka ve şemsiye yapımında Yahudi kuruluşları da mevcuttu(Anjel, Sigala,Yeşula…gibi).Mesela Yeşula gömlek ve kravatta ünlüydü. Ayrıca pijama işi de yapıyordu. İzmir’de

Moiz ve Avram Antibi kardeşlerin fanila fabrikası 1879’un dokuz büyük firmasından birisiydi. Moiz Robeno ise İstanbul Fincancılar’da perdecilik konusunda bir liderlik sağlamıştı. Halen çoğu kişinin hafızasında olan Lazzaro Franco adlı ünlü mefruşat mağazası 1860’da kurulmuştu.

Yahudiler, Avrupalılarla temas konusunda başta gelen aracılardı. Mali meselelerin çözümünde de ilk akla gelen kişilerdi. Yahudiler gümrük işlerinde de ustaydı. Yabancı tüccar ve kaptanlar gümrük işlerini halletmek için Yahudilerden yararlanıyorlardı. Venedikliler ve Osmanlılar arasında barışta veya gerginlik durumunda Yahudiler aracılık yapıyorlardı.

Yahudiler Osmanlı döneminde tarımla da meşgul olmuşlardı.1907’de Manisa’daki Yahudiler bağcılıkla ilgilenmişler,19.yüzyılın başlarında Jacop H. Politi adlı bir Yunanistan göçmeni Yahudi, Manisa’daki çiftliğinde kök boyası bitkisi ekmiş,1896’da Alliance Israelite Yafa’da bir tarım okulu açma fermanı almıştı.1904’te alınan bir fermanla aynı kuruluşun Akhisar’da kurduğu 28.000 dönümlük bir çiftlikteki tarım okulu, çevre köylere de  bu konuda bilgi sağlamıştı. Göçmen Yahudiler, Aydın ve Eskişehir’de çiftçilikle uğraşmışlardır.

Devlet hizmetinde Yahudiler

 Yahudiler Osmanlı döneminde askerinden müzisyenine, dansçısından doktoruna, İttihatçısından sanatçısına kadar devletin çeşitli kademelerinde hizmet verdiler. Kanuni Sultan Süleyman’ın hekimi Yasef  Hamon’un oğlu Moşe Hamon, I.Selim’in hususi tabibi de  olmuş  ve Mısır seferine katılmıştı. Kanuni döneminde tabiplik yapmış olan Yasef Yahya ve Avram Mirgas’tan Yasef Yahya, İran seferine katılmış ve savaş alanında ölmüştü. Salamon Abenyaeş, III. Murat’ın, Portekiz kökenli Daniel Fonseka ise III. Ahmet’in danışmanlığı  görevlerinde bulunmuşlardı.

Ayrıca birçok Yahudi tabip subay Osmanlı ordusunda görev yapmıştı. Örneğin İlya Kohen, Humayun  ve Bahriye hastanesinde Koramiraldi. Koramiral İsak Molho Bahriye Sıhhiye Müfettişi, Korgeneral Jak Nisim Selanik’te operasyon reisiydi. Ayrıca daha birçok albay  altı rütbelere sahip Yahudi doktorlar da vardı: Albay İlyas Bey Modyano (Selanik),Yarbay İsak Bey Levi (Üsküp),Binbaşılar; Jak Bey Yeruşalmi (Deniz Hastanesi Baş Eczacısı), 1877-1878 Rus Harbi’nde Gazi Osman Paşa’nın hizmetinde bulunan Avram Bey Galimidi, Bahriye Yüzbaşısı Sami Bey Günsberg (Atatürk’ün ve İsmet inönü’nün  diş hekimi),vb…

Esasen Yahudilerin tıp alanındaki katkıları daha çok daha eskiye dayanıyordu. Örneğin; Salamon Natan Eskenazi, Eliezer Eskendari Benveniste(1582), Naftali Ben Mansur da Osmanlılara tıp alanında destek vermişti. Eliezer Eskendari Mısır valiliği yapan Sinan Paşa’nın doktoruydu.

 Daha önceki Osmanlı dönemlerinde Yahudilerin askeriyeye katkısı yalnız tıp alanıyla sınırlı kalmamıştı. Örneğin; Yahudi asıllı Halil Paşa (David Pace), III. Murat ve III. Mehmet dönemlerinde yaşamış ve Sedaret Kaymakamlıkları’nda  bulunmuştu. Diğer bir Yahudi asıllı Paşa Macar Mahmut’tu. Kırım ve Karadağ savaşlarında albay rütbesiyle yararlık göstermişti. Yahudiler tarafından ‘Tersane Hahamı’ olarak bilinen ve II. Mahmut zamanında yaşamış olan Hoca İshak Efendi de İslam’ı seçmişti. 1815’te Mühendishane-i Berri Hümayun’da matematik öğretmeniydi.  Hoca İshak Efendi, Matematik, Fen, Bahriye konularında 10 eser bıraktı.

Çanakkale ve Kurtuluş  Savaşları’nda isimleri tespit edilemeyen çok sayıda Yahudi bu topraklar için savaşarak öldüler.1314 ‘tevellüt’lü Bursalı Salamon Baruh,174. Alay’da 7. Bölüm Takım Komutanıydı ve İstiklal Madalyası ile onurlandırılmıştı. Bahriye Binbaşısı Yasef Gabay ise Ertuğrul Faciası(1892)kurbanlarından idi. Anafartalar’da  ve Şark Cephesi’nde binlerce yaralıyı tedavi etmiş olan tabip Yüzbaşı H.Bensusen’e Enver Paşa’nın mührünü taşıyan bir madalya belgesi ve madalya verilmişti. Kore’deki başarıları nedeniyle 1954’te ‘Bronz Star’ alan üç teğmen arasında Hayim Benbasat da vardı.

Osmanlı Yahudilerinden konsolos veya konsolos vekili olarak görev yapmış olanlar arasında yer alan bazı isimler şunlardır: Nissim Gürcü(Napoli,1896), İsrael Kohen(Cenevre 1896), Moiz Hananel(Sunna,Triyeste,1896), Nissim Roditi(Napoli, Marsilya, Batum, Anvers, Patras,1899-1900), Makro Kohen (Cenova,Cenevre,Nis,1901-1904), Cemil Gürci(Şira ve Köstence),Wolf Lövenson(Köstence,1912)…

Yahudiler, dışişleri kadar adliye, maarif, maliye ve belediye gibi etkin alanlarda da görev yapmışlardı. Fethi Franko Bey 1893-1896 yılları arasında Osmanlı İstatistik Umum İdaresi’nin müdürlüğünü yapmıştı. Avram Farhi, Matbuat Müdürlüğü, Boston Şehbenderliği, İsak Taranto Harbiye Nezareti Dava Vekilliği, Avram Badi Ticaret İşleri Müdürlüğü, David Molho Divan-ı Hümayun Mütercimliği, Jak Abravaya Muhaberat-ı Ecnebiya Danışmanlığı yapmışlardı.1933’te Atatürk tarafından Portekiz Konsolosu olarak tanınan akrabam Jak Jose Abravanel(1906-1993) ölümüne dek Portekiz İstanbul Fahri Başkonsolosu olarak görev yaptı.

Diğer devlet kurumlarına gelince: Hilal-ı Ahmer ve Kızılay’da 1896’dan itibaren hizmet veren çok Yahudi vardı. J.Kastro kurucularındandı. Kurucu ve yöneticiler arasında ayrıca A.Benzonana, A.Kastro, Mme Fernandes, Hayim Nahum, Vitali Kamhi, Avram Amato bulunmaktaydı.

Adliye işlerinde Heskiel Gabay (Üsküdar Hâkimi), Muiz Zeki Albala(Samsun Ticaret Mahkemesi Başkanı, Siroz Savcısı, Manastır Merkez Savcısı…), İsak Ferera (İstanbul Resmi Okulları Fransızca Müfettişi)

İstanbul Darülfünun (Üniversite)şubelerinde; Tıp: Pepo Akşoti, Samuel Abravaya Marmaralı, Koramiral Elyas Kohen, Hukuk: Mişon Ventura, Moiz Kohen, Leon Şönman; Edebiyat: A. Galante, Yakub Habib(Metafizik); Fen: Dr Samoil Sion

Yüksek Mekteplerde Yahudiler

Harbiye, Hendese-i Mülkiye, Yüksek Ticaret, Darülmuallimin, Maliye mekteplerinde birçok Fransızca, Fen vb öğretmeni),Veteriner Mektebi’nde ve Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü’nde Ordinaryüs Prof. Samoil Abravanel. Orman, Tarım ve Ticaret Hizmetlerinde çalışanlar arasında; Nisim Acıman Manastır Vilayeti Orman Müfettişi ve İsak Levi, Adana Vilayeti Tarım Müfettişiydiler.

Sağlık Hizmetleri

Yüksek sağlık kurullarında, karantinada, akıl hastanesinde birçok Yahudi doktor görev almıştır. Bu arada Balkan ve Çanakkale Savaşları’na katılan ve eczanesinde ilaç imalatını (Gabay müstahzaratı)gerçekleştirenlerden biri olan Eczacı İsrail Gabay (1890-1873) ve Eczacı Alber Mazon’u (1900-1972)zikretmek gerekir. Mazon 1926 yılından itibaren laboratuarında beğeni kazanan birçok ilaç üretmişti.

Posta ve Telgraf Hizmeti

Davit Sarfati (Beyrut Telgrafhanesi Müdürü) Eliya Romano (Rodos Postahanesi Müdürü) sayılabilir. Akrabam rahmetli şair Berta Özgün Brudo’nun amcası Nahman Varon 1915 yılında Zonguldak PTT Müdürü idi. Rus donanması kenti top ateşine tutarken, menzil dâhilinde olmasına rağmen vazifesinden ayrılmayarak İstanbul’u telgrafla haberdar etmiş ve Türk donanması Rus gemilerini kovmuştu. Varon Efendi bu nedenle madalyayla onurlandırılmıştı.

Osmanlı Meclis-i Mebusan da yer alan Yahudiler mevcuttu. Avram Acıman Birinci Mebusan Meclisi’nde İstanbul’u temsil etmiş; Menahem Salah, Bağdat; Daviçon Levi,Yanya; Ziver Efendi de 1877’de Saraybosna vekili olmuştu. 1908’in İkinci Mebusan Meclisi’nde ise Vitali Faraçi, İstanbul; Emanuel Karasso, Selanik; Nesim Mazliyah, İzmir; Hazkiya Sason Bağdat mebusu idiler. Daviçon Karmona  ve Behor Eskenazi Ayan Meclisi’ndeydiler. Müderris Mişon Ventura, mütarekenin Mebusan Meclisi’nde İstanbul Mebusluğu yapmıştı. İttihat ve Terakki Gazetesi’ni yönlendirenler arasında bulunan Mazliyah, Meclis-i Mebusan’a üç kez girmişti.

 Diğer bir İttihatçı Albert Ferit Aseo’ydu; Jön Türklerle yakın ilişkisi vardı. Keza İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin yayınladığı Fransızca ‘Meşveret’ gazetesinin yazarlarından Albert Fua ve Jön Türk hareketine  ilk katılanlardan biri olan Emanuel Karasu’nun (Karasso) isimlerini de zikretmek gerekir. Rafael Benuziyu Selanikli Jön Türklerdendi, eczacıydı ve haberleşmeyi sağlıyordu. Makaleleri ‘İttihat ve Terakki’ ve ‘İttihat’ gazetelerinde yayınlanan Ruso, bu konudaki makalelerini ‘Girit’i Vermeyiz’ başlığı altında yazmış ve Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanmasına ve ayrılıkçı hareketlere karşı çıkmıştı. Jön Türk hareketlerine katılanlar arasında Avram Galante de vardı. Rodos’taki faaliyetler arasında yer alan Galante,1904’te Mısır’a kaçmak zorunda kalmıştı. Araştırmacı ve tarihçi Galante T.C Büyük Millet Meclisi’nde  yedinci dönem milletvekilliği yapmıştı.

 Devlet polis teşkilatında görev alan Yahudiler de olmuştur. Örneğin 1880’de Alanya’da doğan Samuel Efendi; Serez Hâkimliği, Üsküdar Mutasarrıflığı, İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Adli Şube Makamlığı’nda görev aldı ve Emniyet Müdürlüğü yaptı. Sadrazam ve Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa’nın katillerinin yakalanmasındaki baskını yönetenlerden biriydi ve yaralanmıştı. Daha sonra Siyasi Şube’nin başına geçmişti. Uzun süre İzmir Pasaport Polis merkezinde amir olarak çalışan Rafael Çikurel Efendi ise, Beyoğlu Polis Merkezi’nde görev almıştı.

Görüldüğü gibi Osmanlı dönemindeki Yahudiler siyasal alanda çok faal olmuşlardı. Cumhuriyet döneminde bu etkinlikler, önce milliyetçi, sonra dinci akımların etkisiyle giderek azalmış ve eser düzeye indi.

1 Yorum