Okullar açılırken

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
5 Eylül 2012 Çarşamba

Okulların açılmasına bir haftadan az bir süre kaldı. Koca bir yaz tatili göz açıp kapayıncaya kadar geçti. Okula yeni başlayanlar sıralardaki yerlerini aldılar bile. Okul gününün ilk sabahı tanıtım programlarındaki yerlerini almışlardı çoktan.

Oyuna doyamasalar da hepsinin bakışında farklı bir sevinç, heyecan, korku, tedirginlik ve merak duygusu iç içeydi. Çok küçük olsalar da sorumluluklarının büyük olduğunun bilincindeydiler gizliden gizliye. Hiçbir şey aynı değildi artık ve aynı olmamasının da ayrı bir önemi vardı, bunun farkındaydılar. Anne ve babalarının bir şeyleri her zamankinden fazla önemsediğinin içten içe ayrımındaydılar. 

Hayat bundan sonra aynı olmayacaktı artık.Oyun azdı,iş çoktu.Yazılacak notlar, yapılacak ödevler,okunacak kitaplar ve hazırlanacak projeler onarı bekliyordu.Bir ad ve soy ad olmanın önemini ilk defa yaşıyorlardı.Bir okulun isim listesinde yer almak onların ad ve soy adlarının resmileştiği ilk adımdı.

Artık öğrenci olmuşlardı.

Arkadaş olmanın,

Sınıfı paylaşmanın, aynı kişiye öğretmenim demenin keyfini yaşayacaklardı.

Her şeye ortak olmanın, rekabetin, yaratıcılığın, gelişmenin, tökezlemenin, okur yazar olmanın farkına varacaklardı. 

Artık çocuk olmayacaklardı. Çocuk olsalar da bebek gibi davranamayacaklardı.

Büyümenin ancılı ama bir o kadar da haz dolu yolcuğunun en önemli adımını atmışlardı.

Geleceklerini şekillendirecek ipuçlarını öğrenmeye başlayacaklardı. İyi resim yapanlar, güzel yazı  yazanlar, bir enstrüman  çalanlar, sesi güzel olanlar; sayılara, sözcüklere hakim olanlar belli olacaktı.Yaşamalar yavaş yavaş şekillenecek, top peşinde koşanlar, tenis oynayanlar, at binenler, koşuya katılanlar,yüzücüler belli olmaya başlayacaktı.

Hayat, önlerine kırmızı halı gibi serilmişti sonunda!

Elveda çocukluk, merhaba yetişkinlik dedikleri bir yol ayrımındaydılar.

Bunun şaşkınlığı kocaman açılmış gözlerinden belli oluyordu hepsinin.

Abla ve ağabeylerinin okul koridorlarında kendilerinden emin bir biçimde dolaşmalarına tatlı bir hayranlık ve hayretle bakıyorlardı.

Okulun binasını gezerken artık evden bağımsız bir birey olduklarını yavaş yavaş fark ediyorlar, bir yandan kendilerine güvenleri artarken bir yandan da bu işlerle nasıl başa çıkacaklarını düşünüyorlardı.

Korku ve heyecan, sevinç ve keyif,  birbirini takip ediyordu.

Ben hem çocuğum hem değilim duygusunun iki ara bir deresinde kalmış olmanın tatlı şaşkınlığı içindeydiler.

Ve aslında hala çocuktular.

Akılları hala bebeklerinde,misketlerinde, oyuncak arabalarındaydı.

Yardıma, desteğe ,güvene;ama en önemlisi sağlam bir gelecek zeminine ihtiyaçları vardı.

Büyümek kolay değildir.

Bunu unutmadan okula yeni başlayanların elini hiç bırakmayalım.

Öğrenci olmak, büyümenin ilk adımıdır ve bu adımlara alışmak kolay değildir.

Büyükler bunu çabuk unuturlar.

Unutmasınlar.