"Kudüs dünyanın merkezidir"

80 milyon Anglikan’ın lideri Başpiskopos Justin Welby, John Kerry’nin barış yönündeki çabalarını takdir ettiğini, İsrail’in dünyadaki her meşru devlet gibi güvenlik ve barış içinde var olma hakkına sahip olduğunu belirterek, Kudüs´ün dünyanın merkezi olduğunu söyledi.

Nelly BAROKAS Kültür
17 Temmuz 2013 Çarşamba

Geçtiğimiz günlerde İsrail’i ziyaret eden Canterbury Başpiskoposu Justin Welby, Kudüs’ün birçok açıdan dünyanın merkezi olduğunu söyledi. Bu gezi sırasında yaptığı açıklamalarda; her ülke gibi güvenliğini korumaya hakkı olan İsrail’in varlığının tartışılmaz olduğunu ileri sürerek, “düşmanını sev” Hıristiyanlık öğretisine bağlılığını vurguladı.

21 Mart’ta Protestan Kilisesi’nin en yüksek mertebesine tayin edilmesinin ardından ilk ziyaretini Kudüs’e gerçekleştiren Başpiskopos Justin Welby, İngiltere ve dünyanın diğer ülkelerindeki 80 milyon Anglikan’ın dini lideri sayılıyor.

Babası Yahudi olan Justin Welby, ilk ziyaretini neden İsrail’e yaptığına yönelik soruyu; “Burası dünyadaki üç büyük inancın beşiği. Kendi inancımız olan Hıristiyanlığın da beşiği. Burası İsa’nın yaşadığı, yürüdüğü, öldüğü ve yeniden canlandığı topraklar. Kudüs birçok açıdan dünyanın merkezi. Bu ziyaretimi geciktirmenin bir anlamı olmazdı” dedi.

Bölgeyi ziyareti sırasında FÖY tarafına, Mısır’a ve Ürdün’e geçen başpiskopos İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres ile görüşmesinin ardından üç dinin temsilcileri ile bir araya geldi.

57 yaşındaki Justin Welby’ye Yad Vaşem Holokost Müzesi’ni ziyaretinde, Holokost’a yaklaşımı sorulduğunda; “Bu konuyla ilgili ayrıntılara girmek istemiyorum. Bu benim için gerçekten çok kişisel ve duygusal bir olgu” yanıtını verdi. Yahudi kökenlere sahip olduğunu yaşamının ileri yaşlarında öğrenen Welby’nin Holokost’ta yok edilmiş aile yakınları var.

27 Haziran Perşembe günü Şimon Peres’i devlet başkanlığı köşkünde ziyaret eden başpiskopos;“Kilisenin görüşleri ve benim görüşüm İsrail’in dünyadaki her meşru devlet gibi güvenlik ve barış içinde var olma hakkına sahip olduğu yönündedir. Ayrıca bölgede yaşayan herkesin, ister İsrailli, ister Filistinli olsun barış ve güvenlik içinde yaşama hakkına sahip olmalıdır” dedi.

BAŞPİSKOPOSUN YAHUDİ BABASI

Baba Gavin Welby, Justin’in bir kızkardeşi olduğunu, daha önce yaptığı evliliği, asıl adını, bir Yahudi olarak doğduğunu uzun yıllar oğlundan gizledi. Gavin Welby alkolistti, konuştuklarının hangisinin doğru olup olmadığı anlaşılmazdı.

Justin Welby’nin geçtiğimiz yaz Canterbury başpiskoposluğuna aday gösterilmesinin ardından Laura Sykes adlı bir gazeteci onun aile geçmişini araştırdı ve ilginç bilgilere ulaştı. Welby’nin antisemitizmden kaçan Yahudi büyükbabası Bernard Weiler 1886 yılında Almanya’dan İngiltere’ye göç etti. Üç kardeşi ile birlikte başarılı bir iş kurdu. 1909’da Bernard, Londra doğumlu bir Yahudi olan Edith James ile evlendi. Peggy ve Gavin adlı iki çocuk sahibi çift, Weiler olan Yahudi soyadlarını Welby olarak değiştirdi. 19 yaşındaki Gavin 1929’da gittiği ABD’de yasa dışı alkol satışında İtalyan mafyası ile işbirliği yaptı. New Jersey’li bir gençkız ile yaptığı kısa süreli evlilik sayesinde Manhattan’ın yüksek sosyetesine girdi. Jacqueline Bouvier ile evlenmeden önce John F. Kennedy’nin kız kardeşi Patricia, dünyanın en zengin kızı lakabıyla tanınan Doris Duke, daha ileride de sinema oyuncusu Vanessa Redgrave ile ilişkisi oldu. İkinci Dünya Savaşı’nda İngiliz ordusunda görev yapan Gavin, ailesinin karşı çıkmasına rağmen, Winston Churchill’in özel sekreteri Yahudi olmayan Jane Portalile ile  ikinci evliliğini yaptı. Çift boşandığında geleceğin Canterbury Başpiskoposu olacak Justin henüz üç yaşındaydı. Babası ile yaşamaya devam eden Justin Welby önce özel bir okulda sonra Cambridge üniversitesinde eğitim gördü.

Yaşamı boyunca geçmişini ve Amerika’da yaşadığı dönemi gizleyen Gavin 1977’de öldüğünde Justin Welby henüz 21 yaşında bir öğrenciydi; babasının gerçek soyadını, ilk evliliğinden bir kardeşi olduğunu bilmiyordu. Babasının bir Yahudi olarak doğduğunu öğrenmesi Welby için gerçek bir sürpriz oldu. Büyükbabası Bernard Weiler’in Londra Yahudi mezarlığında yatan annesi Amalie’yi ziyaret etti. Babası tarafından yeni tanıştığı kuzenleri ile bir araya geldi. Sık sık yazıştığı kuzenlerinden biri, din adamı olup Londra’daki Yahudi okulunda öğretmenlik yapıyor.

Justin Welby uzun yıllar petrol endüstrisinde çalıştı. 1989’da Tanrı’nın ona buyurduğu inancıyla kendini dine verdi. Bu önemli kararı, ilk kızı Johanna’yı Fransa’da bir trafik kazası sonucunda kaybetmesinden altı yıl sonra aldı. Justin Welby bir din adamı olarak dinlerarası diyalogun önemli temsilcilerinden biri olarak tanınıyor.